İnsanda ve toplumda ahlaki dejenerasyon
Günümüz dünyasında tüm toplumların barış ve huzurunu engelleyen önemli bir sorun vardır: Ahlaki Dejenerasyon... Bu durumdaki toplumun bireyleri dürüst, iyi, adaletli, doğru, bağışlayıcı,namuslu, hoşgörülü, merhametli olmak gibi ahlak erdemlerini terk ederek, ahlak dışı olmayı kendilerine yaşam felsefesi haline getirirler. Dejenerasyonla gelen de psikolojik çöküntü, saldırganlık, günahta sınır tanımama, ahlak değerlerin yitirilmesi, çirkin utanmazlıkların yaygınlaşması, fuhuşun, sapık ilişkilerin, uyuşturucu kullanımının, kumarın özetle her türlü ahlak dışı davranışın toplumda yayılmasıdır.
Nedenleri…
Ahlaki dejenerasyonun genellikle toplumdaki kötü koşulların sonucunda ortaya çıktığı ve kaçınılmaz bir olgu olduğu düşünülür. Bu görüşün az da olsa doğruluk payı vardır ancak asıl neden bu değildir. Dünyada pek çok ülkede yaşanan bu dejenerasyon, son derece kapsamlı ilişkileri ve karanlık bağları içeren büyük bir ‘sosyal sınıf’ tarafından bilinçli bir şekilde desteklenir ve idare edilir. Bu sınıfın yoğun propaganda araçları vardır ve manevi değerlerin zayıf olduğu toplumlarda etkindir.
Bu dejenere yapının tüm dünyada bilinçli bir şekilde ayakta tutulduğu açıkça görülebilir. Bazı gazete ve televizyon kanalları, yapılan ahlaksızlıkları modernlik ve çağdaşlık adı altında savunur. Ahlak dışı yaşayan ünlülerin adları özellikle gündemde tutulur, hayran kitlesi artırılmaya çalışılır. Nedeni ise, söz konusu sınıfın önemli gelir kaynağının ahlaksızlık olmasıdır.
Allah’ın tavsiye ettiği din ahlakının yaşanmadığı bu sistemde, söz ettiğimiz bu karanlık grubun her üyesi, bu kirli düzenin içinde kendisine bir yol edinir; ancak yaşamının devam edebilmesi için bu yolda engeller olmaması gerekir. Sistemdeki sürekliliği sağlayan da, rüşvet ve haksız kazanç, fuhuş ve uyuşturucu ticareti gibi illegal yollardır. En önemlisi de hiç kimsenin bu çirkinliklere, haksızlıklara ve ahlak dışı davranışlara ses çıkarmaması ve fikir mücadelesi yapmaya cesaret edememesidir. Oysa bu pislikleri ortadan kaldırmak ve kötülüklere karşı güçlü bir fikir mücadelesi vermek din ahlakıyla yetişmiş insanlarla mümkün olacaktır.
Günümüzde ahlaksızlık propagandasının en önemli sloganları; modernlik, çağdaşlık, özgürlük ve cesarettir. Burada söz edilen modernlik ve çağdaşlık, güzel özellikler olan çağın gelişmelerini yakından izlemek, yeniliğe açık olmak değildir. Amaç, her türlü ahlaksızlık ve sapıklığı topluma olağanmış gibi sunmaktır. Bundan çok az süre önce insanların kınadıkları ve karşı oldukları davranışların, bugün artık olağan karşılanıyor olması, söz ettiğimiz propagandanın din ahlakından uzak kişilerin üzerinde ne denli etkili olduğunun göstergesidir.
İşte başta gençler olmak üzere insanların çoğu bu yoğun telkinlerle, yaşanan ahlaksızlığın çağdaşlığın bir gereği olduğu yanılgısına düşer. Dünyanın pek çok ülkesinde ahlaksızlıklar, evlilik dışı ilişkiler, fuhuş yoluyla geçinmek, eşcinsellik, kumarbazlık, yolsuzluk bugün son derece yaygındır.
Dejenerasyonun asıl nedeni; insanların bir çoğunun dinsizliğin temel yanılgılarından biri olan kendini başıboş ve sorumsuz zannetme yanılgısına kapılmalarıdır. Eşcinselliğin adeta ‘moda’ olmasının, kumarın, rüşvetin, insanların birbirlerine güvenememelerinin, evlilik öncesi birlikteliğin modernlik zannedilmesinin, insanların utanma duygularını yitirmelerinin, dürüst ahlak gösterenlerin saflıkla nitelendirilerek yadırganmasının ardında yatan neden, dinsizliğin bu denli yaygınlaşmış olmasıdır. Yaşamı boyunca asla rüşvet almadığını söyleyen din ahlakından uzak bir insan, çıkarları için kolaylıkla yalan söyleyebilir. Koşullar değiştiğinde, mecbur kaldığı mazeretine sığınarak hiç yapmayı düşünmediği birşeyi yapabilir.
Güzel ahlak sabır gerektirir. Güzel ahlaktan ödün vermemek, irade ve sabır gösterebilmek için insanın önemli bir amacının olması gerekir. İnanan insanlar Allah'ın hoşnutluğunu ve cennetini kazanmayı amaçladıkları için her koşulda güzel ahlak gösterirler. Ancak yaratılış amacından uzak ve din ahlakından yüz çevirmiş bir insanın böyle bir irade ve sabır göstermesi için bir nedeni yoktur. Örneğin hırsızlık yapan bazı insanlar bunu aç kalmamak için yaptıklarını söylerler. Oysa Allah'a ve ahiret gününe kesin bilgiyle inanan insanlar, böyle çirkin bir davranışa asla kalkışmazlar. İnanan insanlar Allah’a duydukları saygı nedeniyle güzel ahlaklarında kararlı ve sabırlıdırlar.
Televizyon programlarında ve magazin dergilerinde, her tür ahlaksızlık sergilenir, yolsuzluk yapanlar, eşcinseller kısaca ahlaki değerlerden uzak kişiler özenilecek kimselermiş gibi tanıtılır ve karanlık yaşamları çekici gösterilmeye çalışılır. Bu kimselerin ahlaksızlıkları cesaret ve modernlik olarak adlandırılır. Reklam, sinema, edebiyat, mizah gibi kültürel araçlarda hep aynı mesajlar işlenir, toplumlar din ahlakının değerlerini göz ardı etmeye, inançsızlık ve ahlaksızlığa özendirilir.
Ahlaksızlığın özendirildiği programlarda sergilenen çirkinlikler, günümüzde artık evlilik dışı ilişkilerin, israfın son derece yaygın olduğunu gösterir ve daha da kötüsü bu haber ve görüntülerle halkın bilinçli olmayan kesimleri de benzer bir yaşama özendirilirler.
Ruh sağlığı için zararlı şov programlarında şiddet ve kavga görüntülerinin dozajı gittikçe artmıştır. Psikologlar bu tür program ve yarışmaların, hem katılımcı hem de izleyicilerin ruh dengesini bozduğunu, onları suç işleme, intihar etme gibi fiillere eğilimli hale getirdiğini ifade ediyorlar.
Radikal müzik gruplarının sürekli gündemde tutulması, satanizm gibi sapkın inanışlara sahip kişilerin söyleşi programlarına çıkarılması, marjinal ve sapkın kişilerin sempatik gibi gösterilmeleri de dejenerasyonun çarpıcı örneklerindendir.
Olumsuz mesajlar taşıyan bazı dizilerdeki karakterlerin ahlak dışı davranışları çeşitli telkinlerle sözde masum, zararsız fiiller gibi gösterilir ve bu mesajlar insanların bilinçaltına ustaca yerleştirilir. Yasa dışı yaşam şeklini öven, gerilimi hatta silahlı çatışmaları makul gibi gösteren dizi ve filmler de aynı şekilde olumsuz etki oluşturur.
Ahlak dışı film senaryolarında da farklı konulardaki propagandalar dikkat çeker. Bugün hızla yaygınlaşan ahlaki dejenerasyonun en önemli nedeni dinsizliğin oluşturduğu kendini başıboş ve sorumsuz zannetme görüşüdür. Materyalizmin ve dinsizliğin en büyük silahı olan evrim teorisinin bilimsel bir gerçekmiş gibi zorla benimsetilmeye çalışıldığı, bencil, maddiyatçı karakterlerin ön planda olduğu ve cinsel sapkınlıkların olağan gösterildiği senaryolar, yaygınlaşarak milyonlarca insanın izlediği filmlere dönüştürülür. Bu filmlerin bir amaca yönelik olarak kullanıldığı çok açıktır.
Sonuç olarak; ahlaksızlığın yaygınlaşması, tüm toplumu içine alan bir çürümeye neden olur. Bu çürüme er veya geç herkese zarar verebilir. Tek bir meyvedeki çürüğün, sepetteki diğer meyvelere de bulaşması gibi; söz ettiğimiz bu dejenerasyonun farklı bir yüzü ile her an karşılaşabiliriz. İnsanların çevrelerinde güvenebilecekleri çok fazla kişinin olmaması, karşılıksız yardım edecek birinin bulunmaması, sokakta kendilerini güvende hissedememeleri, ihtiyaç duyduklarında adaletin gereği gibi tecelli etmeyeceğini düşünmeleri, dejenerasyonun boyutlarının ve ne denli büyük tehlike olduğunun somut örnekleridir.
Bu büyük sorunun temelinde bencillik, aç gözlülük, acımasızlık, umursamazlık gibi hastalıklar yatar. Gerçek ve kalıcı çözüm yalnızca din ahlakının yaşanması ile gerçekleşebilir. Çözüm, Allah'ın insanlar için seçip beğendiği Kuran ahlakındadır. Bu sorunları kabullenmek, olumsuzlukları yalnızca izlemek veya tüm sorunların bitmiş olduğu bir ortamı ütopya gibi görmek büyük bir hata olacaktır. Çünkü tüm insanları yoktan var eden Yüce Allah, onların en rahat edecekleri, refah, huzur, güven duygusu ve mutluluk içinde yaşayacakları sistemi de yaratmıştır.
Suçsuz bir insanı öldürmenin tüm insanlığı öldürmek gibi olduğunu bildiren, en yakınlarının hatta kendisinin zararına olacak da olsa adaleti emreden, kendi ihtiyacı da olsa ihtiyacı olana vermeyi tavsiye eden bir din, çok açıktır ki insan ilişkilerinde kıstas alındığında huzur dolu bir toplum ve dünya oluşacaktır.
Kelime anlamı barış olan İslam, tüm insanları barışa ve esenliğe davet eder. İman edenler de Allah'ın buyruğu olan iyiliği emretme, kötülükten sakındırma sorumluluğunu gereği gibi yerine getirdiklerinde, gerçek İslam’ı bilmeyen ve tanımayan pek çok insan Kuran ahlakına yönelecek ve Allah'ın hoşnut olduğu bir yaşam başlayacaktır.
İşte bu gerçekleştiğinde, Yaratıcıyı ve benzersiz yaratmasını inkar amacıyla savunulan Materyalist ve Darwinist felsefi sistemlerden kaynaklanan dejenerasyon, yerini tüm inanan insanların asırlardır özlemini duydukları huzur dolu bir dünyaya bırakabilir…Yüce Allah yeryüzündeki nurunu muhakkak tamamlayacağını ayetlerde tüm insanlığa şöyle müjdeler:
"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur." (Tevbe Suresi, 32-33)