Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Fıkralarla politik görüntüler

Fıkralarla politik görüntüler

İktidar ile anamuhalefet arasında devam eden “açılım” nağmelerinin model terennümlerini dinliyorsunuzdur...
Televizyon, radyo ve gazete haberleri maalesef şu anlamsız cümlelerle başlıyor:
- Başbakan aldı sazı eline, bakalım ne dedi?
Hemen arkasından:
- Baykal aldı sazı eline, bakalım neler dedi?
Geçmiş günlerde veya yıllarda çığlık çığlığa: “Laiklik elden gidiyor, Cumhuriyet elden gidiyor” saçmalıklarını dinlerdik...
MHP Başkanı Bahçeli, melodiyi değiştirdi:
- “Türkiye elden gidiyor, geleceğimiz elden gidiyor...”
Maalesef elde hiçbir şeyimiz kalmadı...
Büyüklerimiz mektuplu görüşmelerle derdimize çare bulur beklentisi içinde sürünüp giderken işler çetrefilleşti...
Sayın Baykal’ı bilirsiniz... Kafasına takmışsa “Uçsa da dana” der...
Gelelim hikâyesine:
İki can dostu yaya olarak yolda giderken, karşı sırtta bir karaltı görürler... Birisi der “kartal”, diğeri der, “hayır dana”...
İddia kızışır, amma yaklaşırlar karaltıya ve karaltı uçar gider...
Kartal diyen ötekine, “Hani dana diyordun, bak işte uçtu, kartal olduğu meydana çıktı...”
Öbürü altta kalmaz...
“Evet uçtu amma, sözümde duruyorum, uçsa da dana”...
Sizce hangi lidere uygundur bu fıkra?
Amma boş verin... Biz ikinci fıkramıza geçelim...
Yine iki can dostu arkadaş köyden şehre gitmekteler... Şimdiki gibi araba yok, tabanvay ile devam ederler yola ve tabii konuşmalar sürer gider...
Bakarlar karşı yamaçtan bir tilki gitmekte...
Biri der: “Başı sağ taraftadır, kuyruğu sol tarafta...”
Öbürü hemen itiraz eder... Sanki muhalefet başkanı mübarek...
“Hayır, tilkinin başı sol tarafta, kuyruğu sağ tarafta...”
Haliyle kavga çıkar aralarında... Biribirlerini haşat ederler... Kiminin kolu, kiminin bacağı kırılır... Mahkemelik olurlar ve her ikisi de iki sene hapse mahkûm olur...
İki sene sonra tahliye olurlar ve köy meydanında karşılaşırlar...
Biribirlerinden özür dilerler, ahmaklık yaptıklarını söylerler ve sarılır, öpüşür, barışırlar...
Kahveye varır, çay içmeye başlarlar...
Arkadaşlardan biri konuşur:
“Barıştık, fakat tilkinin kuyruğu benim dediğim tarafta idi...”
Diğeri altta kalmak istemez:
“Hayır arkadaşım, sen yanlışta ısrar ediyorsun... Tilkinin kuyruğu sağda değil, solda idi...”
Yine başlar kavga... Yine her ikisinin de kırılmadık yerleri kalmaz...
Allah aşkına siz söyleyin...
Erdoğan ile Baykal’ın /birleştiler, birleşilecek/ dediğimiz zaman kıvırmaları, yan çizmeleri sizce neyi ifade ediyor?..
İki zıt kardeşler arasında hiçbir surette kabul edilir, makul bir anlaşma olmuyor, olmaz da...
Hani derler ya:
“Tilki deliğe sığmamış, kuyruğuna çalı bağlamış...”
Aynen o hesaba geldik...
Sayın C.Başkanı Abdullah Gül, neden icabettiyse “Muhalefet de MGK’da (Milli Güvenlik Kurulu) temsil edilsin” diye çıkış yapmış...
Meclis’teki kavgalarından bıkmayan kalmış mıydı?
Medya meydanlarında döne döne cenk etmelerini bilmeyenimiz, görmeyenimiz kalmış mıydı?
C.Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) salonunda güreş tutmalarını veya boks maçı yapmalarını mı istiyor?
Oldu olacak yavru muhalefet de temsil edilsin MGK’da...
Baykal ve Erdoğan başa güreşirken, başaltına da Hüseyin Çelik, Kemal Kılıçdaroğlu, Oktay Vural çıksınlar...
Yani, deliğe sığılmadı... Çalı bağlamanın sırası geldi herhalde...
Vah canım Türkiyem!..
Sen ne kadar bahtı ak, kaderi berrak bir ülkesin(!)...
=================
Açlıklar artınca zamlar gelir aklıma
Bardak olmuş eski çamlar gelir aklıma
Hayat sınırlarımızı içine alan
Sabahlar gelir, akşamlar gelir aklıma.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi