Kopukluk ve Kopuklar
İslâm dininde kopukluk meydana getirmek isteyenler var. İddiaları şu:
1. Kitapları Türkçe'ye çevrilmiş Pakistanlı İslâmcı ve aktivist bir yazar, İslâm'ın ilk üç yüzyılından yani Selef-i Sâlihîn devrinden sonra Müslümanlar, Kur'ân'ın dört ana terimi (değeri, kavramı) olan Rab, İlâh, Din, İbadet konusunda sapıttılar. Bunların doğrusunu ben biliyorum, ben anlıyorum ve anlatıyorum... tezini ortaya attı. Hindistanlı bir Ehl-i Sünnet âlimi bu iddiayı red eden bir kitap yazdı ama fazla itibar görmedi.
2. Vehhabîlik, büyük bir "Dinde kopukluk" hareketidir. O da petro-dolarlar sayesinde çok yayıldı.
3. Selefîlik de böyledir.
Ehl-i Sünnet'in dinde kopukluk konusunda dediği şudur:
A. Peygamberimizden (Salat ve selâm olsun O'na) bugüne kadar İslâm dininde kopukluk olmamıştır. Kur'ân, indirildiği gibi, hiçbir ilave ve çıkartma olmaksızın, hiçbir değişikliğe uğramaksızın aynen günümüze kadar gelmiştir ve Kıyamet'e kadar da böyle olacaktır.
B. Peygamberimizin Sünneti ve onbinlerce hadîs-i şerifi de güvenilir ve muteber kitaplarda yazılıdır. Onlar da korunmuştur. Sünnet ve hadîs sahasında kopukluk olmamıştır.
C. İslâm'da asla kopukluk olmamıştır, din-i hanif, yani doğru din günümüze kadar gelmiştir. Lakin bir kısım Müslümanlarda kopukluk olmuştur. Peygamberimizin haber verdiği üzere bid'at fırkaları zuhur etmiştir.
Ç. İslâm'ı anlamakta ve hayata uygulamakta birtakım zaaflar görülse de, din teorik (nazariye) olarak bütün safiyetiyle, bütünüyle devam etmiştir.
Kopukluk oldu tezini savunanlar yeni bir İslâm türetmek istiyor.
Onlar ilâhî ve münzel İslâm dininde reform yapmak istiyor.
Onlar dinde değişim, başkalaştırma istiyor.
Kopukluk tezini savunan kesim homojen (mütecânis) bir yapıya sahip değildir. Bir uçta Vehhabîlik (Selefîlik) ifratı, öbür uçta Fazlurrahmancılık (Tarihsellik)tefriti...
Bugün İslâm dünyasında terörü mübah görenler var.
İntiharı mübah görenler var.
İslâm adına, din ve iman adına beline patlayıcı madde saracak, kalabalık bir yerde fünyesini çekecek berhava olacak. Bir yığın suçsuz, mâsum kadını, çocuğu, ihtiyarı, sivili katledecek.
Kur'ân-ı mübîn, Sünnet-i seniye, Şeriat-ı Garra-i Ahmediyye, fıkh-ı İslâmî, ahlâk-ı İslâmî, hikmet-i islâmiyye, selim akıl, vicdan böyle bir intiharı, böyle bir cinayeti, böyle bir vahşeti kabul eder mi?
İslâm'ı en iyi anlamış kul, Yâr-ı gar-i Nebevî Ebubekir Sıddik radiyallahu anh hazretleridir. Onun Suriye ordusu kumandanına bir talimatnamesi vardır. Kadınlara, çocuklara, güçsüzlere kılıç çekme, onlara ilişme, inzivaya çekilmiş rahiplere keşişlere dokunma, meyveli ağaçları kesme, tahrip etme...
İslâm'da kopukluk olduğunu, İslâm'ın bozulduğunu iddia edenler Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete, hikmete, ahlâka uymayan bir din türetmek istiyorlar.
Bunu çeşitli yollarla Ümmet-i Muhammed'e kabul ettirmek istiyorlar.
Şeytanî propagandalarla cahil halkın ve gençliğin beynini yıkıyorlar.
Kendileri gibi düşünmeyen, kendi meşreb ve görüşlerini paylaşmayan Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlarını şirkle, küfürle suçluyorlar.
Onlar yüzünden İslâm dünyası hercümerc içinde, toz duman içinde... Müslümanların bir kısmı birbirine girmiş vaziyette...
Müslümanlar arasında kardeşlik bağları, ittihad, vifak sarsıldı.
Yüz milyonlarca tarikat ve tasavvuf mensubu Müslüman şirkle, küfürle suçlanıyor.
Kopukluk taraftarları zamanımızın neo-Haricîleridir.
Nuh diyorlar Peygamber demiyorlar.
Peki bunların mezhepleri nasıl yayılıyor?.. Petro-dolarlarla yayılıyor.
Ehl-i Sünnet dünyasının itikatta (inanç mesele ve hükümlerinde) iki büyük imamı (büyük âlimi, önderi) vardır. Biri İmamı Eş'arî, diğeri İmamı Mâturidî... Yenilikçiler, kopukçular, Selefîler bunları imam kabul edenleri mürted (dinden çıkmış) sayıyor.
İslâm tarihinin iki büyük şahsiyeti, iki samimî dindar hükümdar, Sultan Selahaddin Eş'arî idi, Sultan Fatih Mehmed Mâturidî idi...
Eş'arîlik ve Mâturîdilik Allah'a iman konusunda iki temiz ana prensibi esas ve temel alır:
1. Allah'ı kemal sıfatlarla vasf etmek.
2. Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih etmek.
Ehl-i Sünnetin akidesi sahih ve pâk bir akidedir.
Allah-u Teâlâ yaratıklara, diğer mevcudata benzemez.
Allah-u Teâlâ zamandan ve mekândan münezzehtir.
Allah-u Teâlâ cihetten, cisim olmaktan, insana benzemekten, bir yerde oturmaktan münezzehtir.
Kopukluk taraftarları, ârızacılar temiz ve saf bir akideye sahip değildirler.
Onlar Yüce dinimizi beşerî bir ideoloji haline getirmek istiyorlar. Onların bir kısmı dinimizi bir hümanizmaya dönüştürmek istiyor.
Onların bir kısmı da dinimizi terörizmle özdeşleştiriyor.
İslâm bütün bunlardan müberrâdır.
İslâm'da cihad fî sebilillah vardır ama esas olan, öncelikli olan dinimizin bir barış (silm) olduğudur.
İslâm dini Kur'ân, Sünnet,Şeriat, Fıkıh, İslâm ahlâkı ve İslâm hikmeti her hâl ü kârda terörizmi kabul etmez.
İslâm'da çeşit çeşit fetihler (açılımlar, açmalar) vardır. En geniş ve en şümullü fetih kalplerin fethidir.
Birçok Batı ülkesinde büyük sayıda insan tasavvuf sayesinde hidayete ermekte, İslâm'a girmektedir.
Yüce İslâm dini bedevî dini değildir. İslâm nezaket, mürüvvet, incelik, medeniyet, görgü, kibarlık, mücamele, efendilik, fütüvvet dinidir.
İslâm bomba, dinamit, patlayıcı madde, tabanca, mermi dini değildir.
İslâm tahrip etmez, imar eder.
Öncelikle gönülleri imar eder.
İslâm'da terörist militanlık yoktur.
Resulullah efendimiz sabır ve hilm timsaliydi. Mekke'yi feth ettiğinde birkaç çok azılı, çok zalim, çok eziyet etmiş müşrik dışında kimseyi idam ettirmemiştir, Hazret-i Hamza'nın katili Vahşi'yi bile affetmiştir.
İslâm af dinidir, bağışlama dinidir.
Kur'ân "Kötülüğü iyilikle uzaklaştırmayı" emir ve tavsiye buyurmaktadır. Böyle yapılırsa, en azılı düşmanın dost olacağı haber verilmektedir.
İslâm kırma dökme, yakma, tahrip etme, asma kesme, havaya uçurma dini değildir. İslâm ölüm dini değil, hayat dinidir.
Bu yüce dini anlamak, algılamak, hikmetlerini ve meziyetlerini öğrenmek için Ashab-ı Kirama, Tâbiîne, Tebe-i Tâbiîne ve ondan sonra her asırda gelip geçmiş hakikî ulemâya, hakikî fukahaya, hakikî meşayihe tâbi olmak gerekir.
Ehl-i Tevhid, Ehl-i Kıble, Ehl-i Kur'ân, Ehl-i Sünnet olan Müslümanlara müşrik diyen, kâfir diyen, bid'atçi diyen, sapık diyenler hayırlı insanlar değildir.
İslâm'da, müşrikleri, kâfirleri, zalimleri, gafilleri, azgınları uyarmak ve korkutmak vardır ama dinimiz öncelikle müjde dinidir.
Ne mutlu Cadde-i Kübra-yı İslâmiye'de yürüyenlere.
Ya Rabbi bizi, İslâm'ı, Senin rızana uygun ve Peygamberin anlattığı şekilde anlayanlardan eyle. Âmin.
Sel yağmacıları
Motorize yağmacılar, İstanbul civarında sel felâketini fırsat bilerek kamyon ve kamyonetlerle yağmacılığa başlamışlar...
Onbinlerce, belki daha fazla sayıda villa, apartman, han, işyeri sel suları altında kalmış, bir han çökmüş... Ünlü ve ünsüz kişilerin villalarını, malikhanelerini su basmış...Büyük sayıda kedi, köpek, diğer ehlî hayvan telef olmuş... Bu satırları yazdığım sırada nice kamyon, otobüs, minibüs şoförü, mahsur kaldıkları vasıtalarında kurtarılmayı bekliyormuş...
Salgın hastalıklar çıkmasından korkuluyormuş...
Zarar ziyan çok büyükmüş...
Pekiii... Bu felâket niçin başımıza geldi?.. İstanbul'da muson selleri, su baskınları, tahribatı olmazdı...Niçin niçin?..
Çünkü: Şehir aşırı ama çok aşırı şekilde büyütülmüştür. Yağmur sularını çekecek, tutacak bağ, bahçe, park bırakılmamıştır. Her yer beton ve asfalt yapılmıştır...
Yağmur suları için yeterli kanalizasyon yapılmamıştır.
Bu işin sonu ne olacaktır?
Sel suları çekildikten sonra, an kaybetmeden yeni inşaatlara devam edilecektir.
Bina yapılmadık, asfalt dökülmedik 100 metrelik arsa bile bırakılmayacaktır.
Bütün bu yeni yapılaşma ile gelecek yıllardaki sellerin daha büyük âfetler, daha korkunç felâketler meydana getirmesi için elden gelen her şey yapılacak, her gayret gösterilecektir.
Şehrin devleşmesi durdurulamaz. Çünkü bu işte büyük rant vardır.Rant rant rant...
O halde sel sel sel...Tufan!..