Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Abdülhamid’e “Kürtlerin babası” deniliyordu

Abdülhamid’e “Kürtlerin babası” deniliyordu

Batılı ülkeler, Osmanlı Devleti’ni bitirmek isterken, önce Doğu meselesini ele almışlar ve imparatorluğun sonu için oradan da bir kapı açmak istemişlerdir. Osmanlı-Rus Harbi bunun önemli kollarından birini teşkil eder.
İngilizler, Fransızlar, Ermeniler ve Ruslar, Doğu ve Güneydoğu’da aşiretleri Osmanlı’ya karşı kışkırtmak üzere bir dizi planlar devreye sokmuş ve bu işi de II. Abdülhamid’e yaptırmak istemişlerdir.
Bütün bu oyunları sezen Abdülhamid, Alman büyükelçisine şöyle diyecektir: “Şarki Anadolu’yu muhtariyete götürecek ıslahatı kabul etmektense, ölmeyi tercih ederim.” Bu söz üzerine Abdülhamid’in adı; “Kürtlerin babasına” çıkmıştır.
Cennetmekân II. Abdülhamid, başındaki bir sürü belaya rağmen, Doğu ve Güneydoğu meselesiyle yakından ilgilenmiş ve bölgede sükûnetin sağlanması, birlik ve beraberliğin korunması için, “din birliğinin” üzerinde durmuş, bu konuda din âlimlerini bölgeye göndererek çalışmalar yaptırmıştır.
II. Abdülhamid, iç siyasetinin temelinde; “millet beyninde bir ittifak ve ittihad hasıl edilmesi” şeklindeki “millet sistemini” oluşturma düşüncesini her fırsatta dile getirmiş ve uygulanmasını istemiştir. Bu politikada “Müslümanlar” ve “İman Birliği” tezi; “Türk, Arap, Kürt” ve diğer birçok cemiyetin birbirine bağlandığı ana unsur olmuştur.
Ayrıca Osmanlı Devleti’nin sosyal bünyesi ve politikasının din üzerine kurulu olduğu, ırki menşe üzerinde durulmayıp, herkesin; “Müslüman” ve “Osmanlı” kimliği ile devletine sahip çıkmasının, devletin bekası açısından ana sebep olduğu üzerinde durmuştur.
Abdülhamid’in Doğu ve Güneydoğu meselesinin hallinde söyledikleri ve icraatları bu kadar değil elbet. Özellikle eğitim ve öğretim konusunda, hem Doğu ve Güneydoğu’da hem de İstanbul’da okullar açtırmış ve bizzat bu okullarla ilgilenmiştir. Cehaletin, şiddetin, ırkçılığın önüne geçmek için eğitimin şart olduğuna inanmış ve bu uğurda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak uygulamaya koydurmuştur.
Kürt-Türk ayrımcılığının Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de batılı ülkelerin senaryosu olduğunu bilmeyen yoktur. Bile bile bir ateşin içerisindeyiz. Bugün gelinen noktada açılıma karşı çıkanlara baktığımızda görülür ki, Abdülhamid’e o dönemde; “Şarki Anadolu’ya muhtariyetlik verilsin” diye baskı yapanlarla, açılıma karşı çıkanlar aynı noktada buluşmaktadır.
Aklı eren herkes söylüyor; hiçbir ayrıma gitmeden millet birliğinin sağlanabilmesi için tek harç, “Din-i İslam’dır.” Doğu ve Güneydoğu’da halkın ekseriyeti dindardır. Ellerinden dinlerinin ve kitaplarının alınma korkusu, yıllardır çektikleri gizli korkularıdır.
Daha önce defalarca yazıldı, çizildi ve konuşuldu. Namaz kılan bir vali, kaymakam veya diğer devlet görevlilerinin olduğu yerlerde; “barış, huzur, kardeşlik” meydana gelmekte ve terörden, anarşiden söz edilmemektedir. Doğu ve Güneydoğu insanımız kendisi camiye gitmese bile camiye giden bir devlet görevlisini, canından çok korur ve sever.
Bu gerçeği görmemek, ülkede huzur ve güveni istememektir. Uzaydan gelen bir bilgi değil bu söylediklerimiz. Doğu veya Güneydoğu’nun neresine giderseniz gidin, bu gerçekleri görebilirsiniz. Açılıma destek vermeyenler, Ankara’da ve İstanbul’da korunaklı ve paralı mekânlarında elbet anlattıklarımızı göremez ve ülke birliğine, millet bütünlüğüne dair sancıları hissedemezler.
Açılıma destek vermeyen zihniyetler geçmişte Türkiye’nin her yanında olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu’da da evinde “Elif ba” bulunan haneleri basmış; çoluk çocuk, genç yaşlı demeden herkesi dama tıkmış, gözlerinin önünde kitaplarını yırtmış ve yakmışlardır. Bu korku hafızalarda tazeliğini halen korumaktadır.
Müslüman bir toplulukta böyle hadiselerin neticesinde; “barış, huzur ve güven” nasıl sağlanabilir? Bu soruya hangi mantık, aklıselim şekilde cevap verebilir? Halen Doğu ve Güneydoğumuzda terör estirenlerin yukarıda saydığım zihniyetten farkları yoktur. Açılıma kim hangi açıdan bakarsa baksın, huzur ve güvenin tesisi; “din ve toprak birliğinden” geçer. Aksini söyleyebilecek beyinler, terörün ve kargaşanın devamından yana olanlardır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi