'Diyarbakırspor dışarı', peki nereye?
Bu bir futbol yazısı değil, uyarı yazısı. Turkcell Süper Lig'de Diyarbakırspor'u taciz edenler, 'dışarı' davet edenler ne yapmaya çalışıyorlar? İstedikleri Diyarbakırspor'un 'bizim' ligden çekilip 'kendi' liglerinde oynamaya başlaması mı? Siz isterseniz inanın bu da olur.
Diyarbakırspor'a 'ayrı' muamele edenler Diyarbakır'ı ve Diyarbakırlıları 'ayırırlar'. Bugün Diyarbakır maçlarında 'PKK dışarı' diye bağıranlar aslında futbolcuları değil, tüm Diyarbakır halkını, sembolik olarak da tüm Kürtleri 'dışarı'ya davet ediyorlar. Peki ya Diyarbakır kalkıp giderse? Hiç düşünmediniz mi bunu?
Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer'e kulak vermek gerekiyor: "Diyarbakırspor olarak toplumsal barışı destekler noktadayız. Ama buna rağmen PKK'lı gibi gösteriliyoruz... Maçı, Apo'nun takımıyla MHP'nin takımı arasında oynanıyormuş gibi bir hale getirdiler... Bursa'da yaşananlar daha önce de başımıza geldi, bugün de geliyor, yetkililer böyle ilgisiz kaldıkça yarın da gelmeye devam edecek. Artık statlarda kan akmaya başladı. Daha fazla kan akmaması için yapılacak en doğru işlem, takımı ligden çekmek. Toplumsal barış adına, ülke futbolunu sıkıntıya sokmamak adına gerekirse Diyarbakırspor'u ligden çekeriz."
Bu takımın birinci ligde mücadelesi spor adına da siyaset adına da çok değerli. Diyarbakır bu ülkenin bir şehri. Süper Lig'de mücadele eden bir Diyarbakırspor'un varlığı bölgenin Türkiye'ye 'aidiyeti'ni somutlaştıran ve daha da güçlendiren bir imkan, fırsat. Eminim sağduyu sahibi herkes bunu teslim ediyordur. Ancak, Bursaspor maçında meydana gelen olay açıkça gösteriyor ki Türkiye'de, kendilerini 'Türk milliyetçisi' sanan ama 'küçük Türkiye' lobisine çalışan insanlar var... Şimdi de futbol sahalarındalar. Kürt'süz, Diyarbakır'sız bir Türkiye peşindeler. Çözüm ve barış karşıtları siyaseten direnemediler. Toplum büyük çoğunluğuyla hükümetin 'Kürt açılımı'nı destekledi, 'birlik içinde barış' fikrine destek verdi. Şimdi birileri futbol üzerinden kitleleri kışkırtmaya, nefreti ve şiddeti futbol sahalarından sokaklara yaymaya çalışıyor.
Futbol Federasyonu soruna acilen el atmalı. Mesele futbol değil sadece, memleketin geleceği... Hükümetin Kürt açılımının 'futbol sahalarında sabote edilmesine' Futbol Federasyonu seyirci kalamaz. Yönetim bu 'iş'i bitirmeli. Yoksa bu 'iş' yönetimin de Türkiye'nin de işini bitirebilecek çapta. Bursaspor kulüp başkanı savunma yaparken bir gerçeği de dile getirmiş: 'Bu tür sloganlar sadece bu maçta atılmadı, her şehirde atılıyor.'
Yani sorun ciddi... 'Futbolsever Başbakan' bu işe el koymalı. Son iki aydır neredeyse her konuşmasında altını çizdiği, büyük siyasî riske girerek başlattığı 'barış ve birlik projesi'ni futbol camiasına sızmış üç-beş provokatör sabote ediyor. Buna izin verilemez. Etnik ayrımcılığı, ırkçılığı körükleyen kulüplerin bu ligde yerinin olmadığı anlatılmalı, gerekirse 'ağır cezalarla' anlatılmalı. Bunun için Futbol Federasyonu harekete geçmeli. Daha da gecikmeden. Türkiye'nin yüz yıllık büyük barış projesi üç-beş futbol fanatiğinin veya bu kılığa bürünmüş 'bölücü' provokatörün insafına terk edilemez.
Futbol, büyük bir temaşa, her hafta milyonlarca kişiyi stadyumlara ve televizyon başlarına çekiyor. Popüler kültürün hem üretildiği hem de tüketildiği bir alan. Irkçılık ve bölücülük şimdi bu büyük gösteriyi kullanarak yol almaya çalışıyor. Futbol üzerinden büyük kitlelere hızla 'sirayet' ettirilebilecek bir ırkçılık ve bölücülük propagandası yapılıyor. Eğer önümüzdeki hafta maçları da dahil olmak üzere Futbol Federasyonu futbola ırkçılık ve bölücülük zehiri karıştırılmasının önüne geçmezse sorun büyür.
Sadece futbol sahalarında kalacak bir sorundan söz etmiyoruz; sokağa taşacak ve siyaseti kilitleyecek bir nefret ve şiddet sarmalı karşısındayız. Top bu kez Federasyon'da.