N'olamaz; bal gibi n'olur; n'oldu netekim!
Biraz sonra sizlere ayrıntılarını anlatacağım haberi belki daha önce duydunuz; duymayanlar için ayrıntılarını dikkatle okumalarını rica edeceğim. Zira bu haber, durduk yere kendimize ne türlü problemler açtığımızın, başımıza ne türlü gaileler icat ettiğimizin boy fotoğrafıdır.
Dünyanın öteki ucundaki kıtada, Avustralya'da yaşayan ve çalışan, oranın vatandaşlığına hak kazanan gurbetçilerimizden Denizlili Ramazan Acar, bekârlık hayatına mânidar bir nihayet vermek üzere geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye geldi ve nişanlısı Cennet Güngör'le birlikte Çivril İlçesi'nin Gürpınar nahiyesi Belediyesine gerekli evraklarla birlikte müracaat etti.
Denizli'nin Çivril ilçesine bağlı Gürpınar nahiyesi Belediyesi evlendirme memuru gerekli evrakların bulunduğu dosyayı açtı, içindekilerine baktı ve âniden oturduğu koltuktan tavana doğru sıçrayarak,
-N'olamaz, n'aayır; bu evlilik mümkün n'olamaz! diye haykırdı.
Aslında evlendirme memurunun yukardaki tepkiyi verip vermediğini bilmiyorum, kafadan attım; fakat şu kadarı gerçek: Evlendirme memuru, evraklar arasında bulunan Cennet Güngör'ün çektirdiği vesikalık resimlerini mevzuata uygun bulmamıştı. Fotoğraflar sadece mevzuata değil, belediyelerin evlendirme yönetmeliğinin 20. maddesinin 5. fıkrasından başlamak üzere, 1982 Anayasası'nın 174. maddesine varana kadar aradaki bilumum tüzük, yönetmelik, kanun ve kanun hükmündeki kararnamelere aykırı görünüyordu.
Çünkü fotoğraflarda Cennet Güngör'ün yüzü, çehresi, alnı görünmesine rağmen saçlarını başörtüsü kapamaktaydı ve üstelik başörtüsünün altında siyah bonesi bile farkedilmekteydi.
N'ayırdı; n'işte bu kadarı n'olamazdı. Evlendirme memuru talebi reddetti.
Damat Ramazan Acar'ın babası Özkan Acar, "bir dakika yahu" dedi; "memlekette kanun var nizam var". Gidip Çivril nüfus müdürlüğüne başvurdu. Nüfus memurluğu, "Bu fotoğrafta mahzur yok, nikah kıyılabilir." diye görüş bildirmesine rağmen belediye memuru kararlıydı. Bu defa red cevabını yazılı olarak müracaat sahiplerinin eline tutuşturdu: "20. maddenin 5. fıkrasına nazaran reddine..."
Bunun üzerine genç nişanlılar, Gürpınar'a komşu Uşak'a bağlı Sivaslı ilçesi'nin Ağaçbeyli Belediyesi'ne aynı evraklarla evlenme taleplerini tekrarladılar. Bu defa aksaklık çıkmadı. Türkiye'nin yüzlerce, binlerce beldesinde, belediyesinde yapılan rutin işlemler Ağaçbeyli Belediyesi evlendirme memurluğunca da tekrarlandı. Cennet Güngör'le Ramazan Acar dünya evine girdiler.
Allah mesut etsin; bir yastıkta kocatsın; genç çifte buracıktan biz de hayırlı ve mutlu ömürler diliyoruz.
Ayrı cinsten iki yetişkin insanın kafa kafaya vererek ne yaptıklarına ve ne yapmayı düşündüklerine dair sual sormayı, kamunun ilgileneceği işler listesinden çoktan çıkaran Türkiye Cumhuriyeti'nde iki yetişkin insanın evlenmesi Gürpınar'da niçin engellenmişti acaba? Genç çift, bu nobran ve garip muameleyi kendilerine dert ettiler, haklarını aramaya karar verdiler. Çivril Cumhuriyet Savcılığına dilekçe yazdılar. Damat Ramazan Acar, "Ben Avustralya'da doğup büyüdüm. Bugüne kadar orada şahit olduğum nikâhlarda böyle bir sorun görmedim." dedi. Cennet Güngör ise, "Bütün belediyelerde serbest olmasına rağmen, bizim belediyemizde neden kıyılmıyor? Onu çok merak ediyorum. Ben ümit ediyorum ki inşallah bu gibi kişilerin peşinden gidilir, araştırılır, gereği neyse yapılır." diye şikayetlendi.
Meselenin dallanıp budaklandığını gören Çivril belediye başkanı ise memurun işlemini savunarak kendilerine nikah için başvurulan boneli fotoğrafın devrim kanunlarına aykırı olduğunu ileri sürdü ve çıkan haberleri provokasyon olarak değerlendirdi. Başkan Arıkan, "Bu, şu anda gerçek dışı yalan beyanlarla yapılmış bir haber. Bir provokasyon. Gürpınar Beldesi'nin nerede olduğu bilinmiyordu. Bu haber sayesinde nerede olduğunu öğretmiş olduk. Öğrenmiş oldunuz. Onun için teşekkür ederim." diyerek şöyle devam etti, "Nikâh memuru arkadaşlarım 'Başındaki siyah boneyi çıkar resimleri değiştir, nikâhınızı kıyalım.' demişler. Bunlar 'olmaz' demişler. Karşılıklı restleşmişler. Sonra benim yanıma geldiler, ben de 'Yaparız, herkese yardımcı oluruz. Ne gerekiyorsa yaparız.' dedim. Durumu nüfusa sorduk, onlar da devrim kanunlarına aykırı olduğunu söylemişler."
Sayın Başkan daha sonra âdeta herkese "hodri meydan" çekerek, "Ağaçbeyli kasabasında nasıl kıyıldığı konusunda bir fikrim yok. Suç duyurusunda bulunacağız. Tazminat ve evrakta sahtecilik davası açacağız. Bunun anası babası Gürpınar doğumlu. Buraya müracaat ettiler ama nasıl orada nikâh kıyılıyor şaşıyorum." dedi. 8 aydır görev yaptığını, hiç böyle olayla karşılaşmadıklarını anlatan Arıkan, "Bu bir ilk. Bunlar bence provokatör. Bu resim değişse ne olur değişmese ne olur. Başı açık, devrim kanunlarına uygun şekilde başındaki siyah bone olmaması gerekiyor." diye sözlerini tamamladı.
*
Mesele Denizli valiliğine intikal ettirilmiş sonradan. Vali Yavuz Erkmen, "İnsanların burada yaşayacağı çok ender günler. Bunların sevinçlerine ortak olmak lazım. Bu konuda gerek savcılığın suç duyurusu üzerine yaptığı inceleme, gerekse bizim idari yönden yapacağımız çalışma sonrası ek bir bilgilendirme yapılacaktır. Sonuçta bunda bir yanlış yapan varsa sonucuna katlanacak." diye meseleyi noktalamış.
*
Alın size nurtopu gibi bir mesele.
Belediye başkanının atıfta bulunduğu devrim kanununu, Anayasa'nın 175. maddesini bulup bir kere daha okudum. Madde aynen şöyle: "17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110'uncu maddesi hükmü"
Buradan ne anlıyoruz; buradan evlilik işlemlerinin evlendirme memuru önünde yapılması lüzumunu anlıyoruz. "Alnının bir kısmı boneyle kapatıldığı için devrim kanunlarına muhalefet ediyorsunuz; kıymam ben bu nikâhı." hükmünün çıkarılması için bir kamu hizmetkârının nasıl bir hayalgücüne sahip olması gerektiğini ise bir türlü kestiremiyoruz.
Şimdi okuyucularıma bir soru sormak istiyorum; dikkat buyurulduysa bu belediye başkanının hangi partiye mensup olduğunu belirtmedim. Bakalım siz bilebilecek misiniz? Verilecek doğru cevaplar arasında çekeceğim kurada şanslı okuyucuma Anayasamızın 175. maddesinde tâdad olunan devrim kanunlarının tam metnini e-posta ile göndereceğime söz veriyorum.