AK Parti milletvekillerine çağrı...
Muhalefet partilerinin, Sayın Baykal'ın muhteşem saptırması ile siyasî literatürümüze armağan ettiği "görsel" tepkilerinin ve kavgaların, AK Parti yöneticileri tarafından iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
Önceden planlanmış, pankartları hazırlanıp getirilmiş bir gerginlikten söz ediyoruz. Ortada düşünülmüş taşınılmış bir strateji var: Kavga çıkartılacak, AK Parti sertliğe itilecek. Demokratik açılım özünden uzaklaştırılacak. Ergenekon unutturulacak.. kamuoyu, açılımı değil, kavgaları konuşacak.
Bu strateji, Ergenekon cephesini de, içine düştükleri zor durumdan kurtaracak ve rahatlatacaktır. Ergenekoncuların asıl hedefinde, asrın davasını yürüten savcılar, yargıçlar var. Son HSYK toplantılarında neler döndürüldüğünü ibretle gördük. O bir denemeydi. Başarılı olamayınca, şimdi AK Parti'ye vurarak, davanın sağlıklı bir zeminde yürümesinin teminatı olan iradeyi yıpratmaya çalışıyorlar.
CHP ve MHP'nin, adına ister Kürt sorunu, ister demokratikleşme densin, çözüm falan istediği yok. Zaten çözüm adına bir teklifleri de yok. Ama Kürt sorununun çözülmesinin, demokrasi önündeki engellerin kaldırılmasının, devletin çetelerden, cuntalardan temizlenmesinin, AK Parti'ye yeni bir seçim zaferi kazandıracağını da gayet iyi biliyorlar. İki parti de, açılımda tökezlemesi halinde, AK Parti'yi hırpalama adına, 7 yıldır aradıkları fırsatı buldukları kanaatini taşıyor. Yeni bir oyun kuruyorlar. Vardıkları ortak nokta şudur: Açılım ters teperse, AK Parti biter...
Halkın içine inilirse, hatta AK Parti seçmeninin nabzı doğru tutulursa, hazırlanan oyunun hiç de yabana atılamayacağı görülecektir. Özellikle, Habur Sınır Kapısı'ndan, zafer edasıyla giren PKK'lıların ve onları karşılayanların şovları, gösterileri, toplumun büyük çoğunluğunun, açılım konusunda kafasını karıştırmıştır. Belli medya gruplarının sistemli yayınları, kurgulanmış ana haber bültenleri, bu konuda oldukça etkilidir. CHP ve MHP liderlerinin, hükümeti vatana ihanetle suçlamaları, dış güçlerin maşası ilan etmeleri, iki partinin tabanında aynen tekrarlanıyor. AK Parti ve AK Partililer, düşman gibi görülüyor, gösteriliyor. Toplum tam ortasından ikiye bölünüyor. Türkiye; hiçbir meselenin, sağlıklı tartışılamayacağı bir zemine kayıyor.
AK Parti kurmaylarının oturup yeniden bir durum değerlendirmesi yapmaları gerekiyor. AK Parti Genel Merkezi'nin, milletvekillerini illere göndererek parti yöneticilerini, üyelerini bilgilendirmeyi düşünmeleri isabetlidir. Ancak, kafası karışan; medyanın, CHP'nin ve MHP'nin etkilediği geniş bir kesim var. Asıl onların doğru bilgilendirilmesi ve ikna edilmesi gerekiyor.
Bu konuda kanaatimce en büyük yük Sayın Başbakan'a düşüyor. Sayın Erdoğan, peşpeşe mesela kahvaltılı, yemekli toplantılarla medya yöneticileri ve yazarlarla ayrı ayrı bir araya gelmelidir.
İkinci önemli nokta, salı günü Meclis çatısı altında yaşananlardan, AK Parti yöneticilerinin ders çıkarabilmesidir. Salı günü şunu gördük. Eleştiri de yapsalar, doğruyu da söyleseler, AK Parti sözcülerinin ağzından kaçan tek bir cümle, CHP ve MHP milletvekillerini tahrik etmektedir. Evet, gergin atmosferin tesirine girince bizzat AK Parti sözcüleri, muhalefete istedikleri fırsatı sunmaktadırlar. Futboldan biliyoruz. Haksız yere sertliğe uğrayan futbolcunun, kontrolsüz tepkisi, kırmızı kart görmesine sebep oluyor. Haklı iken haksız duruma düşüyor ve oyundan atılarak, takımına en büyük zararı veriyor... Açılım konusu Meclis'te görüşülmeye başlanınca, AK Parti'nin bütün milletvekilleri, bu örneği hatırlamalı ve iradelerine hâkim olmalıdırlar. Şu sözleri tekrarlayıp dursalar: "Sövene dilsiz, dövene elsiz gerek" desinler. "İncinsen de incitme" desinler. "Bu milletin geleceği adına, gelecek nesillerin hürriyet, özgürlük ve mutluluğu adına dayan biraz" desinler.
Desinler ve görsünler; oyunlar nasıl bozuluyor ve bu millet, onları nasıl bağrına basıyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.