Yakasına yapışılan Cumhurbaşkanı
Kim umardı Cumhurbaşkanı’nın yakasına ihtiyar bir kadının yapışacağını? Hem de Tunceli gibi bir yerde. Niye “Hem de Tunceli gibi bir yerde” diyorum? Şunun için:
Tunceli’ye bugüne kadar iki Cumhurbaşkanı gitmiş. Birisi Özal, diğeri Abdullah Gül. Her iki cumhurbaşkanına baktığımızda ikisinin de halkın büyük çoğunluğunun onayıyla Köşk’e çıktığını görürüz. Daha ötesine bakmaya gerek var mı?
Tunceli, Türkiye ve halkına düşman zihniyetlerin üs olarak kullandığı bir yer. Tunceli halkı, devletiyle milletiyle barışık bir halktır oysa. Lakin bölgeyi kalkan gibi kullananlar, bütün bir Tunceli’yi, devlete başkaldıran yer olarak gösterme gayretindedirler.
Abdullah Gül’ün ziyareti bu gayreti boşa çıkardı. Yakasına yapışandan alkışlayan ve ağırlayanlara kadar Tunceli halkının ilgisini gördük. Yakasına yapışan ihtiyar da ömrü boyunca ilk defa devleti yanında görmüştü, onun için yakasına yapıştı ve iyi niyetliydi.
Şimdiye kadar iş başına gelen hükümetler veya cumhurbaşkanları, taa baştan beri bölgeye sahip çıkmış olsalardı, bugün belki ne Tunceli’de ne de Güneydoğu’da terörden söz ediyor olmayacaktık. Dünyanın neresinde olursa olsun, ötelenen veya dışlanan her canlı varlık, diğer canlılara karşı tepki gösterir ve bundan daha doğal bir şey de olmaz.
Cumhuriyet tarihi boyunca resmi ideolojiyi kendi rahatı ve lüksü için temsil edenler, başlarını ağrıtacak veya kaşlarını eğdirecek hiçbir şeye sıcak bakmamışlar ve sürekli açıktan ya da gizlice kaçışı benimsemişlerdir. Her fırsatta; “devletin bütünlüğü, milletin bölünmezliğinden” söz etmişler ama bunun için tek adım bile atmamışlardır.
“Devletin bütünlüğü, milletin bölünmezliği” lafı yumuşak koltuklarda güzel söylenir ve güvenlik içerisinde çok hoş olur. Yalnız “devletin bütünlüğü, milletin bölünmezliği” için, Tunceli’ye gitmek gerekir. Şırnak’a varmak gerekir, Derecik’te konaklamak gerekir.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için de Başbakan R. Tayyip Erdoğan için de malum medya ile belli kesimler, geçmişteki alışkanlıklarının gereği, nerelere gidebilecekleri ve nerelere gidemeyecekleri konusunda daha işe başlamadan haberler yapıp, yorumlar yazmış ve yönlendirmeye çalışmışlardı.
Başbakan falan yere gidemez denildi. Başbakan gitti. Cumhurbaşkanı filan yere gidemez denildi, Cumhurbaşkanı gitti. Resmi ideoloji rantçıları öyle alışmışlar ve öyle kendilerini vazifeli addetmişler ki, onlar dediyse, “bir bildikleri vardır ve Cumhurbaşkanı ile Başbakan veya bir başka devlet görevlisi oraya gitmemelidir.”
Gerçi haksız da değil adamlar. Şimdiye kadar hep öyle olduğunu biliyoruz. Özal, Abdullah Gül ve R. Tayyip Erdoğan dışında Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar, kendi iradeleri veya vatandaşın isteğine göre değil, “yönetilen yöneticilerin” istediği yere gitmişlerdir. “Yönetilenlerin yönetenleri idare ettiği bütün ülkelerde durum aynıdır.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hz. Ömer ahlakıyla büyümüş bir insandır. Devlet başkanı olarak Abdullah Gül’e halk hesap sormalıdır. Kendisi böyle bilir ve böyle inanır. Aksi takdirde devlet başkanı olmanın hakkını vermediğini düşünür.
Bu millet ve bu ülke ne cumhurbaşkanları gördü. Halkçılığıyla ünlü (!) İsmet İnönü gideceği yere kendisine tahsis edilmiş beyaz trenle gider, halk ile arasında en az bir kilometre mesafe vardır. Pencereden yarı görünen yarı görünmeyen, bazen de kimin olduğu belli olmayan ve sadece sallanan bir elin selamlamasıyla bölge ve halk ziyaret edilirmiş.
Bugün Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın yakasına yapışılan günleri görüyoruz. Kazara o ihtiyar kadın, korumalar tarafından veya oradaki vatandaşlar tarafından itilip kakılıp, hakarete uğrasaydı, artık Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Köşk’ten çıkamaz hale getirilirdi.
Kim getirirdi? İhtiyar kadın üzerinden Cumhurbaşkanı’na diş bileyenler.
Devletin imkânlarından nemalanıp halktan uzak yaşayanların, “devletin bütünlüğü, milletin bölünmezliği” gibi ulvi bir gayeyi yok sayıp, sadece kendi varlıklarına tapınan çevrelerin istemediği manzara işte buydu. Her şeye rağmen Türkiye iyi yoldadır. Umudumuz irademizi, irademiz de umudumuzu güçlendirmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.