Sarıgül ciddiye alınabilir mi?

Sarıgül ciddiye alınabilir mi?

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ‘Türkiye Değişim Hareketi’ adı altında meydanlara çıkıyor.

Zihnimizde birkaç Sarıgül portresi var. Şişli’de başarılı bir başkan ve hemen her kesimden oy almayı başaran bir siyasetçi.

Şişli’deki performansı ile sadece içeride değil, dışarıda da dikkatleri üzerine çeken ve ‘Acaba yakın gelecekte bir siyasi partinin genel başkanı olabilir mi’ sorusunu uyandıran bir isim.

Boynunda turuncu atkısıyla CHP Genel Başkanlığı’na aday olan, kongre salonundaki hırçın tavırlarıyla dikkat çeken bir Sarıgül portresi de buna eklenebilir.

Nihayet bir yeni siyasi hareket iddiasıyla kamuoyuna mesajlar veren Mustafa Sarıgül.

***

Sarıgül’ün çıkışı ciddiye alınabilir mi?

AK Parti’nin tek başına iktidar olduğu ve Türkiye’nin en yakıcı sorunlarında iddialı çıkışlar yaptığı bir dönemde böyle bir soruya cevap aramak kolay değil.

Sarıgül, Şişli’de elde ettiği siyasi kredinin önemli bir bölümünü, CHP kongresindeki tavrıyla harcamıştı. Ancak şimdi kendisinin o dönemdeki duruşunu da eleştiren bir yeni çıkışla karşımızda.

Kişisel olarak ortaya koyduğu söylemi taşıyacak bir güce sahip olup olmadığını bilmiyorum.

Ancak Türkiye’nin kronik hale gelen sorunları karşısında ortaya koyduğu çerçeveyi bir kalemde silip atmanın kolay olmadığını düşünüyorum.

Sözgelimi, Kürt meselesini bir ‘dünya meselesi’ olarak gördüğünü ifade ediyor. Başörtü sorununu, diğer hak ve özgürlüklerle birlikte aynı evrensel kriterlerle çözeceğini söylüyor.

***

Sarıgül’ün Türk Değişim Hareketi, kısa adıyla TDH, kendisini böyle tarif ediyor. Daha şimdiden, biraz da bu kısaltmadan esinlenerek, hareketin kaderinin

Cem Boyner’in YDH’sı gibi olacağını söyleyenler var.
Gerçekten YDH başarısız bir hareket miydi; doğrusu bunun henüz doğru dürüst tartışıldığını sanmıyorum. Kaldı ki bugün merkezinde AK Parti’nin yer aldığı değişim iddialarının önemli bir bölümü daha o dönemde YDH eliyle dile getirilmişti. Hareketin belki en önemli eksiği, Fethullah Gülen’e ‘Fethullah Bey’ diyecek kadar Türkiye gerçeklerinden uzak bir liderliğe sahip olmasıydı.

***

Kuşkusuz Sarıgül’ün çıkışı ve göstereceği performans, CHP’yi yakından ilgilendiriyor. Ama bu durumun aynı ölçüde AK Parti’yi de ilgilendirdiğinin altını çizmekte yarar var.

Sesi gür çıkan ve en azından kamuoyunda itibar sahibi isimlerle yola çıkmayı başaran bir yeni siyasi hareket, özellikle ‘değişim’ yönünde vereceği mesajlarla AK Parti’yi zorlayabilir.

Zorlamaktan kastım, illa da iktidara gelmesi ya da büyük oylar alması değil. Sarıgül hareketi, AK Parti iktidarını ‘değişim çıtası’nı daha yükseğe koymaya zorlayabilir. Nitekim, iktidar partisinin ‘açılım’ konusunda verdiği güçlü mesajlara rağmen, sözgelimi anayasa değişikliği gibi temel konularda hayli gerilediği ve söylemini biraz yuvarlamak zorunda kaldığı söylenebilir.

TDH’nın bir siyasi geleneğe sahip olmadığı ve bunun için başarılı olamayacağı eleştirilerine gelince. Bilmem hatırlayan var mı, Devlet Bahçeli, henüz yolun başındayken AK Parti’yi şöyle değerlendirmişti: ‘Ana damardan kopan siyasi partiler başarılı olamaz.’ Kendi payıma o dönemde bu görüşe katıldığımı da söylemeliyim.

Siyaset ve ‘gelenek’ arasındaki ilişki eskisi gibi devam ediyor mu? Bu yazının hacmini aşan bir tartışma olsa da, şunu söylemek/sormak mümkün: Sahnedeki hangi aktör bir siyasi gelenek üzerinden ayakta kalıyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi