M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İmana Bakmak

İmana Bakmak

GELMİŞ geçmiş gelecek insanların en hayırlısı, en bilgesi, faydalı bilgiler bakımından en âlimi olan Sevgili Peygamberimiz (Salat ve selam olsun O'na); kokmuş, şişmiş, kurtlanmış bir köpek leşinin yanından bir grup Ashabı ile birlikte geçiyormuş. "Bu leş ne kadar kötü kokuyor, çabucak uzaklaşalım" denildiğinde tebessüm buyurup, "Bunun dişleri ne kadar beyaz" buyurmuşlar...

Peygamberin bu bakışında bizler için büyük hikmetler vardır.

İman sahibi bir Müslümanda, kul olması itibarıyla birtakım noksanlar olabilir. Müslümanın noksanları, günahları, hatâları yüzünden onu bütünüyle reddetmek doğru olmaz. Bütünüyle reddederseniz ondaki imanı da reddetmiş olabilirsiniz.

Bir Müslümanın fıskı, fücuru, bid'ati, hatâsı, isyanı, günahı şayet onun imanını giderecek derecede ve mahiyette değilse; o kişinin kişiliğine düşmanlık edilmez, sadece ondaki kötü ve hatâlı taraflara muhalif olunur.

Bir kadını sürükleyerek götüren öfkeli bir kalabalığa Hazret-i İsa aleyhisselâm sormuş: Nedir bu hal, nereye gidiyorsunuz? Bu kadının zina ettiği sâbit oldu, onu taşlayarak recm etmeye götürüyoruz... demişler. İsa aleyhisselâm: "İlk taşı içinizdeki günahsız biri atsın" buyurmuş.

Yüce İslâm dini, insanların gizli, örtülü, açığa çıkmamış günahlarını, ayıplarını araştırmayı men eder. Böyle bir araştırmaya tecessüs denir ki, başlı başına büyük bir kötülüktür.

Dinimiz gıybeti haram kılmıştır.

Dinimiz laf taşımayı kötü görür.

Hadîs meali: "Bir din kardeşini bir ayıptan dolayı ayıplayanın canını Allahü Teâlâ, aynı ayıbı ona vermeden almaz..."

Bursalı İsmail Hakkı hazretlerinin bir kitabında (Tuhfe-i İsmailî miydi?..) okumuştum. Cahil biri Kur'ân okuyor, birtakım hatâlar yapıyor, onun yanlışlarını herkesin arasında düzeltip de utandırma, rezil etme, bırak okusun, melaike-i kiram okuduğu ayetleri defter-i a'maline düzgün yazarlar... diyordu.

Ümmet-i Muhammed içinde kendilerini din savcısı sanarak aşırı giden bazı şahıslar ve taifeler var.

Namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden Ehl-i Tevhid ve ehl-i Kıble Müslümanları şirk ve küfürle suçluyorlar.

Zikrullah yapanları şirk ve küfürle suçluyorlar.

Evliya türbelerine, kabirlere gidenleri yine hakeza şirk ve küfürle suçluyorlar.

Onlar, bu kadar ağır iddia ve suçlamaları yapmak için nereden izin ve yetki almışlar?

Böyle saldırgan, savcılık taslayan bid'atçiler cemaati içindeki bazı ılımlılar, çok aşırı giden bid'atçi kardeşlerini uyarıyor, "Çok kolay şekilde önünüze geleni şirk ve küfürle suçlamayınız, aksi tesir yapıyor..." diyorlar.

İslâm dininde zikir Kur'ân'la, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sâbit bir farzdır. Mü'min yatağına uzandı ve uykuya dalmadan önce euzü besmele çekti, uyku duasını okudu...Bu da bir zikirdir.

Vay sen şöyle zikr ettin, böyle zikr ettin diye ona karışmaya hakkımız var mı?

Müslüman bir kadına hiç yakışmayan açık bir kıyafetle Kadir Gecesi'nde camiye gelmiş bir kadını azarlamaya, kovmaya hakkımız var mı?

Bazı zatlar bir Arap ülkesinde burslu olarak okumuşlar, Ehl-i Sünnet dışı bir bid'at fırkasının taraftarı olmuşlar. İşleri güçleri şunlar:

1. Yüce Allah'a zaman, mekan, cihet, yükselmek, inmek gibi noksan sıfatlar izafe etmek.

2. İslâm'ın ahlâk boyutu olan tasavvuf ve tarikatı inkâr etmek, şirk ve küfür olarak görmek.

3. Kabir ziyaretinin bir kısmını ve bir şeklini şirk olarak görmek.

4. Tevessül ve istigaseyi şirk olarak görmek.

5. İmamı Eş'arî ve İmamı Mâturidî'yi bid'atçi ve sapık olarak görmek.

6. Bütün Müslümanları kendi imamlarına itaat ve biat etmeye çağırmak.

İşte Müslümanları kolayca, pek ucuz bir şekilde, hiç vicdanları sızlamadan şirk ve küfürle suçlayanlar bu bid'at fırkası militanlarıdır.

Ehl-i Sünnete mensup din kardeşlerimi naçizane ve acizane uyarıyorum:

1. Bu bid'at fırkasına mensup olanları dinlemeyiniz.

2. Tevhidi onlar temsil etmezler.

3. Tevhid onların tekelinde değildir.

4. Dinî konularda sadece ve sadece icazetli Sünnî ulemâya, fukahaya ve müftülere tâbi olunuz.

5. Mü'mini tekfir eden, şirkle suçlayan, şayet bu suçlaması doğru değilse, kendisi kâfir olur.

6. Ne kadar günahkâr olursa olsun bir mü'mini, bir Müslümanı bütünüyle reddetmeyin, dışlamayın.

7. İsmini vermediğim bid'at fırkası tasavvuf ve tarikati kökünden, bütünüyle reddetmektedir. Bu, korkunç bir aşırılıktır.

8. O bid'at fırkası aleyhinde Ehl-i Sünnet ulemâ ve fukahası binlerce reddiye yazmış, yanlış taraflarını çürütmüşlerdir.

9. Ehl-i Sünnetin büyük imamlarından Ahmed ibn Hanbel hazretlerinin o bid'at taifesiyle hiçbir alâkası yoktur.İmamı Hanbel hâşâ mücessime bozuk fırkasına mensup değildir.

10. Bozuk bid'at fırkası, hak ve doğru olduğu için değil, petro-dolar gücüyle yayılmaktadır.

11. Onlar nice Kur'ân ayetini yanlış yorumluyor, yine nice hadisi de yanlış tevil ediyor.

Cenâb-ı Hak Müslümanları bid'atçilerin tuzaklarına düşmekten muhafaza buyursun.

BAZI TEMEL GERÇEKLER

*Kur'ân Kur'ân demekle iş bitmez. Kur'ân'ı doğru yorumlamak gerekir, yanlış yorumlamamak gerekir.

* Peygamberimizin Sünneti olmadan Kur'ân doğru yorumlanamaz.

*Sünneti tamamen veya kısmen red ve inkâr edenler dall ve mudildir, yani sapıktır ve saptırıcıdır. Onların İslâm ve Kur'ân hakkındaki sözlerine itibar edilmez.

* Bir adamın din hakkında söylediği 100 sözden 99'u doğru olsa, sadece esasa ve usule taalluk eden bir sözü yanlış ve saptırıcı olsa o adama kulak verilmez.

* İmamı Gazalî hazretleri din imamıdır, müceddiddir, mürşiddir.Ona dil uzatanlar dinlenmez.

* Dinde reform, değişiklik, yenilik yapılmasını isteyenler bozuk kimselerdir. Onların din hakkındaki sözlerine kulak verilmez, itibar edilmez.

* Kur'ân ayetlerini çarpıtarak, yanlış yorumlayarak "Risalet-i Muhammediye'yi inkâr ve tekzib eden kâfirler de Cennet'e girecektir" diyenlerin peşlerine düşenler, imanlarını ve ebedî saadetlerini yitirmek tehlikesine maruzdur.

* Tesettür gibi, beş vakit namaz gibi zaruriyat-ı diniyeyi inkâr edenlerİslâm'ın dışına çıkmış olurlar. Onlardan köy olmaz, kasaba olmaz. Onlardan din öğrenilmez. Onları din hocası kabul edenler delidir.

* Binlerce Ehl-i Sünnet ulemâsının, fukahasının, müfessir ve muhaddislerinin sapık ve bid'atçi olduğunu iddia ve isbat ettikleri bir fırka mensuplarının görüşleri, fetvaları dinlenmez, onlara kulak asılmaz.

* İslâm dini Asr-ı Saadet'ten bu yana rehberlik ve kılavuzluk ile bize ulaşmıştır. Rasgele kitap okumakla iyi ve olgun Müslüman olunmaz.

* Cahiller ve mukallidler İslâm dinini Kur'ân meal, tercüme ve tefsirlerinden değil, icazetli ulemâ ve fukahanın yazdığı fıkıh, akaid ve ilmihal kitaplarından öğrenebilirler.

* Fıkhı ve ilmihal kitaplarını reddeden bir inatçıya istediği kadar tercüme, meal ve tefsir veriniz, altı ay mühlet tanıyınız. Gece gündüz okusa ve çırpınsa da iki rekat namazı dosdoğru kılma bilgisini çıkartamaz.

* Kur'ân rasgele tercüme ve tefsirlerden öğrenilmez. Kur'ân'ı öğrenmek için icazetli bir müfessirden ders almak gerekir.

* Kur'ân büyük nimettir. Kur'ân Kelamullahtır. İlmi, ehliyeti, icazeti olmadığı halde onu kendi heva ve re'yi ile yorumlayanlar büyük küfran-ı nimet etmiş olurlar.

* Kur'ân Müslümanlığını öğrenmek isteyenler İmamı Gazalî'nin İhyau Ulûmi'd-Din gibi değerli kitapları dikkatle okumalıdır.

* Kur'ân'da nasih mensuh vardır, tahsis vardır, tevcih vardır; gavamız ve dekaik vardır, esrar vardır. Din ilimlerini üstadlardan okuyup da icazet almamış kimseler bunlara vakıf değildir, (iyi niyetli olsalar bile) kendi kafalarından yanlış yorumlar yapabilirler.

* Şu anda Ehl-i Sünnet dünyasında mutlak müctehid yoktur. Varsa bile, dört mezhebe zıt ve aykırı ictihad yapmaktan haya eder.

* Cahillerin, ehliyetsizlerin, liyakatsizlerin, ayak takımının kendisini müctehid sanması ve ictihad yapmaya yeltenmesi büyük bir felâkettir. Anarşi, kargaşa ve kaos doğurur.

* Müslüman bir toplumda her önüne gelen "Bu dinî konuda benim fikrim, benim görüşüm şudur veya budur..." diyorsa o toplumun kıyameti kopmuş demektir.

* İmam-ı A'zam Ebû Hanife hazretleri müctehid imamdır, fıkıh ilminin babasıdır, hem itikatta, hem de füruatta önderdir. Ona dil uzatanlar bozuktur. Onu sapık görüşlerine alet etmeye çalışanlar yalancı ve müfteridir.Ebû Hanife hazretlerini, ulemâ ve fukahanın yazdığı kitaplardan tanımalıyız.

* Ebû Hureyre hazretleri Ashab-ı Kiramdan'dır. Din konusunda âdildir yani dine hıyanet etmemiştir. Yüksek ahlâk, takva, fazilet sahibi bir âbiddir. Ona dil uzatanlar sapıtmıştır.

* Ahir zamanda Hazret-i İsa'nın nüzul edeceğine dair yüzden fazla hadîs vardır. Bu konuda mânevî tevatür bulunmaktadır.Bu kadar hadisi inkâr edenlerin küfre düşeceği ulemâ tarafından bildirilmiştir.

* İmanın altı esası vardır. Bu husus çok kuvvetli ve sahih olan Cibril hadîsi ile bildirilmiştir. Bu esaslardan kaderi inkâr edenler İslâm temellerinden birini inkâr etmiş ve dinden çıkmış olurlar.

* Müslüman aktivistler İslâm'ı temsil etmezler.Aktivizm din değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi