Yücel Çakmaklı’ya Fatihalar
Haberi alınca üzüldük tabi. Hasta hanede yatarken dua ediyorduk kendisine. Ne yapalım, hüküm Allah Teâlâ’nındır, itiraz hem faydasız, hem de ayıptır. “Bunda da vardır bir hayır, neylerse güzel eyler” diyerek teselli olmalı ve sabırla karşılamalıyız her musibeti. Biliyoruz, “her can ölümü tadacaktır.” İnşallah ona tatlı gelmiştir ve ruhu bedeninden tere yağından kıl çeker gibi suhuletle çıkarak Hakka ulaşmıştır.
Yücel Çakmaklıya teşekkür borçluyuz. O kendi alanında “ilklerden”, “öncülerden” sayılır ve bu yüzden belki genç nesil tam anlayamasa da bizim yanımızda çok değerlidir. Onun için Fatiha ve dualarımızı esirgememeli ve geriye bıraktığı hayırlı “sadaka-i cariyelerinden” faydalanmaya devam etmeli, yadını yaşatmalıyız.
Nedir mi bu eserler?
Ne sinemada, ne de televizyonda bizim dünyamıza ait eserler yokken, “milli sinama” diyerek sanırım o başlattı ilk önce ve bütün hassas inançlı insanları heyecanla coşturdu. Hatırlıyorum, yıllar önceydi, ekran başında nasıl heyecanla beklemiştik Rasim Özdenören’in hikayelerinden uyarlanan ''Çok Sesli Bir Ölüm'' ile ''Çözülme'' filmlerini? ''Çok Sesli Bir Ölüm'' filimler TRT adına Prag'da 1978'de televizyon filmleri arasında ödül alan ilk yapımdı.
Şule Yüksel Şenler Hanımın “Huzur Sokağı”nı okumayan İslamcı genç kalmış mıydı bilemem. Rahmetli onu sinemaya, hem de “dev yıldızlarla” aktardığında sinema salonları nasıl da dolup taşmıştı…
Sonra peş peşe Tarık Dursun K.'dan, ''Denizin Kanı'', Tarık Buğra'dan ''Küçük Ağa'' ve ''Kuruluş'' gibi roman uyarlamalarını dizi olarak televizyona aktaran Çakmaklı, Necip Fazıl Kısakürek'in ''Bir Adam Yaratmak'' ve Turan Oflazoğlu'nun ''4. Murat'' gibi tiyatro eserlerinden televizyon oyunları yaptı. Çakmaklı'nın, ''Müzik odaklı drama'' dalında hazırladığı eserler arasında “Hacı Arif Bey”in hayat hikayesi ile bir Rumeli türküsünden yola çıkarak çektiği ''Aliş'le Zeynep'' sayılabilir.
''Bir Adam Yaratmak'' televizyonda oynadığı gece adeta soluklar durdu. O zaman ben genç bir öğretmendim ve ertesi gün soru yağmuruna tutulurdum dizi ve denilenler hakkında. İlgi müthişti. Oysa çok seviyeli fikirler, Üstat Necip Fazıl üslubu ile anlatılıyordu ve herkesin anlamaması da tabii idi. Buna rağmen can kulağı ile izleniyordu.
''4. Murat''da bir sahne vardı; eline Kur’an-ı Kerim’i almış kaldırıyor ve “Kur’andır bu!” diye başlayan bir konuşma yapıyordu… Döne döne ve titreyerek izlemek gerek. Ve de bir başka sahne; fitneci vezire bir sözüne telmih olarak “abdest al bre kafir” deyişi var ya…
'Kuruluş'', emek mahsulü ve beynelmilel çapta bir dizi idi. TRT masraftan kaçınmamıştı. Bırakınız senaryoyu, ses ve görüntüyü, sadece kılık ve kıyafetleri ile insan ve tabiat manzaralarını seyir bile yeterli keyifte idi.
''Küçük Ağa'' bize bir artist kazandırdı desek bence yeridir. İzlerken haftalar gelmek bilmiyordu ve bir millet ekran başına kilitleniyordu. İlk defa hocaların etkinliği çarpıtılmadan veriliyor ve saygı bahşediyordu ve ilk defa kurtuluş savaşına farklı bir bakış açısı getiriliyordu. O günlerin Anadolu’su ne güzel işlenmişti.
Bütün bu filimler tarih bilinci açısından müthiş olduğu kadar oyuncu seçiminde, kurguda, renk, mekan, kostüm ve müzikte harikaydı. Diğerleri de bir mesaj veriyor ve bizim dünyamızı anlatıyordu. Yücel Çakmaklı merhumun bu eserlerinin sürekli yavrularımıza izletilmesinin çok faydalı olacağı kanaatindeyim.
Bir Maraş’lı olarak ona minnet ve şükranlarımızı sunmalıyız; Maraş’ın Kurtuluşu üzerine çok film yapıldı ama onunki bambaşka idi. Maraş’ta kendisini dinlediğimde, bunun yenilerini çekmek istediğini söylemişti. Daha bunun gibi çok projeleri vardı. Ama ölüm “imtihanın buraya kadar” diyerek onu aramızdan aldı. Yattığı yer cennet bahçelerinden bir bahçe olsun inşallah.
Kısa biyografisinde şunlar kayıtlı: Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesinde 1937 yılında doğan Çakmaklı, 1959'da İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nden mezun oldu. Askerlik sonrası Yeni İstanbul Gazetesi'nde Tarık Buğra'nın yönettiği sayfada sinema yazıları yazmaya başlayan Çakmaklı, bir yandan da Erman Film Stüdyoları'nda yönetmen yardımcısı olarak çalıştı. Çakmaklı, 1968 yılına kadar 50 kadar filmde Dr. Arşevir Alınak, Osman Seden, Orhan Aksoy gibi yönetmenlere yardımcılık yaptı.
İlk belgesel filmi Kabe Yolları'nı yönettikten sonra 1969 yılında Elif Film şirketini kuran yönetmen, ''milli sinema'' olarak adlandırılan akıma dayalı filmler çekti.
TBMM tarafından 10 Temmuz 2008 tarihinde Devlet Üstün Hizmet Madalyası'na layık görülen Çakmaklı'ya, 19 Ekim 2008'de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sinemadaki 50 yıllık hizmetleri dolayısıyla ''Emek Ödülü'' verilmişti.
Allah rahmet eylesin ve mekanı cennet olsun.
www.cemalnar.com