Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Gelmiş-geçmiş en günahkâr nesil biziz

Gelmiş-geçmiş en günahkâr nesil biziz

İnanmıyor musunuz?
Öyleyse Allah (c.c.) başınıza Kenan Evren’den büyük taşlar düşürsün...
Yahu insan uykudan uyandığında, uyumak için başını yastığa koyunca hiç düşünmez mi?
Nedir bu cehennemî hadiselerin aslı?
Yaratan, kimseye hak etmediği cezayı vermez...
Bakın hele şu olanlara:
Gidip gidip gelen adam eğer yaşarsa yüzlerce, binlerce gidip gelme şansına sahip... Yolunu kesenlerle bile yoldaş oluyor baksanıza...
Hâlâ yuvarladığı mavalları ilmi bir karine gibi kendine hüccet kabul edenler var...
Değişmez muavinini biliyorsunuz herhalde... Hani şu aldığı emirleri harfiyen yerine getiren, emanetçilikle işe başlayan ve şimdi başkasının tapulu malına gecekondu yaparak orayı işgal altına alan zatı...
Korkarım muavinin muavini de başa geçecek ve bizim zeki ve cevval halkımız zillet hapını lüp lüp yutacak...
Tapulu mal dedim, gecekondu dedim ve gecekondunun açılış merasimi geldi gözlerimin önüne... Orada, gülen, daha doğrusu sırıtan bir adam vardı... Tapulu malın intifa hakkını bir pavyon müptelası hanımın sayesinde ele geçiren adam utanmadan, sıkılmadan uhdesine emanet edilen tapulu malı katakullici eşkiyalara teslim etmekle kalmıyor, gülüyor, sırıtıyor ve de şemsiyeleri altına sığınıyor...
Biz... Daha doğrusu siz, o gülen adamı adam sanmıştınız... 5/6 defa çobanlığınızı yaptığı hatırınızda mıdır?
Yalnız bunlar mı?
Rabbim bizlere daha ağır cezalar vermiş olmalı mutlaka...
Ergenekon çete örgütünü gözümüzde büyütmeyelim... Daha azametli, daha şedit teşkilatlarla karşılaşmazsak buna da şükür...
Yahudilere ait Kudüs’teki ağlama duvarına ellerini dayayarak aynen Yahudiler gibi dua eden büyüğümüzü hatırlamıyorsanız bari “anımsayın”.
En çok kime güveniyorsunuz sorusu sorulsa, ağlama duvarı duacısı kesinlikle ilk sırayı alır...
Ya şu Encümen-i Daniş tiyatrosu?
Senaristi kim, rejiye kim bakıyor, oyuncuların geçmişleri belli de gelecekleri hakkında bilginiz var mı?
Bir zamanlar bir “Veto”cu büyüğümüz vardı hani? Lüks arabalarla, onlarca korumalarla uğurladığımız zat boş mu duruyor sanki?
Meram-ı maksuduna ermesi için çalışan, gayret gösteren yardımcıları yok mudur?..
Her biri 367 defa başımıza tokmakla vursalar bana mısın demeyeceğiz muhtemelen...
Gölgesinde ot bitmeyen holding medyası, bizim için en büyük cezalardan değil midir?
Yazarları, çizerleri, hokkabazları, dokuz kâğıtçıları gece gündüz demeden kuyularımızı kazmaktalar... Kazma kürek parasını veren biz değil miyiz?
Özgürlük/Hürriyet ne fark ediyor sanki?
Vatan sağ olsun... Amma hangi vatan?
Vatanın koruyuculuğunu, kollayıcılığını yaptıklarını söyleyen tüfekli yiğitler tüfeklerinin namlularını üstümüze çevirmeseler bari...
Amma nerede o günler?
Türk insanı her saat gez-göz-arpacıkta tutulmaktadır...
Yediğimiz darbelerin haddi hesabı yok...
Dev gibi, devden büyük, devletten itibarlı partilerimiz, parti liderlerinin arkasında sürülerce kahramanlar(!) kahramanların kuyruğundan tutmuş, yorulmadan yol alan asalaklar en büyük dertlerimizdendir...
Çünkü biz günahkârlarız...
Günahlarımızın kefareti mi bu çektiklerimiz diyorum, fakat umudum gayet cılız...
Yargıya gitmeliyim diyorum, arkasından saatlerce tövbe ediyorum...
Yargının hali pürmelali malum...
Keşke YARSAV başkanı komşum veya arkadaşım olsaydı... O zaman işler daha keka olurdu zannımca...
Vazgeçtim arkadaşlar...
Kötü günlerde gelmişiz dünyaya...
İyi günler var mıydı? Onlar gittiler, gelmezler mi? Bilmiyorum, amma gelirler inşallah... Biz hele günahlarımızı çekelim...
===================
Nice yangınlar, nice depremler gördük biz
Nice boralar, nice sepkenler gördük biz
Kesinkes hiç bu kadarını görmemiştik
Amma çok gevezeler-ebkemler gördük biz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi