KONYA’DAN BİNGÖL’E
Konya’da Ribat’ın 26. Yıldönümü kutlamaları vardı. Oradan İstanbul’da Mazlumder, Özgürder, İHH, AKV gibi bizim “Farz-ı Kifaye dernekleri”nin katıldıkları darbe girişimlerine karşı basın açıklaması vardı. Ona yetişmem gerekiyordu. Ama İstanbul’da yağmur yağıyordu, trafik kilitlenmişti ve sonuçta birlikte yola çıktığım Cevat Özkaya ile yetişemedik.. Bir gün sonra da Erzurum üzerinden Bingöl’e gitmek gerekiyordu. Bingöl’de Ortak Çalışma Grubu çalışması vardı. Gündem, Demokratik Açılım ve Anayasa değişikliği..
Aslında Ribat da bir farz-ı kifaye kuruluşu. Bingöl’deki çalışma ise, “Hilfü'l-Fudul”. Yani erdemliler ittifakı.. Bir hak, hukuk arayışı.. Ribat’ın 26 yıldır yayınlanan bir dergisi, radyosu ve bir yardım vakfı var.. Yıllardır, Abdullah Büyük Hocanın imamlığında her gün 3000 kişiye yemek veriyor ve artık Afrika’ya açılıyorlar.. 2010 Ribat için bir sıçrama yılı olacak inşallah.. Hepimizin bir 2010 planı olmalı. Artık hep isteyen, eleştiren, şikâyet eden insanlar değil, vaad eden, umud veren, çözüm üreten, inşa ve icra eden, kendi nefsini sorumlu kılan, Kadir-i mutlak ve bir olan Allah’ın yeryüzündeki iktidarının temsilcisi sorumluluğuna sahip insanlar olmamız gerek.. Zaten öyleyiz de, bu idrak ve sorumluluk duygusu ile hareket etmemiz gerekiyor.. Çünki, Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak, mazlumlara yardım etmek, bizi yeryüzünün varisi kılmak istiyor.. Bunun için de daha fazla bilgi ve çabaya, daha fazla disipline ihtiyacımız var ve daha fazla örgütlü olmamız gerekiyor.. Daha fazla ekonomik kaynağa sahip olmamız gerekiyor. Ama hepsinden daha fazla bilgi ve ihlasa, “cemaat disiplini”ne (Teşkilatlanmaya/Örgütlenmeye), daha fazla çabaya ve cesarete ihtiyacımız var..
Sonuçta, bu çabalarımızla cennete ulaşacağız. İnsanlar bu çabaları ile ya kendi cennetlerine sırtlarında tuğla taşırlar, ya da, kendi ihmalleri ve yanlışları ile kendi cehennemlerine sırtlarında odun.. Her işi iktidara, belediyelere ya da vakıflara bırakamazsınız. O vakıf ve derneklere aidat ödemeniz ve bizzat çalışmalara katılmanız gerekiyor. Daha fazla okumalıyız. Kural şu: Günde en az bir gazete, haftada en az bir dergi, ayda en az bir kitap, mutlaka bir eve girmeli. İmkanı olan herkes hemen işe koyulmalı. Her dernek, vakıf, sendika, günde en az 3 gazete, ayda ise 10 dergi ve 10 kitap almalı ve isteyen herkes bunları okuyabilmeli.. Okumak yetmez, yazmalıyız da, yazılanlar üzerine değerlendirme toplantıları yapmalıyız..
Eğer bir medeniyetin inşasından söz ediyorsak, bu böyle. Bu anlamda, boşa geçirecek bir saniye zamanımız, gözden çıkaracak tek bir adamımız, boşa harcayacak bir kuruş paramız bile yoktur..
Bu arada belirteyim, ben 7 senelik İmam Hatibi, ancak 9 senede ve 7 defa okul değiştirerek bitirebilmiştim ve diplomamı Konya’dan aldım..
Konya’dan sonra Bingöl’e gittik.. Bu işin Bingöl’deki hizmetkârı Semiramis hanımın çabaları ile gerçekten güzel bir toplantı oldu.. İlk toplantı olduğu için herkesin söyleyecekleri bildik şeylerdi. Ama inşallah herkes konuşulacak konular üzerinde düşünüp, çalışıp gelirse, daha faydalı olabilir..
Foruma herkes çağrılmıştı, Şehid aileleri, Ülkücüler, Alperenler. Derdimiz, herkesin fikrini açıkça diğerlerinin bulunduğu yerde söylemesi, umutlarını, beklentilerini, korkularını, endişelerini dile getirmesini sağlamak, adaletten, barıştan, özgürlükten yana bir ortak anlayış ortamı oluşturmaktı.. Milletvekilleri, yerel yönetim temsilcileri, basın, vakıf, dernek, sendika, oda temsilcilerinin katıldığı bir forum. Oylama yok. Karar yok. Önce birbirimizi dinleyelim. Birbirimizin derdini anlamaya çalışalım diye düşünülmüş bir forum..
Önemli olan farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşama idealini canlı tutmak.. Sevgimiz nefretimizi, merhametimiz gazabımızı aşmadan bir yere gidemeyiz.. Yukarıda saydığım 3 grubun temsilcileri, 25-30 kişi gelmişler. Kendilerinin katılmasını biz de istedik zaten. Gelin buyurun beynimizi, yüreğimizi paylaşalım diye. 3 kuruluş yarım sayfalık bir metin hazırlamışlar, okuyup, bayrak çıkartıp, topluca salondan ayrıldılar.. Oysa her kuruluş, orada 1 sayfadan, 3 sayfadan daha fazla görüş açıklayabilirlerdi. Ötekileri dinleyebilirlerdi.. Anlaşılan birileri örgütlemişti bu gençleri.. Benim Kudüs, Filistin, savaş karşıtı platformun sözcüsü olduğumu da bilmiyorlar.. “Amerikan yandaşı” olduğumu söylüyorlar. “Başörtüsü eylemlerini” bıraktığımızı sanıyorlar. Mazlumder’in Sakarya’da, İzmit’te, İstanbul’da, Ankara’da daha birçok ilde sürdürülen eylemlerden de haberleri yok. “Andıç belgelerindeki sloganlar”ı tekrarlayıp gittiler.. Bu topraklarda yaşayan herkesi kucaklayan bir bayrağı, bir parti ve derneğin flaması gibi kullanarak ona saygısızlık ettiler bana kalırsa..
Gerçekten bunların Şehid Aileleri ile, Ülkü Ocakları ile, Alperenlerle bir ilgileri var mı bilmiyorum.. Hafta sonu yapılacak, 'İhanet açılımlarına hayır! Millete birlik, vatana bütünlük mitingi'ne İzmir'deki Şehit Aileleri Derneği'nin de katılacağı öne sürülmüştü. İzmir Şehit Aileleri Derneği Başkanı Nurettin Yeşilbağ bu haberleri yalanladı. "Midemi bulandıran bazı şeyler var" diyen Yeşilbağ, mitinge katılmayacaklarını açıkladı. 'Ulusal Kanal ve İşçi Partisi'nin güdümündeki bu eylemde yer almayacaklarını belirten Yeşilbağ, hukuk içinde, akan kanın durdurulmasına karşı olmadıklarını ifade etti. Bakın bu önemli.. Psikolojik Harb çevrelerinin kışkırtmalarına karşı duyarlı olmak gerek. Anaların yürek sızısını duymayan insanın kalbi yoktur.. Eğer o forumda olay çıkaranlar arasında gerçekten Alperenler varsa, eminim, eğer Muhsin Yazıcıoğlu yaşasaydı ilk tepkiyi ondan görürlerdi.. MHP’li ya da Ülkücü varsa o kalabalıkta, onlar da bir zahmet Devlet Bahçeli’yi arayıp sorarlarsa, Bahçeli benim, soyumu, sopumu kim olduğumu söyler onlara. Ben de “Bahçeli”yim ve ben de Fettahoğullarındanım! Maraş’a gidin “Seyidhanoğulları”nı sorun..
Birilerinin bu gençlere, eğer birileri hakkında bir iddiada bulunuyorsanız ve iddia ettiğiniz şey o kimsede yoksa ve eğer siz ahiret gününe inanıyorsanız, bilmelisiniz ki, gerçek olmayan iddianız yüzünden siz o iddia ettiğiniz şeyi yapmış gibi hesaba çekileceksiniz..
Ah gençler ah! Unutmayın, bu terör dedikleri de, irtica dedikleri de bir oyundu. Birileri bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyorlar.. Bu oyuna gelmeyin ne olur.. Bu toprakların tarihine bakın. Hindistan’ı nasıl yönettik ona bakın.. Gelin haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalimlere karşı çıkalım.. İttifak ettiğimizde birlikte hareket edelim ama ihtilaf ettiğimizde birbirimizi mazur görelim.. Herkes inandığı gibi yaşasın ve düşündüğünü özgürce ifade edebilsin.. Kavga bitsin..
OÇG forumuna katılan herkese katkılarından dolayı teşekkür ediyorum..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.