Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Şener Eruygur... “1 Numara” dedik, “100 Numara”

Şener Eruygur... “1 Numara” dedik, “100 Numara”

Çeşitli ortamlarda zaman zaman sohbet ettiğimiz dostlar, “Ne olacak bu Ergenekon işi?” diye soruyorlar...
“Operasyonların ucunun nereye uzanacağını, sonunun nereye varacağını” merak ediyorlar... Onlara; “Sonuç ne olur, nerelere uzanır bilemem ama...” deyip, ekliyorum: “Bu kadar pisliğin ortaya dökülmesi bile bir kazançtır... Ergenekon Terör Örgütü iddianamelerinde görüyoruz işte; vatanseverlik adı altında resmen ve alenen millet düşmanlığı yapılmış!.. Bunların ortaya çıkarılmış olması bile, başlıbaşına bir başarı!.. Ya bu operasyonlar olmasaydı?.. Ya bu dokümanlar ele geçirilmeseydi?.. Ya bu bağlantılar ortaya konulmasaydı?.. Türkiye’yi gerçekten Allah korumuş... Bunlar planladıkları darbeleri yapıp, yönetimi ele geçirselerdi var ya; Türkiye uçuruma sürüklenir, onyıllar boyu belini doğrultamazdı!”
ERGENEKON HER YERDE!
İnsanımız, “Hatice”lerden ziyade “netice”ye baktığından, istiyor ki; “ne olacaksa bir an önce olsun!”
Ama, işler öyle yürümüyor!..
Çünkü, Ergenekon Terör Örgütü mensupları her yerde... Her tarafa “kök” salmışlar... Bir “ahtapot” gibi, her tarafta “kol”ları var, “dal”ları var!..
“Devletin hücreleri”ne o kadar sızmışlar, o kadar nüfuz etmişler ki; şahsen ben, “Akyuvar”lar temiz ise, “Alyuvarlar”ın Ergenekoncu olabileceğini düşünüyorum!..
O kadar kadrolaşmışlar yani!..
O kadar içimizdeler!..
Dolayısıyla, bunlara karşı verilen mücadele, bir günün veya birkaç ayın işi değil!..
Bu, uzun soluklu bir mücadele!..
Hele hatırlayın;
Hepimizin örnek gösterdiği İtalya’daki “Temiz Eller” operasyonu bile yıllarca sürmüştü!..
Malûm;
Asker ve istihbarat örgütleri mensuplarının yanı sıra mafya, işadamları ve bürokratların da yer aldığı Gladio’nun 5.000 civarında mensubu olduğu tahmin ediliyordu.
Temiz Eller Savcısı Antonio Di Pietro, 7 bin 417 kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunlardan 4 bin 436’sı için yasal işlem başlattı.
Aynı tarihler içinde 463 parlamenterin dokunulmazlığının kaldırılması için girişimde bulundu. 911 işadamı ve 2 bin 993 kamu görevlisini adalete sevk etti. Aralarında eski Başbakan Bettino Craxi’nin de bulunduğu 12 eski bakan veya parlamenter hakkında tutuklama kararı verdi, 428 trilyon liralık rüşvet olaylarını ortaya çıkardı.
İçinde “asker”lerin, “işadamları”nın, “politikacı”ların, “gazeteci”lerin ve “mason locaları”nın bulunduğu bir örgütü çökertmek nasıl kolay olmadıysa, süreç, nasıl “7 yıl” sürdüyse; Türkiye’deki “Gladyo”yu çökertmek de kolay olmayacaktır!..
En azından kısa sürmeyecektir!..
Çünkü onlar da boş durmuyor!..
“Can havliyle” de olsa, direniyorlar!..
“Medya”yı kullanarak direniyorlar, “yargı”yı kullanarak direniyorlar, “Ergenekon avukatlığı”na soyunan “parti”leri kullanarak direniyorlar!
Bırakın direnmeyi, “karşı saldırı”ya bile geçip, kontrolü yeniden ele almaya çalışıyorlar!..
VATANI DEĞİL, YATANI SEVEN YARBAY!
Gelin, görün ki;
Bu saatten sonra başarmaları zor!..
Zira, “maske”leri düştü, “gerçek çehre”leri göründü... Yaptıkları “Vatan, Millet, Sakarya” edebiyatının, “diskur” için değil, sadece ve sadece “uçkur” için olduğu, gözler önüne serildi.
Geçenlerde bir “yarbay”dan söz etmiştim.
Kısaca hatırlatayım:
“Aynı zamanda, “mühendis binbaşı ile evli” olan “tutuklu yarbay”ımızın nasıl bir kabiliyeti, nasıl bir becerisi vardır ki; TSK, bu yarbayımızı, hâlâ bünyesinde tutuyor!...
“Mahkeme kararıyla dinlenen konuşmalar”ından ve tuttuğu “günlük”lerden anlıyorum ki; meğer yarbayımız “çok kabiliyetli” biriymiş!..
“Eşine” hiç zaman ayırıyor mu bilmem ama, maşallahı var, adeta “güçlü ordu, güçlü Türkiye”nin sembolü!..
“Kadından kadına, sevgiliden sevgiliye, evden eve, yataktan yatağa koşuyor!..”
Ama, yaşadığı “ilişki”leri, hangi kadınla hangi şekilde seviştiğini, hangisinden “çocuk sahibi” olduğunu, üstelik bir de bunları “günlük”lerine aktarması yok mu, inanın şaştım kaldım!..
Kendi kendime düşündüm;
Bu adam “kadından kadına” koşarken, “yataktan yatağa” gidip soyunurken, üstelik bunları “telefon”da anlatıp, bir de “günlüğüne” yazarken, acaba ne zaman “askerlik” yapıyor, ne zaman “terörle mücadele” ediyor?..
Adam, kendisine bir “harem” kurmuş!..
Bir “Harem Ağası” ve “damızlık boğa” gibi bir o kadının yatağına gidiyor, bir bu kadının!..
“Fantezi”nin bini bi para!..
“Karısı”na ne zaman uğruyor, ne zaman “askerlik” yapıyor, ben anlayamadım!.. Adam, kadınlardan bir “koleksiyon” kurmuş, habire turluyor!..”
Evet, bu “yarbay”ımız hâlâ TSK bünyesinde!..
Kendisine sorsanız, der ki;
“Hâlâ vatan-millet için çalışıyorum!”
Demek oluyor ki;
Bu “vatan-millet” denilen şey, “kadınların apışaraları”ndadır!..
Öyle ya;
“Yarbay”ımız hep oralarda!..
Sorarım size;
Sadece bu tür “cinsel fanteziler”in ortaya çıkmış olması bile “Ergenekon soruşturmasının katettiği aşama”nın ne kadar önemli olduğunu göstermez mi?..
Eğer “Ergenekon soruşturması” olmasaydı, biz zannedecektik ki, yarbayımız “karda-kışta” vatana hizmet ediyor!..
Oysa o;
“Oyunda-oynaşta!”
Yarbayımız, “vatanı” seviyor!..
Ama görüyoruz işte;
Yarbayımız “yatanı” seviyor!..
Yatan kadınları!..
HELÂLARI BİLE İZLETMİŞ!
Bu operasyonlar ve sonrasında düzenlenen “Ergenekon Terör Örgütü iddianameleri” olmasaydı, meselâ biz, eski Jandarma Genel Komutanı Emekli Org. Şener Eruygur’un da “Atatürkçü Düşünce”nin mücadelesini verdiğini, bunun için de “darbe plânları” yaptığını zannetmeye devam edecektik!..
Ama, Kenan Kıran’ın bugünkü haberinden de öğreniyoruz ki, “paşa”mızın mücadelesi, hep “dindar”larla olmuş!..
Gerçi;
Türkiye’nin en ücra köylerinde açılan “Kur’an Kursları”na operasyonlar düzenlettiğini, “din ve dil öğrenmek” için Suriye’ye giden 14-15 yaşlarındaki kız çocuklarına operasyon düzenletip, birer “terörist” gibi Türkiye’ye getirttiğini filân biliyorduk ama, “helâ”lara giden insanları bile “fişlettirdiğini” bilmiyorduk!..
Kenan Kıran’ın haberinden öğreniyoruz ki;
Şener Eruygur paşamız, meselâ Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın içine bir “casus” sokup sürekli bilgi almış ondan!..
O casus da, bilgi aktarmış paşamıza;
“Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda çalışanların Cuma namazı vaktinin yaklaşması ile katlarda bulunan tuvaletlerin önlerinde ve içerisinde gözle görülür bir hareketlilik yaşattığı,
Saat 11.30’dan itibaren katlarda bulunan tuvaletlerde abdest almak için personelin sıra beklediği, abdest alanların tamamına yakınının gömlekli ve kıravatlı olduğu, koridorda abdest almak için bekleyen şahısların büyük bir kısmının gömleklerinin kollarını sıvamış oldukları, çoğunluğunun üzerinde ceketlerinin bulunmadığı, odalarında bırakmış oldukları değerlendirilmiştir.”
“1 NUMARA” ERUYGUR OLAMAZ, ÇÜNKÜ!
Ne yalan söyleyeyim;
Bu haber dünkü Yayın Kurulu’nda okunduğunda, ilk aklıma gelen başlık şu oldu:
“Helâ Paşası!”
“Helâ”lara bile “gözcü” yerleştiren bir adama “Helâ Paşası” ya da “WC Paşası” denmez de ne denir?..
Ama, sonra daha orijinal bir fikir geldi aklıma... Hani, Ergenekon Terör Örgütü’ne yönelik operasyonlarda “gözaltı”na alınanlar oluyordu ya; işte o günlerde hemen herkes “1 Numara”nın kimliğini merak ediyordu!.. Kimileri “ünlü bir işadamı”nın, kimi de Şener Eruygur’un “1 Numara” olabileceğini söylüyordu ya; şahsen ben o zaman da inanmamıştım Eruygur’un “1 Numara” olabileceğine... 13 Ocak 2004 tarihli “fişleme belgesi”nden sonra ise; “1 Numara”nın Şener Eruygur olamayacağına iyice kanaat getirdim!..
Çünkü, “1 Numara”daki bir adam, “helâ”larla, yani “sağda sıfır, solda sıfır” işlerle uğraşmaz!..
Şener Eruygur, “helâ”larla uğraştığına göre, olsa olsa “100 Numara” olur!..
....
Her neyse... Lafı daha fazla uzatmadan diyeceğim o ki;
İyi ki “Ergenekon operasyonları” yapıldı, iyi ki “Ergenekon iddianameleri” yazıldı... Bu sayede, “kimin ne olduğunu” bizler de öğrenmiş olduk!..
Öğrendik ki;
Vatan, “karıların apışarasında”ymış!..
İrtica, “helâ”lardaymış!..
Öğrendik ki;
“1 Numara” payesi verip gözümüzde büyüttüğümüz adam, meğer “100 Numara”ymış!..
Bunu öğrenmek bile, büyük kazançtır!..
Hadi yine sallasana!
“Dut mevsimi” de değil ki; “dut yemiş bülbüle döndü” diyelim... Acaba niye sesi çıkmıyor “Dosyacı Kemal” Kılıçdaroğlu’nun?.. Boğazı mı şişti, dili boğazına mı kaçtı?..
Ne hikmettir bilinmez; son günlerde ne ortalıkta görünüyor, ne de ekranlara çıkıyor!..
Enteresandır, hiç kimseciklere de bulaşmıyor!..
“Barut”u mu bitti, “tetik” mi ateşlemez oldu bilmem, son günlerde “tık” yok!..
Bana öyle geliyor ki; şu “CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’ın kardeşi” meselesi hayli sarstı CHP’yi!.. Biliyorsunuz, Mustafa Fehmi Okay, önce gözaltına alınmış, önceki gün de tutuklanmıştı... İşin içinde “uyuşturucu” var, “karşılıksız çek” var!.. Yani, var oğlu var!..
Şu “ilâhî tecelli”ye bakın ki; AK Partili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın şirketine çalışan bir TIR’da “uyuşturucu” yakalandı diye, Fırat’ı “uyuşturucu işinde göstermek” isteyen CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu şu anda kendi partidaşının kardeşi “uyuşturucu”dan dolayı tutuklandı ama “tık” yok!..
Heeyy neredesin Kılıçdaroğlu?.. Hani nerede “dosya”ların?.. Nerede o el-kol “sallama”ların?.. Hadi, yine çıksana ekranlara, yine sallasana dosyaları... Ne o, niye sustun?.. Dut mu yedin, dilin boğazına mı kaçtı?!?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi