Kızcağızın sayesinde medya manşet sıkıntısı çekmiyor
Allah hiç kimseye böyle bir son nasip etmesin. Yine Allah hiç kimseyi böyle bir sona sebep kılmasın. Hadise, dile gelmeyecek kadar her iki taraf için de son derece kötü bir durum.
Aylardır medyanın gündeminden düşmeyen hunhar cinayet, basının büyük bölümünün işine geldi. Meseleye bir macera ve magazin boyutuyla yaklaştılar. Bir tek bizim gazete ile Zaman gazetesi, son derece yerinde bir üslupla ve insanca baktı.
“Ortada akıl almaz bir cinayet var. Kurban lise öğrencisi bir kız. Çarşaf çarşaf kızın magazinsel fotoğraflarını yayınlamak, hangi vicdana ve insafa sığar” diye toplum soruyor. “Baba konumundaki kişi, kızı için verdiği mücadeleyi, fotoğrafların yayınlanmaması noktasında da vermeli değil mi” diye soruların ardı arkası kesilmiyor.
Tamam, haberde fotoğraf birinci etkendir. Yalnız hadisenin boyutu ne kadar büyük olursa olsun, o fotoğraflar işi hafife aldırıyor. Bakmayın siz vatandaşların düşündüklerini dile getirmediklerine. Sırf ailenin acısı yüzünden getirmiyorlar.
Bugüne kadar hiç olmazsa İçişleri Bakanlığı’nın, fotoğraflar konusunda medyayı uyarması gerekirdi. Ya da aileden sorumlu devlet bakanı müdahale etmeli, varsa daha makul fotoğrafların yayınlanmasını istemeliydi.
Yanlış anlaşılmak istemem ama baba olan kişinin medyaya bu kadar malzeme olmasının, halk nezdinde çok hoş karşılanmadığını söylemeliyim. Hele bir de ortaya 3 milyon auro gibi bir para isteği çıktı ki, olay tamamen menfaat ve maceraya dökülmüş oldu.
İki aile arasında aracılık yapanlar, avukatlar, gazeteciler, her biri ayrı bir havada kaval çalarak, emniyet teşkilatının çalışmasını da duyarlı insanları da olumsuz yönde etkiledi. Yani olay gerçek mecrasından çıkıp, heyecanla takip edilen bir sinema filmine dönüştü. Böyle olmasında tarafların da, medyanın da, aracılık yapanların da büyük etkisi oldu.
Her gün gazetelere bakıyorsunuz, televizyonları izliyorsunuz, ya birinci haber ya da ikinci haber olarak gündeme geliyor ve heyecanlı bir dizi seyreder gibi insanlar haberleri takip ediyor. Hunharca işlenmiş bir cinayet bu noktaya gelmemeliydi. İnsanlar artık böylesine hadiselerin normal olabileceği kanaatine sahip olmaya başladı.
Sonra bu ülkede her gün onlarca kızın, kadının canı yanıyor. İlla da baltayla, testereyle kesilmesi gerekmiyor, çeşitli şekillerde öldürülen, süründürülen, aldatılan, kandırılan, parayla alınıp satılan, uyuşturucuya alıştırılan ve hayatları söndürülen yüzlerce lise ve üniversite öğrencisi var.
Eğer bir kısım medya namuslu habercilik yapacaksa, malum olaya yaklaştığı gibi magazinleştirmeden bütün hadiselere büyük bir duyarlılıkla yaklaşır ve maceraperest bir ruh yerine, çareler üretip, çözümlerini de yazar ve çizer. Çare üretenlerin ötelendiği, çaresizlerin malzeme olarak kullanıldığı bir gazetecilik mantığıyla daha nice hadiseler olacaktır.
Uyuşturucu yaşı 10’a inmiş. Televizyonların ve gazetelerin magazin sayfalarında uyuşturucu ve benzeri kötü alışkanlıklara devamlı sefer düzenlenen haberler var. Özellikle genç nüfusun bu girdaplara sürüklenmesi için çağdaşlık adına haberler yapılıyor.
İçinde yaşadığımız sistem; “terlemeden kazanmak ve harcamak isteyen bir nesil üretti.” Bir kısım medya da magazin ve eğlence adına üretilen bu nesle, devamlı servis yaptı ve yapmaya devam ediyor. Bu servisten etkilenen gençlerin başına bir olay gelince de, bu sefer de haber yaparak yine geçimlerini sağlıyor, üstelik işlerini de yapmış oluyorlar.
Kızcağızla ilgili aylardır her gün birkaç tane haber yayınlanıyor. Allah aşkına bu haberler üzerine kaç aklı başında insan çıktı da; “Yeter artık. Sizin amacınız üzüm mü yemek, bağcıyı mı dövmek? Bu yaptığınız ayıptır, günahtır ve yazıktır. Habere sahip çıkarak, cinayetin aydınlatılmasını istiyorsanız, ne diye bu kadar patavatsız haberler yapıp, fotoğraflar yayınlıyor, işi sulandırıyorsunuz” diyebildi?
Kısacası baba olacak kişi, canı yandığı için ne yaptığını bilmiyor olabilir. Eğer öyleyse biraz kendisine çeki düzen verip, öncelikle kızının magazinsel fotoğraflarına yayın yasağı getirtmeli. Bu konuda devletten yardım istemeli ve sadece emniyet teşkilatıyla konuşup, hadiseyi takip etmeli. Medya mensupları da kendi evlatları olduğunu düşünerek olaya biraz insan gibi yaklaşmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.