IMF’yi bırak İsviçre’ye bak
“3 cente muhtaç Türkiye”ye bakar mısınız?
İsviçre bankalarında 60 milyar dolarımız varmış.. Diğer ülkelerdeki ile birlikte 100 milyar dolar..
İster el koyun getirin, ister varlık barışı deyin adına, bu parayı Türkiye ekonomisine kazandırın.. Göreceksiniz ki o zaman ne işsizlik kalır, ne bütçe açığı ve ne de ödemeler dengesi açığı. Enflasyon derdi de biter.
Daha bu birisi.. Petrol kaçakçılığını önleyin, bir o kadar daha para kazanırsınız..
İsviçre, Lüksemburg, ABD ve İngiliz Adaları ve Dubai.. Buralar kara para depoları..
Bu hesapların sahipleri kimler biliyor musunuz? Sadece mafia babaları değil. Birçok politikacı, sanatçı, işadamı, media patronu, bürokrat.. Yok yok yani. Türkiye’den kaçırdıkları, çaldıkları, götürdükleri paraları buralara yatırdılar..
Aslında bu paraların bir kısmı Türkiye’de.
Kendi nakitlerini yabancı bankalara yatırıp, onu teminat gösterip, karşılığında kredi kullanarak bir kısmı o şekilde bu paralarını aklayarak Türkiye’ye getirdi ama, büyük bir bölümü halen yurt dışında..
Bu miktar nakit olanı. Bir de hisse senedi, gayrimenkul, ya da kasalarda muhafaza edilen değerli taşlar ve nakitler..
Bu işi, sadece MASAK çerçevesinde görmemek gerek. Rıza ile paralarını getirmek isteyenlere de açık bir kapı bırakılmalı..
Bu paraların Türkiye’ye girdirilmesi konusunda yaşanan sorunları da çözmek gerek.. Belki Dubai’de olduğu gibi Türkiye’de de bir serbest finans bölgesi kurmak gerek. Türkiye’de bankacılık sistemi iyi durumda ama derinliği çok fazla değil.
Biz 100 milyar dolar transfer etmeyi düşünüyorsak, bu para gelirken arkasından bir o kadar yabancı sermayeyi de Türkiye’de yatırım yapmak için çekebilir.. O zaman bu paraların yatacağı, bu nakdin karşılığında güvence verebilecek güç ve potansiyelde bir bankamız var mı?
Ve tabii gelen bu paraları kur farkı dolayısı ile daha yatırıma dönüştürülmeden vergilendirecek olursa bu da başka bir sorun.. Türkiye ekonomisi hep içe kapalı, ürkek bir reflekse sahipti. Şimdi büyümeyi hedefleyen dinamik bir ekonomide, hukuk sisteminin de, mali sistemin de buna göre yeniden yapılandırılması gerek..
HSBC yöntemi aslında Türkiye için de bir model oluşturabilir..
Geçen gün TMB’nin özerkliği konusunu taşımıştım köşeme. Mesela hükümetin denetimindeki % 51’i Merkez Bankası’na ait (% 49’un % 20’si kamu banka ve sigortalarına), % 9’u yarı resmi örgütlere (Kızılay, sendika, oda gibi), % 20’si özel bankalara ait olan, yeni uluslararası bir banka kurulabilir.. Tabii bunun yanında İstanbul’da mutlaka bir “Serbest Finans Bölgesi”nin kurulması şart..
Mesela Galata Kulesi ve çevresinde niçin böyle bir alan oluşturulmasın?! Ya da hemen Perşembe Pazarı’ndan boşalan Haliç sahilindeki alanda böyle bir yapılanmaya gidilmesin?! Topkapı ya da Zeytinburnu, Kazlıçeşme de olabilir.
Bu işi Anadolu yakasına taşımak isterseniz, Haydarpaşa ve Harem gümrük bölgesi de bu işe tahsis edilebilir..
1. Ordu’ya ait tarihi bina da bu işe tahsis edilebilir aslında..
Türkiye’ye daha fazla para gelecek de, mevzuat müsaid değil.
Siz serbest finans bölgesi oluşturun, Çin’den, Hindistan’dan, Rusya’dan, Ortadoğu’dan, Afrika’dan buraya para akar.. Parayı koyacak yer bulamazsınız.. Burada yatırım yapacak yatırımcılar, kârlarını kendi ülkeleri yerine bu serbest finans bölgesine aktarırlar.. Siz de Türk işadamlarının yatırım yaptığı ülkelerde bu Merkez Bankası’nın ortak olduğu HSBC gibi bir banka kurarsınız. Türk işadamları, yabancı ülkelerde kazandıklarını bu banka üzerinden serbest bölgeye transfer ederler..
Başbakan’ın yapacağı en önemli ve en hayırlı işlerinden biri bu olacaktır. Bir diğeri National Data Base.. İkisi de çok düşük maliyetle, kısa zamanda büyük katmadeğer ve prestij sağlayacak iş. Bir diğeri de know-how oluşturmaya yönelik senaryolar hazırlamak üzere Türkiye’nin beyin envanteri ve akademik envanterini çıkartmak..
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek mi bu konuya sahip çıkar, yoksa Ali Babacan mı, ya da SGK’dan sorumlu Ömer Dinçer mi, bilgi ve bilişimden sorumlu Mehmet Aydın mı bilmem ama bu işe birilerinin el atması gerek.. Kalkınma, hukuk, barış için “topyekun bir seferberlik”e ihtiyaç var.. Bankacılık güçlenirse, sigortacılık da güçlenir.. Milli Reasürans da güçlenir.. Paranız olursa, SGK sorununu da daha kısa sürede çözer ve devreder, kurtulursunuz. Yoksa geliri giderinin % 40’ını zor karşılayan bir kamu kuruluşu ile, Türkiye bu ve benzeri kamburlarla yol alamaz..
Bu işi “kara para ile mücadele”den ve bir seferlik para transferinden ibaret bir iş gibi görmemek gerek.. Bu, Türkiye için tarihi bir fırsattır.
Ali Babacan’ın İstanbul’u uluslararası bir finans merkezi yapmak konusundaki yaklaşımı aslında Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemli.. Ancak bunun için yapılması gereken birçok şey var ve bu konunun bakanlıklararası bir mutabakatla ve bir devlet politikası olarak ele alınması gerek. Bu anlamda önemli bir teknik altyapının ve hukuki güvencelerin oluşturulması gerekiyor.. Para ile birlikte, menkul değerler borsası, değerli taşlar ve altın borsası, emtia borsasının da zaman içinde yeniden yapılandırılması gerekiyor..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.