Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Ne şehittir ne gazi!

Ne şehittir ne gazi!

Birilerinin unvanını kıskanmak haddim değildir...
Aksine, ülkesi için çarpışarak şehit olan veya yara alarak kurtulanlardan onur duyarım.
Gazi ise gazidir, şehit ise şehittir...
Sorun İttihatçılardan kaynaklanıyor.
Dışa bağımlı bu örgüt, önce Osmanlı’yı parçalattı, sonra da Fransa’nın eli kanlı jakobenlerini taklit ederek ideolojik anlamda bugünkü cumhuriyetçiliği kurdular.
Devrimleri yaptılar...
Yazıyı kaldırdılar....
Tarihi katlettiler...
Kendilerini kahraman, başkalarını hain ilan ettiler...
Sarıkamış onların eseridir, Kızıl Sultan iftirası onlara aittir.
Gazilik olayı da onlardan kalma bir hatıradır. Mustafa Kemal’e ‘gazi’ dediler, o da sesini çıkartmadı, “değilim” demedi. Gerçi bugün de birçok generale, yasak olmasına rağmen paşa denildiği halde seslerini çıkarmıyorlar..
Anlatılan savaş hikayesi ibret verici:
Mermi gelmiş, saate değerek durmuş, kalbe girmemiş, ete kemiğe dokunmamış. Bu durumda şehit mi, gazi mi? Yoksa ne?.. Şans eseri kurtuldu veya korundu mu diyeceğiz?
Yüce Kur’an’ımız öyle diyor:
“Allah yolunda ölenlere ölü demeyin, onlar yaşarlar, siz onları göremezsiniz.”
Allah yolu...
İçerisinde toprak da var, can da var, namus da var...
Hani birileri Peygamberimize koşarak gelmişti:
“Ey Allah’ın Resulü, falan şahıs parçalanarak şehit düştü” deyince, mahzun peygamber cevap vermemiş.
Akabinde bir başkası gelerek Peygamberimiz’e:
“Biraz önce ölen şahıs çarpışmadan önce ‘Ben hurma tarlalarım için savaşıyorum’ demişti.”
Hurma tarlaları için savaşanlar olduğu gibi, Allah yolunda savaşanlar da var...
ABD, Irak ile Afganistan’da hurma tarlaları için savaşıyor...
Demek ki şehit veya gazi olmak için sadece savaşmak yetmiyor, gaye de önemli...
O bakımdan son zamanların şehitleri oldukça çoğalmış durumda.
Hele de sırtında herhangi bir örgütün üniforması varsa, isterse trafik kazasında ölsün, isterse su çukuruna düşsün, şehit olur çıkar.
Bölücülük adına silaha sarılanlardan tutun, günahsız askerlerimizle savaşırken ölenlere de şehit diyorlar. Geçmişte bir işçi bira kazanına düşerek ölmüştü, ona da şehit demişlerdi.
Bira şehidi!
Ne şehitler gördük.
Altıncı Filo’dan tutun da, Kore’de ABD çıkarlarına savaşarak ölenlerin de maşat taşlarına şehit yazdılar. O zaman Kore şehitleri yok mu diyeceğiz?
Hadi var diyelim, ama biliyoruz ki orada ölenler ABD çıkarları için öldürüldüler...
Yine de o meçhul kahramanları rahmetle anıyorum.
Buna rağmen şehitlik olayı bir başkadır...
Bedir’de yatanlar şehit, Sakarya’da yatanlar şehit, Çanakkale’de yatanlar şehit, Dumlupınar’da yatanlar şehit. Gazi olmak şehitliğin bir başka cephesidir.
Ön bahçesidir...
Ana okuludur.
Allah yolunda savaşırken yara aldın, ölmedin...
Gazi oğlu gazisin...
Yarasız, acısız gazi olmak nasıl oluyorsa?
Mustafa Kemal, Yunan işgâlcilerine karşı Büyük Taarruz’a katılmıştır.
İnkar etmiyoruz...
Ama hiçbir yerde yara almadı. Aldığını bilen varsa söylesin...
Bir kurşun sadece cep saatine değmiş...
Burasını cidden tartışalım. Bu durumda gazilik hükmen mi, gerçekten mi?
Hükmen gaziler: Yarasız, beresiz...
Gerçek gaziler: Yaralı, sakat, malul...
Aynı kurşun Memed’in botuna değmiş olsa, veya kepini delip geçse, ki kıyamet gibi bu tip olaylar olmuştur. Onlara da gazi diyecek miyiz?
Veya şimdiye kadar neden demedik?
Dedim ya, maksadım birilerinin sırf unvanını küçük görmekten ziyade İttihatçıların yazmış oldukları resmi tarihin abartı veya hilâf-ı hakikatlerle dolu olduğunu vurgulamak...
Hani demişlerdi ya, Yunan’ı İzmir’den patates çuvalları gibi denize döktük.
Çanakkale’de deseler doğrudur, çünkü ölenler de, öldürenler de hep orada...
Ama İzmir’de bir tane Yunan askerine ait ne mezar var, ne de ceset...
Doğruları yazmak bizi küçültmez, aksine yüceltir.
Mustafa Kemal’e gazi denilmezse yine Mustafa Kemal’dir...
Konu o değil...
Cumhuriyeti kuranlarla onun hangi cumhuriyet olduğunu sorgulayanlar karşı karşıya geliyor.
Ortada ciddi bir yanıltma var...
Soru sordun mu cumhuriyeti yıkmakla suçlanıyorsun...
Ve şimdi ben “ne şehittir ne gazi” dedim diye cumhuriyet yıkılacak mı?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi