Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Şunları yapsaydık, acaba toplum olarak değişir miydik?

Şunları yapsaydık, acaba toplum olarak değişir miydik?

Bugün Cuma, böyle mübarek günlere kıyamıyor ve gündem içi veya dışı yazılar yazarak harcamak istemiyorum. Gerçi Allah’ın her günü mübarek ve özel ama Cuma bir başka. Öyle öğrendik, öyle bildik, öyle duyduk.
Geçenlerde bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın harika bir sözüne rastlamıştım. Demiş ki; “Biz abdest almayı, tarifle veya okuyarak öğrenmedik, abdest alanlara su döke döke öğrendik.” Ben de Cuma gününün özelliğini, henüz okuma yazma bilmediğim yaşlarda, aile büyüklerimin Cuma gününe verdiği önemden öğrenmiştim.
Sonra okuyarak da öğrendim ki, “Cuma Müslümanlar için çok özel bir günmüş.” İşte böyle bir günü, pek de dünyalık laflarla geçiştirmek işime gelmiyor. Bazen ölçüyü kaçırıp farkında olmuyorum ama azami dikkat gösterme niyetindeyim.
Evet, sadede geleyim. Şimdi hatırlatacağım insani vazifelerimizi yerli yerince yapmış olsaydık, acaba bugünkü durumumuzdan daha mı iyi olurduk? Bu arada aşağıda yazacaklarımı; “ehlince”, “hakikatçe”, “riyasız”, “yalansız” ve “gösterişsiz” bir şekilde yapanlar, yazımın kapsama alanı dışındadır. Allah onlardan razı olsun.
“Her işe başlarken Besmeleyi ve Cenab-ı Hakk’a hamdüsenayı ve Peygamberimiz Efendimiz’e salat-ı selamı, katiyyen dilimizden bırakmayıp gönlümüzden çıkarmasaydık.”
“Cemaate, Cuma’ya, bayramlara, derslere devam edip, ahdimize, sözlerimize, vaatlerimize ve vefalarımıza sahip çıkıp, dedikodulardan şiddetle kaçınsaydık.”
Namazı, zekâtı, haccı, orucu vakitlerinde ifa edip (emr-i bilma’ruf ve nehyi anilmünker), bize emanet edilen ne varsa hepsine sahip çıksaydık.”
“Birbirimize katiyyen buğz ve haset etmesek, arka çevirmesek, hakkımızda birisi bir haber getirince, hemen inanmayıp yüzleşmeler yapabilsek ve daima kardeşçe bakabilseydik.”
“Faizden, haram yemekten, yetim malını gasp etmekten, içeriği belli olmayan veya hangi yollarda temin edildiği meçhul malları yiyip içmekten uzak kalsaydık.”
“Sahabe-i Kirama ve Evliya-ı İz’ama kötü söz söyleyenlerden ve Müçtehidin-i Kirama, Sadat ve Selefe taan edenlerden uzak olabilseydik.”
“Vakıf malına dikkat edip, ticarette eksik tartı, yalanla para kazanma, satılacak ürünlerle veya eşyalarla ilgili elde kalma korkusuyla müşterileri aldatmasaydık.”
“Camilere devam edebilsek, camiye gelen Müslümanlarla tanışıp, sohbet edip, kaynaşıp, konuşup, halleşerek; Allah ve Rasulünün yolunda dostluk kurabilseydik.”
“Zalimleri dost edinmeyip, mazlumların imdadına koşsaydık. Dulu, yetimi gözetip, arka çıkabilseydik ve kimseden bu konuda herhangi bir yardım ummasaydık. Hizmetimizi Allah rızası için yapıp, sadece Allah’ın bildiğine, gördüğüne inansaydık.”
Daha sıralanabilecek o kadar çok “Müslümanca tavır” var ki, hemen herkes istediği kadar sayabilir. Kur’an-ı Kerim’i dürüstçe inceleyen, namusluca okuyup faydalanmak isteyen, Rasulullah Efendimiz (s.a.v.)’in hayatını okuyan, bilen ve öğrenen normal bir kişinin; ne insanlığa ne Müslümanlara, ne de dini İslam’a düşman olması düşünülemez.
Çünkü Kur’an-ı Kerim’in herhangi bir ayetinde ve Efendiler Efendisi (s.a.v.)’nin hayatının zerresinde; bırakın insanı, bütün canlı ve cansız varlıklara büyük bir saygı ve sevginin dolu olduğu görülür. Aksi düşünülemez. Bütün bir kâinat, Allah’ın mülküdür. Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz bir hüsn-ü zan üzeredir ve su-i zannı reddeder.
Haramla yoğrulmamış temiz ve helal maya sahibi insanlar; Allah’ın varlığına, birliğine, kuvvet ve kudretine, her şeyi gördüğüne, işittiğine, bildiğine, herkesin O’na muhtaç olduğuna, O’nun hiçbir şeye muhtaç olmadığına, doğmadığına ve doğurmadığına ve hiçbir şeyin kendisine benzemediğine, Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, Hesaba, Mizana, Cennet ve Cehenem’in varlığına, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine, öldükten sonra tekrar dirileceğine inanır ve iman eder.
Allah isteyip dileyen kimselere böyle bir iman nasip etsin. Baştaki soruyu önce kendim için sorayım, sonra “Ben de soruya muhatabım” diyenlere havale edeyim. “Yazının içindeki insani vazifelerimizi yerine getirseydik, böyle olur muyduk?”


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi