Bozulmuş değerler çöplüğü
Öyle hızlı ve müsbet gelişmeler oluyor ki, neredeyse takip etmekte zorluk çekiyoruz. Bir gün Rusya’dan, bir gün Almanya’dan, bir gün başka ülkeden sevindirici haberler duyuluyor. Meselâ, Rusya gibi bir ülkede konusu ‘İslâm’ olan konferans düzenleniyor ve bu toplantılara İslâm dünyasından da ‘uzman’lar çağrılıyor.
Benzer şekilde Almanya’da bir mahkeme, ‘Okulda mescit açılması gerekir’ anlamına gelen bir karar veriyor. Ya da Kırgızistan’da “Lenin meydanı”nda binlerce kişinin katılımıyla bayram namazı kılınıyor...
Elbette müjdeli haberler bunlarla sınırlı değil. Belki de bizim duymadığımız onlarca, hatta yüzlerce sevindirici hadiseler yaşanıyor. Aslında bütün bu hadiseler “İslâmın fıtrat dini” olduğunu gösteren gelişmeler...
Afrika Katolik Kilisesi Piskoposlar Meclisinde konuşan Papa XVI. Benedickt’in konuşması da çok dikkat çekici. Papa, “Avrupa medeniyeti”ne öyle bir eleştiri getiriyor ki, o medeniyetin temsilcileri açısından bu eleştiri yenilir yutulur cinsten değil. Böyle bir eleştiri meselâ ‘Şeyhulislâm’dan beklenirdi, ama bu defa eleştiri sahibi Papa.
Avrupa’nın materyalizm ve kötü ahlâkının dünyanın en fakir kıt'asını adeta ‘zehirli maddelerin çöplüğü’ne çevirdiğini söyleyen Papa, bu yılın başında ziyaret ettiği bu kıt'ayı, ‘akciğeri materyalizm ve tutuculuğun saldırısına uğramış bir beden’e benzetmiş. Şöyle demiş Papa XVI. Benedickt: “Sözde ‘Birinci dünya ülkeleri’ kendi mânevî çöküşlerine yol açan bolzulmuş ahlâkî değerlerini şimdiye kadar başka kıtalara ihraç etti, başta da Afrika’ya.” (Yeni Asya, 6 Ekim 2009)
“Mimsiz medeniyet”e böyle sarsıcı ve etkili bir eleştirinin getirilmesi sıradan bir hadise midir? Üstelik bu eleştirinin altında Papa’nın imzası var! Benzer eleştiriler belki İslâm dünyasından da geliyordu, ama bu defaki eleştirinin Papa’dan gelmesi çok manidar.
Bediüzzaman’ın da eserlerinde bilmânâ Avrupa’nın ‘sefih medeniyeti’ni ihraç ettiğini söylemiş olması dikkat çekicidir.
Aslında Papa’nın bu tesbitleri ‘insaflı Avrupalılar’ için de bir milad olmalı ve insanlığı mahvetmek isteyenlere karşı ortak tavır alınmalıdır. Papa’nın ‘kötü ahlâk’ ve ‘zehirli maddeler çöplüğü’ nitelemeleri çok çarpıcı. Gerçekte Avrupa, ‘zehirli maddî çöpünü’ de dünyaya ihraç ediyor. Çevreciler başta olmak üzere ekonomistler ve bazı siyasiler bu ‘ihraç’a karşı çıkarken, insanlığı mahveden asıl ihraç maddesi olan ‘zehirli fikirler ve ahlâk’ gözden kaçıyor. Papa’nın ‘asıl tehlike’ye dikkat çekmesi çok isabetli olmuş.
Bu değerlendirmeler insanlığın ‘fıtrat dini olan İslâm’a muhtaç olduğunu gösteriyor. Avrupa ‘zehirli varil’leriyle birlikte ‘zehirli fikirleri’ni de Afrika ve İslâm dünyasına ihraç etmekten vazgeçerse, insanlık daha kolay bir şekilde huzur ve sükûna kavuşur. Bu beyanlardan sonra gidişin bu istikamette olacağı söylenebilir.
Avrupa’nın yaydığı ‘zehirli fikir’lerden biri de kadın-erkek münasebetlerindeki ölçüsüzlüktü. ‘Medeniyetin gereği’ olarak sunulan hayat tarzında kadınlar ‘sokağa’ çıkmaya teşvik edildi. Aynı anlayışa göre, evlilik ve çocuk yetiştirme de kadını ‘esir’ ederdi. Uzun süre bunu propaganda ederek kadınları ve dolayısı ile aileyi mahvettiler. Hatalarını anladıklarında maalesef iş işten geçmiş, nesiller mahvolmuştu. Dün evliliği, çocuk yetiştirmeyi gereksiz gören anlayış; bugün gençleri evlenmeye ve ‘aile kurarak yaşamaya’ teşvik eder duruma geldi. Geç de olsa ‘fıtrat’a yanaşmaları sevindiricidir.
Avrupalı yöneticiler İslâm âlimlerini dinlemiyorlarsa da, Papa’yı dinlesinler ve insanlığa ‘materyalizmin kötü ahlâkını ihrâc etme’ hatasından vazgeçsinler. İnsanlık onlardan başka ihsan istemiyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.