Hükümeti boykot ediyorum
Son Bakanlar Kurulu toplantısında, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) dört ayrı maddesinde değişiklik kararı alındı. Buna göre; TCK’nın 132, 133, 134 ve 285. maddelerindeki suçlar için öngörülen ceza miktarları arttırılacak. Kararı açıklayan hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, “Demek cezalar az ki bu tür ihlaller oluyor” dedi.
Düz mantıkla, ihlali, cezanın azlığına bağladı.
TCK’nın 132. maddesi “Haberleşmenin gizliliğini ihlal”, 133. maddesi “Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması”, 134. madde “Özel hayatın gizliliğini ihlal” ve 285. maddesi “Gizliliğin ihlali” suçlarına ilişkin yaptırım hükümlerini kapsıyor.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal halinde öngörülen ceza miktarı 6 ayla 2 yıl arasında değişiyor. İhlal, kayıt yoluyla olursa ceza miktarı 3 yıla kadar çıkarılabiliyor.
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması durumunda 2-6 ay arasında hapis cezası öngörülüyor. Bu eylemden dolayı yarar sağlanıyorsa, 2 yıla kadar ceza verilebiliyor.
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlenirse öngörülen hapis cezası miktarı, 1-3 yıl arasında değişiyor.
Soruşturmanın gizliliğini ihlal halinde yargılama 1-3 yıl arasında hapis cezası talebiyle yapılıyor. Bu suç basın yoluyla işlenirse ceza oranı yüzde 50 arttırılıyor. Yani cezada alt sınır 1.5 yıl, üst sınır 4.5 yıla kadar çıkarılabiliyor.
Şimdi hükümet, bu ceza miktarlarını arttırıyor. Mesela; gizliliğin ihlaline ilişkin öngörülen ceza miktarında alt sınır 1 yıldan 2 yıla, üst sınır 3 yıldan 5 yıla çıkarılıyor.
Hapis cezasında alt sınır 2 yıl olunca; hükmün açıklanmasını geriye bırakma, erteleme veya paraya çevirme imkanı ortadan kalkıyor.
Yani, cezayı alan doğru cezaevine...
Basın özgürlüğüne indirilmiş büyük bir darbedir. Şu anda Ergenekon sürecinde sözkonusu maddelerden dolayı açılmış 3 bin civarında dava var.
Gerçi, yeni düzenleme geriye işlemiyor. Ancak, bundan sonraki süreci ipotek altına alıyor. Artık, Ergenekon başta olmak üzere tüm soruşturmalar ve iddianamelerle ilgili olarak yazmak, neredeyse imkansız hale geliyor.
Düşünün; Ergenekon iddianamesindeki bir belgeyi yazdığım için özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğim gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezası aldım. Sanki o görüşmeyi ben kayda almışım gibi...
Kaldı ki, gizliliğin ihlalini düzenleyen TCK’nın 285. maddesi Anayasa’ya aykırıdır. Sözkonusu suçtan dolayı açılan bazı davalarda savcılar, bu maddenin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gidilmesini bile istediler. Belki yakında bir mahkeme, bu yola başvurabilir.
Hukuksuzluğun mağduru gazeteciler olarak, hükümetten bu maddenin kaldırılmasını ve basın affı çıkarılmasını beklerken, aksine faşist bir yaklaşımla cezayı arttırıyor.
Peki, öyle olsun. Değişiklik çalışmalarına Albay Dursun Çiçek’i de davet eder misiniz bilmem ama ben sizleri boykot ediyorum.
Paşam bu tabloya bir göz atın
Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi, Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu belirtilen ıslak imzalı darbe planı eksenindeki tartışma konularını halka sordu. Anket sonuçları, masamda...
Ankete katılanların yüzde 33.7’si ıslak imzadan sonra TSK’ne yönelik görüşlerinin olumsuz etkilendiğini söylerken, yüzde 42.9’u TSK’ne güven duygusunda değişim olmadığını belirtti. Yüzde 14.4’ü ise “Fikrim yok” dedi.
Peki, bu durumda Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ görevinde kalmalı mı, yoksa istifa mı etmeli?
“Görevinin başında kalmalı” diyerek Başbuğ’a güvenoyu verenlerin oranı yüzde 50 çıktı. Yüzde 31.7’si “İstifa etmeli” görüşünü dile getirirken, “Fikrim yok” diyenlerin oranı yüzde 18.3’e yükseldi.
TSK, kurumsal olarak hukuk dışı işlere bulaşan personeli bünyeden atar mı?
Katılımcıların yüzde 36.9’u “Hayır, inanmıyorum” diyerek karamsar görüş belirtirken, “Barındırmayacağına inanıyorum” şeklinde iyimser olanların oranı yüzde 52.8 olarak belirlendi. Fikri olmayanların oranı yüzde 10.4’de kaldı.
Kritik diğer soru: Darbeciler, hukuk dışı işlere bulaşan askeri personel nerede yargılansın?
Yüzde 9’u fikrinin olmadığını söylerken, “Sivil mahkeme” diyenlerin oranı yüzde 39.3, “Askeri mahkeme” diyenlerin oranı yüzde 51.6 oldu.
Son soru: TSK, mevcut haliyle demokrasiye ve hukuka bağlı mı?
Soruya cevap verenlerin yüzde 30.2’si “Hayır, bağlı değil”, yüzde 60.1’i “Evet, bağlı”, yüzde 9.7’si “Fikrim yok” dedi.
Sonuçları bu şekilde özetledikten sonra kendi sorumuza cevap bulalım: Bu tablo, nasıl okunmalıdır?
Metropoll’un patronu Prof. Dr. Özer Sencer’le konuştum. Tabloyu, “TSK’ne yönelik güven erozyonu” olarak tanımladı. Şöyle dedi: “10-12 yıldır bu tür araştırmalar yapıyorum. Şimdiye kadar TSK ile ilgili güven oranı yüzde 80’ın altına hiç inmedi. İlk defa, böyle bir sonuçla karşılaşıyorum. Sonuçların iyi değerlendirilmesi gerekir.”
Sözün özü: İlker Paşa, Çiçek’i kazandı ama halkı kaybetti.