Çocuklarınızın katili olur musunuz?
Bu Ramazan Bayramı'nda da trafik kazaları ocakları söndürdü. 100 kişi hayatını kaybetti, 441 kişi yaralandı. Bayramlar ve ölümler.
Şu trafik problemi ve kazaları için bir daha düşünmek zorunda değil miyiz? Yapıyormuş gibi yapmayı bırakalım artık. 25 yılda, teröre 5 bin şehit verdik. Emniyet Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre sadece son 10 yılda, 6 milyon trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarda 47 bin insan öldü ve yaklaşık 1,5 milyon kişi yaralandı. Yani terör gibi toplumsal bir felaketle karşı karşıyayız.
Kazaların pek çok sebebi var. Bana göre, trafik probleminin ve kazaların iki büyük sebebi var: 1. İnsana saygısızlık, 2. Kanunlara saygısızlık.
Evet, insanlar direksiyon başında "sadece ben, önce ben" diyor. Bundan on beş yıl kadar önceydi. Aşırı yağışlı bir havada, önümü zor görüyorum. Bir güvercin yolun ortasında uçamıyor, yavaşladım. Tam o sırada bir araba ile kafa kafaya geldik ama çarpışma olmadı. Sürücü el kol hareketleri ile belli ki küfürler ediyor. Camını açtı, beni kavgaya çağırıyor, in aşağıya işaretleri yapıyor. Ben de camımı açtım. Bir de ne göreyim, neredeyse her hafta görüştüğüm bir arkadaş. Yüzündeki pişmanlık ve mahcubiyet ifadesini görmeliydiniz.
Psikologlara ve sosyologlara büyük iş düşüyor. Bizi, direksiyon başında değiştiren nedir? Bastırılmış duygularımız mı açığa çıkıyor? Sürekli eziliyor da, hıncımızı birbirimizden mi alıyoruz? Bizi önemsemiyorlar da, kimsenin olmadığı bir arabanın içinde kendimizi ispatlamaya mı çalışıyoruz? Bizi sürekli kandırıyorlar da, biz de uyanıklığımızı birbirimize karşı mı gösteriyoruz? Evet, nedir bizim bu halimiz?
Niye Amerika'da, Avrupa'da sürücüler birbirlerine ve yayalara saygılı da biz değiliz? Tamam, orada ağır cezalar var ve kimsenin gözünün yaşına bakılmıyor. Ama sadece bundan mı? Bir kavşağa kim önce gelmişse hak onun oluyor. Bizde ise uyanıklığın, yani birbirimize saygısızlığın bini bir para. Bir de tacizler var. Yol vermeme, yol kesme var. Üstelik bundan dolayı kaç cinayet işleniyor? Yol mu vermedin, âlemin kralına yanlış mı yaptın, önünü kesiyor ve kafana sıkıyorlar. Yakınlarıma en çok şunu tembih ediyorum: Sakın bulaşmayın, böyle durumlarda erkekliğin yüzde yüzü kavgadan kaçmaktır. Allah korusun, dinimize, milletimize, insanlığa hizmet edelim derken yok yere hayatımızdan oluruz.
İkincisi, kanunlara saygısızlık... Dünyada bizim toplum kadar kanunlara karşı gelmeyi maharet, uyanıklık zanneden başka bir toplum var mıdır acaba? Hükümetlerin önemli işleri var tamam, ama eğitimde insana ve kanunlara saygıyı adam gibi öğretmek mümkün değil mi? Hem de anaokulundan itibaren. Ama adam gibi...
ABD'nin en kuzeyindeki bir şehirde bir Türk okulunu ziyaret etmiştim. Türkiye'den bir yıllığına öğrenci kabul ediyorlarmış. En büyük şikâyetleri, bu öğrencilerin teneffüslerde ikide bir alarm ziline basmalarıydı. Çünkü zile basınca itfaiye, ambulans, polis arabaları onlarca araç okulun önüne anında yığılıyorlar. Mahalleli bizar... 'Niye Amerikalı çocuklar yapmıyor?' dedim. Öyle bir eğitim almışlar ki, bizimkileri anlayamıyorlar; "alarm ziline durup dururken neden basılsın ki?" diyorlarmış. Kanunları uygulamakla görevli olan insanlar da vazifelerini yapmıyor/yapamıyorlar. Herkese ceza kesilemiyor. Kimisi çorba parasına göz yumuyor. Şehirlerin altyapısı yetersiz. Apartmanlardan otopark paraları alınıyor ama otoparklar yok... Ben yine de ısrarlıyım. Bu milleti, cezalar caydırır. Kampanya açılsın, medya yardımcı olsun. Ceza kesilsin ve neden kesildiği medya aracılığı ile sürekli gündemde tutulsun.
Bir de inanan insanlar için bir şey söyleyeyim: Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi bir gün aynen şöyle dedi: "O trafik kuralları ciddi çalışmalar sonucu tespit ediliyor. Kural ihlali yapıp kazada ölen, tek başına ise intihar etmiş olur. Yanındakiler de ölürse, onların katili olur. İnsanlar neden bu kuralları hafife alıyor?"
Araç kullanmak, aslında, insana saygının imtihan yeri...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.