Obama yeni bir partner mi bulacak; yoksa…
ABD, BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile büyük bir yara aldı. Ondan vazgeçti. Artık büyük Kürt devleti kurmaktan da vazgeçmiş görülüyor.
Başkan Obama’nın politikası, görünürde savaş stratejisini terk ederek, bütün dünyada bozulan ABD’nin imajını yeniden düzeltmek. Parçalanmış bir Türkiye’ye değil, güçlü bir Türkiye’ye ihtiyacı var.
ABD de Türkiye’yi bölgesel ve küresel bir güç yaparak, Türkiye’ye İslâm âlemi nezdinde bir değer ve güç katarak kendi problemlerini düzeltmeye ve İslâm âlemindeki kötü imajını silmeye çalışacaktır. Bu zaten bilinen bir husus.
Ancak, bunu nasıl yapacağı önemli? Türkiye’ye önemli bir rol düşeceği muhakkak.
Meselâ, Türkiye olmazsa, İsrail nefes alamaz. Onun için mi “İsrail’e atış serbest!” bırakıldı. Bu arada AB’ye karşı bir tepki de geliştiği gözden kaçmıyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün AB’ye “Siz kendi işinize bakın” sözleri nasıl okunmalı?
AB’den uzak duran bir Türkiye, ABD’ye daha sıkı sarılacaktır.
Başta iktidarın “Kürt açılımı” deyip, sonradan “Demokratik açılım”a çevirdiği politikaya da bu açıdan bakmak gerekmez mi? Belli ki, PKK, dış ülkelerin desteğiyle ayakta kaldı. En güçlü desteği de ABD’den aldı. Şimdi tasfiye ediliyorsa, bunda hiç şüphesiz ABD’nin parmağı vardır. Evet, tasfiye de etmelidir. Biz meselenin şu boyutundayız:
Eğer demokratik açılımlar yapılacaksa, baştan ayağa yasaklarla dolu, milletin elini, kolunu, beynini bağlayan Anayasa’dan başlamalı.
Bir medeniyet, hak ve hürriyetler projesi olan AB üyeliğinden başlamalı.
AKP, zaten bu iki temel mesele için desteklenmişti:
Anayasayı düzeltmek, başta başörtüsü olmak üzere tüm yasakları kaldırmak, AB’ye üye olmak.
Çünkü, halk da biliyor ki, Türkiye’nin rejimi, müstebit sistemi ve iç dinamikleri, problemleri aşmaya kendi başına yeterli değil.
Ne yazık ki, iktidar, bu iki meselede de bekleneni yerine getirmedi.
2004’ten bu yana AB meselesini yatırdı. Anayasa’yı rafa kaldırdı.
Öylesine bir garabet ki Türkiye’nin hâli, üstü kaval, altı şişhane! Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanların ve milletvekillerinin birçoğunun hanımının başı kapalı, başörtülü, ama, başörtülüler üniversiteye giremiyor!
Bırakın üniversiteyi, kütüphanelere giremiyor!
Artık şunu herkes biliyor: Bu Anayasa, bu sistem, bu despot yapılanmayla, iktidarların rutin işler dışında—hastane, postane vs.—temel meselelerle ilgilenmesi istenmiyor.
Şimdi, cevaplanması gereken soru şudur: Acaba iktidar, yeniden ümit hâline mi getirilecek; yoksa, başka bir siyasi hareket mi desteklenecek?
Denenmiş ve pek de sonuç alınmamış bir yapılanmanın tekrar denenmesi göze alınır mı?
ABD, Obama ile yeni bir açılım yaptı. Bunun Türkiye’ye yansıması olmayacak mı? Obama ve ekibi, bu iktidarla mı (Bush ve ekibinin partneriyle) devam edecek, yoksa kendisine yeni bir partner mi bulacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.