Dinlerini eğlence konusu edinenler

Dinlerini eğlence konusu edinenler

Yüce Allah'ın sonsuz kudret sahibi olması, yarattığı canlı, cansız tüm varlıkların Allah'a boyun eğmesi, büyüklenen kimselere çok ağır gelir. Çünkü Rabbimiz’in muhteşem yaratmasına tanık oldukça, kendi acizliklerinin farkına varırlar. Bu yüzden, Allah’ın eşsiz gücüyle yarattığı mucizevi yaratılış delillerini görmezden gelerek ve apaçık gerçeği reddederek rahatlayacaklarını zannederler. Bu büyük bir yanılgı içinde, sıkıntı dolu bir yaşam süren kişiler vicdanlarını rahatlatmak için dine karşı alaycı bir tutum sergilerler. Bu kişilerin, iman edenlerin imanlarını artıran yaratılış delilleri karşısındaki alaycı tavırları Kur’an’da, “Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar. Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar. Bir ayet (mucize) gördüklerinde de, alay konusu edinip eğleniyorlar.” (Saffat Suresi, 12-14) ayetiyle ifade edilir.

Bu çok açık kanıtlar bu kimselerin iman etmelerine yeterli olmaz, gözlerinin önüne serilmiş sayısız mucizevi gerçek karşısında alaycı bir tutum sergilerler. Ne büyük akılsızlıktır ki; Allah'ı ve Kuran'ı inkar etmenin kendilerine üstünlük kazandıracağını, etraflarındaki insanların gözünde büyüyeceklerini düşünürler. Oysa kendileri de çevrelerindeki insanlar da Allah'a muhtaç, ahirette sorgulanacak aciz varlıklardır. İnsanların değer yargıları bu nedenle önemli değildir. Çünkü sahip oldukları özellikler kibirlenecek ve büyüklenecek şeyler değildir. Tümü Rahman ve Rahim olan Allah’ın onlara verdiği nimetlerdir. Ancak bu kişiler şükretmek yerine, sahip oldukları sayısız nimete nankörlük eder, hafife alırlar:

Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve Bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, Biz de bugün onları unutacağız. (Araf Suresi, 51)

Kur’an ahlakının getirdiği ruh derinliğinden yoksun olan bu insanların espri anlayışları da basit ve yüzeyseldir. Bazı insanların sahip oldukları acizlikler bu kişiler için espri ve alay konusudur. Akıl sahibi bir insanın asla dile dahi getirmeyeceği acizlikler bu kişileri eğlendirebilir.

Allah’ın gücünden ve yaşama amacından habersiz bu kişiye ibadetlere ilişkin hatırlatma yapıldığında, “Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır.” (Maide Suresi, 58) ayetiyle bildirildiği gibi hemen alaycılığa başlar. Konuşması, yüz ifadesi, tavırları ve söylediği sözler, alaycı gülümsemesiyle birleşir ve kişi çirkinleşir.

Kur’an ahlâkını yaşayan gence, “Daha çok gençsin, ibadetlerini ileride yaparsın", "bu yaşta dünyadan el etek çekilir mi?" gibi alaycı ve kasıtlı sözler söyler, "Namaz için çok erken, yaşlandığında kılarsın" şeklinde anlamsız vaatlerde bulunarak onu Allah’ın yolundan saptırmaya çalışırlar. Oysa aldığı nefesi verebileceğinden emin olamayan insan, yaşlılığını hiç yaşayamayabilir. Tek kesin olan gerçek ölümdür ve ardından kişi ahirette kulluk görevlerini yerine getirip getirmediği konusunda sorgulanacaktır.

Günümüzde gizlice ‘insanları Allah’ın yolundan engellemeye çalışan’ çok sayıda insan vardır. Bu insanlar farklı farklı yollar izlerler. Ya tüm Müslümanları kötüleyerek, olumsuz eleştirerek ısındırılacak olanları dinden soğuturlar. Ya Allah’ın ayetlerini -haşa- alay konusu edinerek insanları kendilerince eğlendirirler, hatta kendileri de eğlenirler. Samimi inanan insan asla bu tarz espriler yapmaz, bu esprilere gülmez, çok rahatsız olur, kutsallarını koruma duygusu kabarır. Müminler dine saygıyla yaklaşan, Allah aşkını içinde taşıdığı belli olan insanların sözleri karşısında coşku duyar ve haz alırlar.

Söz ettiğimiz kimselerin bir kısmı da her şeyin rastlantılar sonucu meydana geldiğini iddia eden evrimcilere özenip, insana ‘ata’ arayarak Darwinizm propagandası yapar. Ayrıca müminleri güvenilmez, ahlakı yönden zayıf göstererek aşağılamaya çalışan ya da İslam’ın tüm dünyadaki yükselişini görmezden gelerek ve gerçekleri örterek müminlerin ümitlerini kıranlar da vardır.

Dini, din ahlakını, kulluk sorumluluğunun gereği olan ibadetleri alaya almaya çalışan kişiler asla müminlere zarar veremez, onları küçük düşüremezler. Çünkü yaşamın en ciddi konusu olan imanında samimi müminler, inkârcıların Kuran'da haber verilen bu davranışlarına tanık olduklarında daha da coşkuyla Rabb’lerinin hoşnutluğunu arar, ibadetlerine daha büyük coşkuyla devam ederler.

“…Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur; beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir. (Mücadele Suresi, 7) ayetiyle bildirilen gerçeği kavramış kişi, Allah’ın kendisiyle birlikte olduğunu bildiği halde O’nun dinini hafife alacak espriler yapması mümkün müdür? Dini konuları eğlence edinen kişi ölüm anında, Rabb’i huzurunda sorgulanırken, cehennemin kenarında onun “gazablı öfkesini ve uğultusunu” işitirken bu esprileri yapabilecek midir?

Allah’ın kendisiyle birlikte olduğunu, O’nun sonsuz gücü tarafından kuşatıldığını unutan ve Allah’ın dinini hafife alan kişiyi, merhamet ederek Kur’an’la uyarmak…Yapılması gereken en güzel davranış bu olacaktır.

Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur'an'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır. (En'am Suresi, 70)


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi