Yeni İslâmî düzen
Benzeri kuruşlar gibi 1969 yılında kurulan İslâm Konferansı Örgütü kırkıncı yılını kutluyor. 40 yaşı bazen kemal yaşıdır ve kemalden sonra zeval vardır ve düzen zevale evrilir. İçeride birçok teşekkül bu anlamda kırkıncı yıllarını idrak ediyor ve kutluyor. Bu yapılardan bazıları da fiilen zevale ererken inşallah İKÖ’nün yeni bir atak yaparak yeni bir aşamaya ve merhaleye geçmesini umut ediyoruz. Pasiflikten aktifliğe geçmesini ve en azından bir ortak pazar hüviyeti kazanmasını umut ediyoruz. Bu anlamda, 40 yaşı zevale giden kemal yaşı değil de peygamberlerin risaletlerini yüklendikleri ve ayrıca muhaddislerin de ifadesiyle eda ettikleri yıl yani aktarma yılı olur. Peygamberler nadiren Hazreti İsa gibi kırk yaşından evvel görevlendirilmişlerdir. Peygamberler gibi çığır açan hayatların sahibi olan Ebu’l Hasan el Eş’ari gibi zevat da kırklı yaşlarında akıl olarak değil ama anlayış ve idrak olarak reşit olmuşlardır. Bu rüşd çağında Ebu’l Hasan el Eş’ari, Muteziyi ve hocası Ebu Ali Cübbai’yi bırakarak muhaddislerin yoluna sülûk etmiş ve hayatını onların yolunu tahkik etmeye vakfetmiştir. Bundan dolayı Eş’arilik ve Matüridiliğe tahkiki ehl-i sünnet yolu diyoruz. Her ne kadar selefleri olan muhaddisler de bu yolun yolcusu iseler de içlerinde bazıları haşviye veya zahiriye gibi (mesela İbni Hazm)tali mesleklere saparak bu yolun ana ekseninde değil de kenarında kalmışlardır. Velhasıl, umut ediyoruz ki İKÖ’nün kırkıncı yılı ve yaşı da rüşdüne erdiği ve yeni bir atılım gerçekleştirdiği yıl olur. Bu bağlamda kimi gazeteler kırkıncı yaşına İstanbul’da giren ve basan İKÖ’nün İslâm ortak pazarının nüvesi sayılabilecek adımlar attığını duyurdular. Bu iki gazeteden birisi Türkiye gazetesi ve diğeri de Vatan gazetesi olmuştur. Acaba 40 yıl sonra İslâm dünyası da kendi düzenini kurmaya namzet midir? Daha önce etken değil edilgen bir konumda olan İslâm dünyası belki de İstanbul’da eksen kaymaları tartışmaları çerçevesine sağlam bir siftah yaptı.
¥
İlginçtir, Paul Salem gibiler Ortadoğu’da yeni bir Türk yüzyılının doğuşunu müjdelerken İstanbul merkezli yeni bir İslâmi düzen de ortaya çıkmaktadır. Türk yüzyılı ile İslâmi düzen geçişli ve iç içedir. Bu ikisi fizik ile metafiziğin bütünleşmesini temsil etmektedir. Bu anlamda, Umman TV’sinin düzenlemiş olduğu İstanbul’daki İKÖ zirvesiyle alakalı bir tartışma programında bendenizle birlikte Mısırlı Amr Şübeki ve diğer Arap ülkelerinden birisinden olan Ömer Bin Abdulaziz, İstanbul’da 40 yılını idrak eden İKÖ’nün yeni bir hamle gücü ve ivme kazanacağını ifade ettiler. Konuşmacılar, Obama’nın gelip bizim namımıza Kudüs’ü yeniden fethetmeyeceğini ve görevin bize düştüğünü hatırlattılar. Bu anlamda zirvede de Nejad ilginç şeyler söyledi. Bölge ülkeleri olarak kaderlerimizin müşterek olduğunu ifade etti ve bu müşterekliğin ileri zeminlere taşınması gerektiğini hatırlattı. Bir başka ifadesi de faize ve sömürüye dayalı kapitalizmin iflas ettiği hususudur. Kapitalizmin iflas ettiği arife tarif veya Nejad’ın tanıklığını gerektirmeyecek açıklıkta ve çıplaklıkta bir gerçektir. Dolayısıyla Nejad, üstü kapalı da olsa yeni bir düzenin gerekliliğine temas etmiştir. Bu anlamda, dünyada çatışan üç dünya düzeni modeli vardır. Birincisi, baba Bush’un temsil ettiği Yeni Dünya Düzeni (new wold order)dir. Clinton ile birlikte bu projenin pabucu dama atılmıştır. Lakin küçük Bush babasının bıraktığı noktadan yeni dünya düzeni arayışını devam ettirmiştir. Ona göre bu yeni dünya düzeni 21. yüzyıl Amerikan imparatorluğudur. Hayat sahası ise Ortadoğu; aracı ve mekanizması ise BOP’dur. Bu kaplama düzenin merkezi tabiî ki Washington’dır. Lakin yaşanılan bozgunlarla birlikte bu proje darmadağın olmuştur. Toparlama çalışmaları olsa da, geleceği belirsizdir.
¥
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da Churchill, Stalin ve Roosevelt tarafından kurulan ve Almanları etkisiz hale getirme, pasifleştirme düzeni ve Avrupa’nın ikiyi bölünmesi projesi Berlin Duvarının yıkılmasıyla birlikte yıkılmıştır. Türkleri Avrupa’dan sonra Ortadoğu’dan kovma ve silme projesi de Lloyd George ve Churchill ile birlikte hayata geçirilmiştir. Yani İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan sistem yıkılmış lakin Birinci Churchill sistemi Ortadoğu’da ayakta kalmış ve hâlâ devam etmektedir. Lakin istemeden ve bilmeden de olsa bunun mezar kazıcılığını Bush’lar yapmıştır. Almanlar Avrupa’da tutsak hale getirilirken Türkler de Ortadoğu’dan kovulmuştur. Bush’un Amerikan eksenli Churchill’in düzenini yenileme çabaları ters tepmiş ve başarısızlığı bölgeden kovulan Türklerin önünü yeniden açmıştır. Bundan dolayı bölgede yeni bir Türk yüzyılından bahsedilmektedir. Bunun nedeni Amerikan eksenli yeni dünya düzeninin Ortadoğu üzerinden hayata geçirilememesidir. Burada AKP’nin rolü sürece dahil olan bir unsur ve aktör olmasındandır. Kendisini bu mecranın içinde bulmuştur. İkinci dünya düzeni de İngilizlere ve akabinde Amerikalılara dayalı ve akraba Yahudi dünya düzenidir. İfadesi de düzeni yeniden kurmak ve kaosu ortadan kaldırmak anlamına gelen Tikkun Olam’dır ve en önemli uygulayıcıları arasında AIPAC gibi kurumlar vardır. Geçen yüzyıl gerçekten de hem Amerikan hem de Yahudi yüzyılı olmuştur. Kudüs’ü ele geçirmeleri bunun temel göstergelerinden birisidir. Atideki yüzyıl ise şüphesiz İslâm düzeni eksenli Türk yüzyılı olacaktır. Türklerin kurguladıkları dünya düzeni de zaman zaman Pax Ottomana denilen nizam-ı alem idealidir. Bu ideali Osmanlılar belirli ve muayyen bir dönem yaşatmışlardır. Şimdi bu düzenin yeni bekçileri Yeni Osmanlılar olarak adlandırılmaktadır. İstanbul zirvesi sembolik olarak bu düzenin ayak sesi olmuştur. Ahmet Davudoğlu’nun dediği gibi Türkiye nazım bir devlet olacaksa, bunun açılımı yeni bir nizam-ı aleme öncülük etmesidir. Nazım devlet, nizamı temsil eder. Yeni dönemde, Türkiye ve Almanya gibi tarih sürgünü olan milletler yeniden tarih sahnesine çıkıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.