Amerikan Müslümanları
11 Eylül’den sonra 500 bin Müslümanın FBI tarafından sorgulandığı ABD’de, Müslümanlar, Bush döneminde yaşanan cinnet halinden kurtulduklarına şükrediyorlar. Obama yönetimiyle birlikte gelen rahatlama bir süredir sümenaltı edilen problemlerin de yeniden masaya yatırılmasına sebep olmuş durumda.
“Sekiz yıldır ne olmadığımızı anlatıyorduk, şimdi ne olduğumuzu anlatmanın zamanı geldi” diyen Kuzey Amerika İslâm Topluluğu (ISNA)Başkanı mühtedi İngred Mattson, şimdiki durumu İnşirah Suresi’ni okuyarak açıklıyor. Obama’nın Müslüman danışmanı, “Who speaks for İslâm” kitabının iki yazarından birisi (diğeri Prof. John Esposito), Dalia Mogahed ise Obama dönemini Müslümanlar için “Yeni bir devir” olarak tavsif ediyor. Bu fırsatı kullanmak için tüm Amerikalı Müslümanları somut projelere katılmaya davet ediyor. Obama’nın partisinden kongreye seçilen Müslüman milletvekilleri Keith Ellison ve Andre Carson da Müslümanların bu yeni dönemi fırsat olarak görmeleri gerektiğinin altını çiziyorlar.
FBI ve CIA’nın ABD’de estirdiği korku rüzgârı dikkate alındığında yukarıdaki iyimser değerlendirmeler mübalağa gibi görünmüyor. Buna rağmen Amerikan Müslümanları Filistin, Lübnan, Keşmir, Irak, Afganistan ve diğer bölgelerdeki Müslümanların sıkıntıları ile ilgili açıkça, bugüne kadar hükümeti eleştiremeseler de tepkilerini zaman zaman gösteriyorlar. Fakat bu sene kırk altıncısı düzenlenen ISNA toplantısında İslâm dünyasının problemli bölgeleriyle ilgili hiçbir oturumun olmaması Bush döneminin nasıl bir korku atmosferi oluşturduğunu görmek için yeterli. CNN, ABC ve FOX gibi televizyon kanallarının her gün, defalarca Afganistan, İran konulu İslâm’ı karalayan haberler yaptığı ve her türlü İslâmofobik tavır ve yayının amansızca yapıldığı bir ülkede “azınlık” olan Müslümanların hissiyatını anlamak için 28 Şubat günlerinde “çoğunluğu” Müslüman olan Türkiye’deki Müslümanların yaşadığı keşmekeşi, gerilimi ve ruh halini hatırlamak yeterli.
“10 milyona yakın Müslümanın yaşadığı tahmin edilen ABD’de Müslümanların en mühim problemleri nelerdir?” diye sorduğum ABD’deki en büyük Müslüman yayınevi ve yapım şirketinin başkanı Malik Mücahid’e göre birinci sorun “siyasi güçsüzlük”; hemen ardından ise genç neslin İslâm’ı yaşamaya ikna edilmesi geliyor. Amerikan kültürü o kadar kasırga gibi esiyor ki yeni Müslüman olanlar bile birkaç sene sonra pes edebiliyor. İslâmi okullar yeterli değil, Amerikan okulları ise gençleri eritiyor, yok ediyor. Siyaset Bilimci Malik Mücahid tek cümleyle “Organize olup güçlenmeliyiz!” diyor ve ekliyor: “Çok kaliteli insanlardan oluşan bir Müslüman topluluğumuz var ancak bunları çekip çevirecek liderlerimiz maalesef yok!”
Chicago’nun çatı kuruluşu Chicago İslâmi Organizasyonlar Konseyi (CIOGC) Başkanı Cüneyd Afeef ise Amerikan Müslümanlarının sorunlarını açıklarken dışarıdan gelen Müslümanlarla yerli Müslümanları ayırıyor. Göçmen Müslümanların aşması gereken en mühim engellerden birisinin maruz kaldıkları ayrımcılıklar ve sivil haklardan mahrum kalmaları olduğunu belirten Afeef, yerli ve daha çok siyahlardan oluşan Müslüman nüfusun ise esas sorununun diğer Müslümanlarla irtibatsızlık olduğuna dikkat çekiyor.
Tüm bu sorunların farkında olan ve bunları aşmak için ABD geneline yayılmış 45 şubesiyle çalışan Amerikan-İslâmi İlişkiler Konseyi (CAIR)’in Chicago Müdürü Ahmed Rehab, “Bizim görevimiz İslâm’ı yaşamak ve toplumumuzun da İslâm’ı yaşaması için her türlü kolaylığı temin etmek. Amerikalıların Müslüman olması ise Allah’ın vazifesi” diyor.
Uzun ve sağlıklı bir tahlile tabi tutulması gereken ve Türkiye’den bakınca çok farklı görülebilen ve kimi zaman pek de doğru olmayan değerlendirmeler yapılabilen Amerikan Müslümanları, “yeni dönem”de sorunlarını aşabilmek ve yeni bir diriliş yaşamak için çıkış yolu arıyorlar. Bu çıkış yolunu bulmalarına yardım etmek içinse her gün ABD ve politikalarına lanet okumaktan başka yapılması gerekenler var; Türkiye Müslümanları olarak önce doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e layık doğruluğu yaşamak gibi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.