Gülay Pınarbaşı

Gülay Pınarbaşı

Darwin'in Türk milletine bakış açısı

Darwin'in Türk milletine bakış açısı

Günümüz medeniyeti ve biliminin temelleri Türk topraklarında atılmıştır. Orta Asya'da yaşayan Türklerin bilime yaptıkları katkı yeterince bilinmemektedir. Özellikle İslamiyeti benimsemelerinden sonra bazı Türk bilginleri coğrafya, yerbilimleri, matematik alanlarında önemli keşiflerde bulunmuşlardır. Türkler daha o zamanlarda, yerbilimleri alanında ancak 19. yüzyıl sonlarında ortaya konan ve benimsenen bazı temel ilkeleri açıklamışlardır. Biruni dünyanın ekseni çevresinde döndüğünü belirtmiş, birçok yer için sağlıklı enlem ve boylam ölçmeleri yapmış ve zamanından çok daha sonraları anlaşılacak olan bilimsel gerçekleri ifade etmiştir.

Bugün Batı Medeniyetinin dayandığı ana temel olan enerji konusunda Türkler binlerce yıl önce pek çok keşifte bulunmuşlardır. Üretim enerjiye dayanmaktadır. Petrole dayanan günümüz enerji kaynağı kullanılmadan önce sürdürülebilir kaynaklardan istifade ediliyordu. Binlerce yıl önce İslam dünyasında bir kısım enerji sudan elde ediliyordu ve makinelere krank mili sistemi gibi döşeniyordu. Bu sistem suyu yükseklere su kemerine, şehirlerin su ihtiyacını karşılamak için taşınıyordu. Su ile çalıştırılan değirmenler buğday öğütmek için kullanılırdı.

Pek çok kaynakta 7. yüzyılda Türklerin rüzgar enerjisinden faydalandığı belirtilmektedir. Avrupa ise rüzgar değirmenlerini 12. yüzyılda Haçlı Seferleri vesilesiyle tanımıştır. İlk dönem rüzgar değirmenleri iki katlı yapılıyordu ve tepelerin, kalelerin veya kendi platformlarının üzerine inşa ediliyordu. Üst katta değirmen taşı duruyor, alt katta da kumaşla kaplanmış altı veya on iki yelken tarafından sürülen tekerlek duruyordu. Bunlar üsteki değirmen taşını döndürüyordu. Alt odanın duvarları daha dar olandan içe doğru rüzgarı yelkenlere yönlendiren ve hızını arttıran 4 menfez tarafından çekiliyordu.

Bilim, Teknoloji ve Medeniyet Vakfı'nın yayınladığı "1001 Keşif - Dünyamıza Müslüman Mirası" isimli eserde Türklerin günümüz makine mühendisliğinin ortaya çıkmasında önemli bir etkiye sahip olduğu ve bu icat sayesinde yeni ticaretlerin doğduğu anlatılmaktadır.

Batı Medeniyetinin sahip olduğu bilginin kaynağının Doğu Medeniyetlerinden geldiği artık çok iyi bilinmektedir. Modern matematik bile Türklerin bulduğu rakamlarla bugünkü haline gelmiştir. İbni Türk, 9. yüzyılda cebirin temelini atan bilgindir. Uluğ Bey çağının en büyük astronomu ve trigonmetride yeni çığır açan ünlü alim ve hümükdardır. Mimar Sinan, bugün hala saviyesine ulaşılamayan bir mimar ve tam manasıyla sanat dahisidir. Sabuncu Oğlu Şerafeddin Osmanlı'nın cerrahlarından ve deneysel fizyolojinin öncülerindendir.

Zamanında en büyük Türk beldesi olan Belh'de doğmuş olan Mevlana Celaleddin Rumi, atom ile alemin yapısını Mesnevi'de anlatmıştır:

''Eğer bir zerreyi (atomu) kesersen, ortasında bir güneş ve güneş etrafında durmadan dönen gezegenler bulursun''.

Selçuk Üniversitesi tarafından yayına hazırlanmış olan 'Mevlana ve Mevlevilik' isimli eserde bu ifadelerin, ''güneş (atomun çekirdeği) ve onun etrafında dönen gezegenlerle (elektronlar) bilimsel bir gerçeğe yüzyıllar öncesinden vurgu yapıldığı'' anlatılarak, şu görüşlere yer verilmektedir:

''Böylece Mevlana, bir yandan merkezi güneş olan gezegenler sistemine ve onların güneş etrafında dönüşlerine, diğer yandan atomun parçalanabileceğine, atomun içindeki çekirdek ve etrafında dönen elektronlara işaret etmiş; her şeyin durmaksızın hareket halinde olduğunu anlatmıştır. Bu durum semanın şekline de yansımıştır."

Evliya Çelebi, Kadızade Rumi, Katip Çelebi, Takiyyüddin Er Rasit, Fatih Sultan Mehmet gibi sayısız ilim adamı yetiştirmiş asil Türk Milletine, hiçbir bilimsel eğitimi olmayan Charles Darwin 'aşağı ırk' yakıştırması yapmaktan çekinmemiştir. Sapkın zihniyet sahibi bir kişi olan Darwin ifadeleriyle necip Türk milletinin üstünlüğünü ayaklar altına almaya çalışmış ve milletimize nefretini şu sözlerle ifade etmiştir:

"Doğal seleksiyona dayalı kavganın, medeniyetin ilerleyişine sizin zannettiğinizden daha fazla yarar sağladığını ve sağlamakta olduğunu gösterebilirim. Düşünün ki, birkaç yüzyıl önce Avrupa, TÜRKLER TARAFINDAN İŞGAL EDİLDİĞİNDE, Avrupa milletleri nasıl risk altında kalmıştı, bugün Avrupa'nın TÜRKLER TARAFINDAN İŞGALİ bize ne kadar gülünç geliyor.

Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türklere karşı kesin bir galibiyet elde etmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, çok sayıdaki AŞAĞI IRKLARIN medenileşmiş yüksek ırklar tarafından ELİMİNE EDİLECEĞİNİ (YOK EDİLECEĞİNİ) görüyorum." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Vol. I, 1888. New York: D. Appleton and Company, s. 285-286)

İnsanlarımızın bir kısmının "bilim adamı" olduğunu sanarak hiçbir bilimsel eğitimi bulunmayan Darwin'e gösterdikleri saygı çok kaygı vericidir. Allah'a ve dine karşı mücadele içinde olan bir kısım insanlar, toplumu Darwinizm safsatasıyla yıllardan beri aldatmaktadır. Ancak artık insanlarımız Darwin'in ırkçı Türk düşmanı zihniyetini anlamış ve evrim teorisini destekleyen tek bir ara geçiş formunun bile bulunmadığını görmüştür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gülay Pınarbaşı Arşivi