Akıntıya kürek çekenlerden olmamak
Memlekette bir hayli gündem fazlalığı var ve çok karışık. Bilerek ya da bilmeyerek bu kargaşanın peşinde sürüklenip, akıntıya kürek çekmemek gerekir. Gündem kargaşası meydana getirenlerin amacı, insanların dikkatini dağıtarak, kendi istedikleri yöne kürek sallatmaktır.
Ancak o zaman arzu ettikleri yöne gidebilir ve istedikleri limana gemilerini bağlayıp; gürültü, patırtı çıkararak gündeme sahip olabilirler. Biz biz olalım; ne akıntıya kürek çekelim, ne de malum kargaşanın içerisinde boğularak; bir yerlerden imdat bekleyelim. Gücümüzü, nefesimizi, emeğimizi; doğruya, iyiye, güzele ve insanlığa sarf edelim.
Ortada net olarak iki fotoğraf var. Birincisi; “Şer cephesi.” İkincisi; “Hayır cephesi.” Şer cephesinde yer alanların niyeti, düşüncesi ve ne istedikleri belli. Topluma ve devlete hizmete karşı durmak, sadece kendi; “hırs, öfke ve kinlerine” hizmet ederek; “Barışa, demokrasiye, demokratikleşmeye, insan hak ve hürriyetlerine darbe vurmak.”
Hayır cephesinde bulunanların niyeti ise, her türlü bedeli ödemek, millete ve devlete hizmet etmek, hayırda yarışmak, iyilikte, güzellikte buluşmak, toplumun refahını, ülkenin yükselmesini, hangi dinden, dilden, ırktan olursa olsun, bütün renklerin, huzur ve güven içerisinde yaşamasını istemek ve tabii sağlamak.
Türkiye yeni bir doğumun ortalarında. Haliyle her doğum sancılı olur. Baskının, şiddetin, kanunsuzluğun, terörün, mafyanın, bilumum haksızlıkların, devletten milleti soğutan ideolojinin, devleti milletin başına bir ejderha gibi dikenlerin, halkı canından bezdiren bütün gayri insani uygulamaların artık son bulmaya başladığı bir zaman içerisindeyiz.
Bu yeni bir doğum demektir. Öyle bir doğum ki, yıllardan beri devlet çarklarının arasında yuvalanan şer cephesinin temizlenmesi anlamına gelmektedir. Kolay değil, 50 yılı aşkındır, milletin bağrında istedikleri gibi at oynatanlar, bugün hesap verme noktasına gelmişlerdir. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” diye boşuna söylenmemiştir.
Terörü durduramayanlar, besleyenlerdir. Bugün terörü durdurmaktan yana olan iktidara muhalefet edenlere bakarsanız, terörün devamını isteyenlerle aynı cenahta buluştuklarını görürsünüz. Kanın durması, anaların ağlamaması için cesur adımlar atılmış, bu adımlardan rahatsız olanlar ise, aynı noktada buluşup, sırf muhalefet etme adına; barışa “Hayır” diyebiliyor ve huzuru baltalayan DTP ile söz birliği edebiliyor.
MHP, CHP ve diğer muhalefet partilerinin, PKK’nın siyasi organı DTP’ye yüklenmesi gerekirken, iktidara yüklenmelerini insanlar anlamakta zorluk çekiyor. “Bu anlayışın neresinde; barıştan yana olmak vardır” dedikten sonra şunu soruyorlar:
“Açılıma köstek olan siyasilerin veya diğer çevrelerin, acaba hiç Güneydoğu’da askerlik yapmış çocukları var mıdır? Ya da zorunlu olarak dağa çıkarılmış bir yakınları?” Cevabı da yine kendileri veriyor: “Hepsinin tuzu kuru. Hiç birinin terörden canı yanmamıştır. Ocaklarına ateş düşmediği için bilmezler yanmanın ne demek olduğunu.”
Teslim olan PKK’lıların DTP’li vekillerin tahrikiyle yaptıkları çirkin nümayişler, Anadolu’nun hemen her yöresinde büyük bir nefretle karşılanıyor. PKK terör örgütü ve bu örgütün siyasi kanadı DTP, böyle olacağını pek ala bildiği için nefretin devamını istiyor. Çünkü terör onlar için bir ekmek kapısıdır. Terörden başka yapacakları bir şey yoktur.
İşin tuhaf yanı, muhalefet zihniyetiyle iktidara olan öfkelerini kusan ve şer güçlerin yanında yer alan “alnı secdeli aklıselim insanlar da” bu sancılı doğumun olmaması adına neredeyse ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Oysa “alnı secdeli insanlar;” “insaf, vicdan ve akıl” gibi, Allah’ın insanoğluna bahşettiği önemli nimetleri kullanan ve bu nimetlerin hakkını veren kişilerdir. Hesap gününe iman eden her nefis sahibi, bu üç emaneti; doğruda ve güzelde kullanmakla yükümlüdür.
Şu ayrıntıya lütfen dikkat edelim. DTP ve PKK’lıların böylesine fütursuzca gösterilerinin içerisinde yer alan, bir tek “Samimi Kürt Müslüman” bulamazsınız. Ayrıca yine helal süt emmiş, ekmek yemiş bir Müslüman Kürt evladının teröre bulaştığını da göremezsiniz. Kürt Türk ayrımı yaparken, Müslüman Kürt olgusuna dikkat etmeli ve ona göre düşündüklerimizi dile getirmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.