İstanbul-Adana-İnegöl
Allah(c.c)e hamd olsun ki; pratik harekâtı severim ve müteşşebisimdir. Tahsil'de maksadımsa, Rızay-ı İlâhî'dir. Merasimi, mutabakatı o kadar önemsemem, verilmiş sözü yerine getirmeyi farz bilirim. İşte geçtiğimiz Cumartesi; böyle olduğumu kendime yetmiş yıldır ispat ettiğim gibi günlerden bir gün oldu. Şu halde bu olanı sizlerle paylaşalım değerli okurlarım. Geçtiğimiz günlerde SP Beyoğlu İlçesi başkanlığı, Kongre kararı ile Alaaddin Akyel ile Yaşar Kangel'in halef selef olması hasebiyle neticelendi. Selef olan Alaaddin Bey tekaüd olmadı. İl idare heyeti üyeleğine geçmek suretiyle; yeni hamlelerin tatbike konması için, büyük bir azim ve gayretle çalışan İl başkanı Sayın Sadreddin Karaduman'ın arkadaşları arasında yer aldı. Sayın Kangel ise, geçtiğimiz dönemde son derece faal ve başarılı çalışmaların akabinde, Beyoğlu Belediye başkanlığı gönderine Beşyıldızlı bayrağı çekmek, azim ve kararıyla SP Beyoğlu İlçe başkanlığını, kongre üyelerinin gösterdiği itimada lâyık çalışmalar yapmak için uhdesine aldı.
Basın âleminde; mütefekkire yazar ve bir İstanbul hanımefendisi olan, görgü ve bilgisinden daha nice yıllar istifade etmemizi, Cenab-ı Hak'dan niyaz etdiğimiz; Afet Ilgaz Hanımefendi hazretlerine, çeşitli mânialar hasebiyle takdimde gecikilmiş plâketini takdim edebilmek için sözleşmiştik. Mutad yerimizde buluştuk ve hanımefendinin ikametgâhına doğru yola çıktık. Günlük güneşlik havalarda aksayan trafik, kar'ın yağmaya başla masıyla birlikte, bütün randevulara tehir getirdi. Biz de Afet Abla'nın kapısını tıklattığımızda geç kalmamıştık. Tam tersine çok daha erken gitmiştik. Afet ablamızın sinni yüzü aşmış bulunan vâlidei muhteremesi her zaman ki gibi, mütebessim karşımızda idi, Allah(c.c) ömrünü ziyade eylesin hepimizin ve vâlide hanımın da.. Sözü aldım ve Ablacığım dedim, beni bu gün öğlende Adana'dan, Saadet Partisinde Sultan Abdülhamid-i Sâni hakkında konferans vermeye dâvet ettiler ki, beyanda da bulundular, aynı gün haber verilip konferansı isteme ne kadar doğru değil, onu da biliyoruz dediler ve uçak biletinizi gidiş dönüş ayırttık. Demek suretiyle tebliği yaptılar.
Bize bu dâvete icabet düştü. 16.oo uçağına yetişeceğim. Bu yüzden size randevu saatinden önce geldik af buyurun dedik. Cevab ne kadar güzel idi. Bir kaç saat konuşuruz ondan mahrum kalacağız amma bu âciliyete rağmen erken de olsa gelmeniz bir incelik diye bizlere iltifatta bulundular. Müsaade istedik. çıktık. Uçağa bir saatden az kaldıydı ki, Kangel ve Akyel, beni Aksaray'dan Havaalanına giden metroya bindirdiler. Zamanla yarış başlamıştı.. Hava alanına dâhil olduğumda saat 16.yı 12 geçiyordu. Uçağı sordum gitti dediler. Tam geri dönüyordum yanımdan geçmekte olan ve adının sonradan Ertan olduğunu öğrendiğim, insaniyet timsali bir gence: evlâdım 16.oo uçağını kaçırdım Adana'ya konferasa davetliydim şaşırdım dedim. Alaka gösterdi kimliğinizi verin Adana'ya 5'de de uçak var dedi. Gidiş-Geliş biletin olması her halde kolaylık sağladı 19 TL fark vererek 17.oo uçağı ile Adana'ya yola koyulduk. İndiğimde Darendeli Süleyman bey efendi ve arkadaşları bizi karşıladılar kucaklaştık.
Bir taamdan sonra bin kadar SP'li, yarıya yakını hanımefendilerden müteşekkil haziruna, bir saat on dakika süren zaman içinde Cennetmekân Abdülhamid Hân'ın cumhuriyeti kuran neslin, onun kurduğu mektepleri okumak suretiyle, elde ettikleri üstün bilgi ve kahramanlıkları sayesinde vatanımızı düşmanlardan temizlediğini anlattık. Muhterem Erbakan'ın da 1969'dan bu yana ve yaşadıkça Büyük Türkiye ideali ile aynı yolu tâkip ettiğini anlattık.
DöNüŞüMüZ VE BİR İNSANCIK
Darendeli Süleyman Bey kardeşim, fakir'i 21.55 uçağına yetiştirdi. İstanbul'a indik. Topkapı yer altı geçidine geldiğimde saat 24.30 olmuş, kar tipi hâlinde yağıyor. Bir genç 30 yaşlarında ortalarda dolanıyor. İkimiz bir olduk bir taksi tuttuk. O, 2.köprü yakınında oturuyormuş. Bir anons duymuş kan lâzım diye oradan kalkmış, gidip kan vermiş. Hayran kaldım. Dedim sen bir kahramansın. Allah senin bu gayretini karşılıksız bırakmaz, sana imrendim, dedim.
Ertesi sabah saat 10.oo'da İnegöl'de aynı mevzuuda konferansım vardı. Sabah kalkınca hanım elbisemi ütülemişti. Haydi dedi. Yolun açık olsun. 10'da bindiğimiz İnegöl Seyahat'in otobüsü, altıda beni İnegöl'de gar'a indirdi. Anadolu Gençlik organizatörü bülbül sesli Hafız Murat Küçük ve Hasan Eroğlu kardeşlerim bizi alıp derneğe götürdüler . Beşyüz kişiyi aşan bir kalabalık salonda yerini almıştı. Bir saat on dakikada orada konuşmamızı yaptık. SP'si Bilecik İl sorumlusu İsmail özdemir Beyefendi ve Anadolu gençlik derneği üyeleriyle iki saati aşan bir yarenlik yaptık. Milli Gençlik vakfının kapanış mesullerinin kulaklarını haylice çınlattık. Bu derneğin kapanışındaki AKP'nin menfi rolü, elbette bu gençliğin gözünde, lâyık oldukları derekeye kavuşmakla nihayetlenecektir.
Hükümet, Lozan'ı ortadan kaldırmaya dönük yeni vakıflar kanununu çıkarmaktan istinkâf etmelidir. Bir zamanlar içinde oldukları vakfı kapatmaya sebep olanlar, söz konusu vakıflar kanununu milli menfaatimizi gözardı etmeden çıkarmalıdır. Temennimiz İnşaallah mâkes bulur. Pazartesi, saat 15.oo de hâneme avdet ettim. Kendimi verdiğim sözleri yerine getirmenin bahtiyarı addederek, bu satırları sizlerle paylaşmanın zevkini yaşıyorum. Fiemanillah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.