İslâm âlemi zincirleri kırmalı
Sömürgeci politikalara dayalı küreselleşmenin önemli bir boyutunu askerî tehdit gücü ve psikolojik savaş oluşturmaktadır. Fakat Irak ve Afganistan işgallerinde ABD’nin boyunun ortaya çıkması psikolojik savaş stratejilerinin de artık büyük ölçüde etkisini kaybetmesine sebep oldu. Dolayısıyla bugün Amerikan emperyalizminin ve onun etrafında örgütlenen uluslararası mafyanın askerî tehdit gücünü kullanarak sömürü temelli uluslararası ekonomik politikalarını dayatmaları hiç de kolay olmamaktadır. Bu durum İslâm âleminin kendi içinde gücünü birleştirerek zincirleri kırması için çok iyi bir fırsattır.
Sözünü ettiğimiz işgallerin ABD’nin planladığı gibi yürümemesi ve hesapların ters gitmesi global ekonomik krizin ortaya çıkmasına yol açtı. Yorumlar ve izahlar ne yönde olursa olsun bu krizin bir kurgu olmadığı, temelinde Afganistan ve Irak işgallerinin olduğu ve küresel emperyalizmi ciddi şekilde zorladığı bir gerçektir. Bu krizle birlikte ortaya çıkan durum da küresel emperyalizmin zayıf ülkelerin ayaklarına vurduğu zincirlerin zayıflamasına sebep oldu. Şimdi küresel emperyalizm o zincirleri yeniden sağlamlaştırmak ve kurduğu yapının korunmasını sağlamak amacıyla Obama’nın gülümseyen yüzüyle piyasaya sürülen oyunlardan, numaralardan yararlanmaya çalışıyor. Oysa İslâm âleminin global ekonomik kriz sebebiyle ortaya çıkan durumu da bir fırsat olarak değerlendirmesi ve zincirleri kırması, bağımsız ve özgür düşünmesi gerekiyor. Bunun başarılabilmesi için güçlerin birleştirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Geçiş merhalesinde İslâm âleminde güçlerin bir araya getirilmesinde İslâm Konferansı Örgütü (İKÖ)’nün bir çatı kuruluş olarak değerlendirilmesi mümkündür. İKÖ en azından bir koordinasyon teşkilatı görevi görebilir. Şimdiye kadar küresel emperyalizmin engellemeleri ve dayatmaları sebebiyle İKÖ böyle bir fonksiyon icra edemedi. Ama gerek psikolojik savaş stratejilerinin artık etkisiz hale gelmesi ve gerekse global ekonomik krizin oluşturduğu şartlar sebebiyle söz konusu dayatmalara karşı durulması ve İslâm âleminde gerçek anlamda bir ittifak oluşturulması mümkündür. İKÖ böyle bir ittifakın çerçevesini oluşturabilecek konumda değildir. Ama dediğimiz gibi geçiş merhalesinde yürütülecek koordinasyonda bir çatı kuruluş görevi görebilir.
İslâm âleminde etkin bir ittifakın oluşturulmasında ekonomik güçlerin birleştirilmesi birinci derecede önem taşıyor. Çünkü global ekonomik krizle birlikte ortaya çıkan şartlar ekonomik güçlerin yönlendirici araç olacağını gösteriyor. Fakat henüz küresel emperyalizmin vurduğu zincirler koparılmış değildir. Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in İstanbul’daki İSEDAK toplantısına katılmamayı tercih etmek zorunda kalması da bunu gösteriyor. Ayrıca her ne kadar küresel emperyalizmin vurduğu zincirlerde bir zayıflama meydana geldiyse de İslâm âlemindeki her bir ülkenin kendisine vurulan zinciri tek başına kırabileceği kadar zayıflamış değildir. Ondan dolayı güçleri birleştirmeye, en başta irade birliği sağlamaya, bu amaçla ekonomik güçleri bir araya getirmeye, sonra da kararlılıkla hareket ederek sömürgeciliğe karşı ortak tavır takınmaya ihtiyaç var. İstanbul’daki İSEDAK toplantısı da bu açıdan önem taşıyordu.
Zincirlerin kırılması İslâm âleminin her şeyden önce bağımsız karar verebilme imkânı elde etmesini sağlar. O durumda dış güçlerin, küresel emperyalizmin dayatmaları etkisiz hale getirilmiş olacaktır. Bunun için İslâm âlemindeki ekonomik imkânların ve kaynakların yine İslâm âlemine hizmet eden kuruluşlar ve şirketler tarafından değerlendirilmesi için yardımlaşmanın artırılması gerekir. Bunun başarılması için İslâm ülkeleri arasındaki serbest ticaretin artırılması, yatırım imkânlarının yine karşılıklı olarak değerlendirilmesi, Müslüman halklara hizmet eden kurumların ve organların bileklerinin güçlendirilmesi, doğal zenginliklerin yine bu halkların hizmetlerinde kullanılacak şekilde değerlendirilmesi için işbirliği ve dayanışmanın güçlendirilmesi gerekir. İSEDAK’ın İstanbul’daki 25. zirvesinde alınan kararlarda bu hususlara işaret edildiği ve İslâm dünyasının kendi iç dayanışmasını güçlendirecek uygulamaların yaygınlaştırılmasının istendiği dikkat çekiyordu. Fakat önemli olan kararların ve taleplerin uygulamaya taşınması, kararlardan ürün çıkarılmasıdır.
İSEDAK İstanbul toplantısı sonrasında kamuoyuna açıklanan ve İstanbul Kararları olarak kayda geçen kararlar çerçevesinde bazı değerlendirmelerimizi ve önerilerimizi de inşallah müteakip yazımızda dile getireceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.