Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Kırk yılın muhassalası

Kırk yılın muhassalası

Konya’da olamadık geçen hafta kırk yıl kutlamalarının ilkinde. Sebebi ise her ne kadar haylice önceden ilân edilmişse de, layıkıyla neler yapılacağı duyurulmadığından tereddütte kalındı. Meselâ SP genel idare kurulu üyesi kimi zevatı televizyon ekranında göremedik. Bir meselâ daha söylersek; Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu Beyefendi gitmemiş miydi? Yoksa hastası mı vardı? O günden beri görüşemediğimizden durumu sorup anlayamadım. Sanıyorum toplantı illa kırk yıllıklar için değildi. Nitekim takriben 10 yılını ANAP’a vermiş hâtta siyasete orada başlamış kimseler de vardı. Diyebiliriz ki, 1973’deki seçimlerinde bile aday olmamış olanlar ispat-ı vücud eylemişlerdi. Ekran önünde gördüğümüz katılımcıların haylisi daha kırk yaşına basmamış zevattan müteşekkildi. Ancak, basına dâvet yapıldı mı? Bilmiyorum. Bendenize davet geldi mi? Derseniz cevabım, hayır hiçbir zaman gelmez zâten. Fakir, Kanber’siz düğün olmaz der, giderim. Fakat bir genel idare kurulu üyesinin davet almaması her halde olmaz. Şu halde İsmail Bey hastası var diye gidememiş olmalı. Artık bizlerde, yaş kemâle geldi, kendi haline bırakamayacağımız hastalarımız oluyor. Ha şunu da ilâvede bulunayım, bizim mahallenin protokolü biraz hasbidir. Öyle kaideye, kuyuda pek riayet etmez. Geçen sene bir toplantıda bizi sevenlerden biri, pek değerli bir zatın adı yazan koltuğa oturtmak istedi fakiri, ben mümanaat ettim. O, ağabey o zat gelmeyecek dedi. Söz ağzından çıktıydı ki, muhterem görünüverdi. Aslında bu avamlığı bırakıp, biraz daha hassas olunsa iyi olur. Bir mevlid kandilinde Sultanahmed Câmii’nde, Sultan İbrahim Hân, sultan mahfiline geldiğinde Cinci Hoca’yı protokolde(o dönemde teşrifat denir)şeyhülislâmı, kadıaskerleri aşmış tanzimi takmamış ve hakkı olmayan bir yere kuud(oturma)etmiş. Bizzat Sultan İbrahim Han, hod be hod(açıkça)haddini bilmesini ve mertebesindeki yere gitmesini azarlayıcı bir sesle hatırlatmış. Tanzim ve riayet adil ve güzel olmalıdır.
Muhterem Erbakan Hocamızın konuşmasında çok dikkat çekici hususlardan birini anlatmadan evvel, rahmete karışmış Hasan Özkeçeci ağabeyimizin yıllar önce damadı Planlama mühendisi Taner Bey’in hanesinde, bir koalisyon bozulmasına medar olan vak’ayı nakletmek istiyorum: Milli cephe hükümetinin 1.si, AP+MSP+GP+MHP’den müteşekkildi. Süleyman Demirel başbakan, Erbakan Hoca, Turan Feyzioğlu, Alparslan Türkeş başbakan yardımcılarıydı. Feyzioğlu, Atatürkçü bir kişi olup, bütün meselelerde bu oluşumuna istinat ederek tekellüm(konuşmak)etmekte kendisine verilecek cevaplarda dikkatli olunması tehditlerini bulmak kabildi. O sıralar da yanlış hatırlamıyorsam(yanlışsa özür dilemeğe hazırım) Selahaddin Eş kardeşimiz, rahmetli İlhan ile daha Sabah(Süleymancı kardeşlerimizin Sabah gazetesi)da yazdığı yazıdan, İlhan Bey merhum kareşimiz yazı işleri müdürü olarak 163. maddenin mahkûmu olarak Gebze Kaza Cezaevinde yatıyorlarken, Selahaddin Bey, soyadına Çakırgil eklemiş nefis yazılarıyla milli görüşçüleri yorumları ile her gün siyaset cidaline hazır hâle getiriyordu. Güven Partisi’nin genel başkanı Feyzioğlu, MGK’da olsun, bakanlar kurulu toplantısında olsun, Eş’in yazılarını gündeme getiriyor, komutanlara olsun, kabinede olsun, ulu orta şikâyet etmekteydi. Bir gün bakanlar kurulu toplantısında yine aynı teraneyle sızlanmaya başlarken şeriat kelimesini defalarca dile getirmesi, sabır küpü Erbakan Hoca’yı cevaba mecbur hâle getirdiğinde, Erbakan Hoca: Ayağa kalkıp, yumruğunu sıkarak; “Feyzioğlu! Feyzioğlu! O senin müstehzi ifadelerle ağzına aldığın ve benim başımın tacı olan şeriat kelimesini bir daha dile getirirsen bu yumruk beyn-i bâlan da patlayacaktır” demek zorunda kaldığını birkaç gün sonra da o kabinenin inhilal ettiğini anlatmıştı Hasan Özkeçeci Ağabey. Bu vaziyete rağmen, Erbakan Hoca, Konya’daki toplantıda: "Kırk yılda beş büyük hizmet yaptık" derken, ilk başa Kıbrıs zaferimizi ve milli görüşün o zaferdeki büyük hizmetlerini dile getirirken, yine bardağın dolu tarafına bakarak, Sayın Feyzioğlu’nun çıkarma izni istiyen hükümet talebini, elde edebilmesi için meclisi sakinleştirici konuşmasını ve muvaffak oluşunu minnet duyduğunu belirterek anlatması hepimize bir örnek teşkil etmelidir. Bir yanlış, bütün doğruları yok etmemelidir. Zerre kadar hayr, zerre kadar şerrin hesaba gireceğini hatırlamalıyız.
Konya’da bulunamadıysak da, yine SP’nin ağuşundaydık. Ümraniye İlçemizin aylık divan toplantısına iştirak ettik. Toplantının açılış konuşmasını İlçe Başkanı İlahiyatçı ve nice tecrübelerle siyaset topuzunu samimiyet ve bilgiyle kavramış olan Hüseyin Oruç, kardeşlerimize, sadıklara içinde yaşadığımız günlerin çok önemli günler olduğunu, günü birlik yaklaşımlar yerine her gün yaklaşmakta olan zorlukların durdurulmasının milli görüş anlayışına bağlanmakta ve bunu ülke de tatbike çalışma gayreti için de olanların kuvvei mâneviyelerini ziyadeleştiren sözleriyle cidden bir şifa-i pezir oldu. Birim başkanları haziruna yaptıkları aylık çalışmanın raporlarını divana yazılı olarak verirken şifahen de dile getirdiler. Hummalı faaliyetin, yakınlaştığı görülen erken seçim ihtimali hasebiyle araziye inileceği sinyallerini vermekte olduğunu müşahade ettim. Ancak iktidar erken seçim, dediğinde içlerinde mukavemet edebilecek ehemmiyetli sayıda zevat ile karşı karşıya kalabilir.
Fiemanillah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi