CHP, Atatürk’ün kurduğu parti(mi)
Velevki öyle olsun, çok mu imrenilecek bir partidir?
1946 yılına kadar CHP Atatürk’ün kurduğu parti idi..
Sonra darbeci askerlere yataklık eden batı aleminin bastırmasıyla 1946’da İsmet İnönü göstermelik bir çok partili kulvara sokuverdi..
Yani sizin anlayacağınız, çok partili sistemin cacığını çıkardı cuntacı askerlerimiz..
Silahı çeken yiğitler, ülkeyi işgal edilmiş hale soktular..
Aslında Atatürk, demokrasiye bağlı, hukuk sistemine uygun olarak kurmamıştı CHP’yi..
Rakip partilere müsaade etmemişti..
Bir defa emir/komuta çerçevesinde bir parti kurdurdu amma, zavallı parti ancak 3 ay yaşayabildi..
Bu mudur demokrasi?
Takrir-i Sükun kanununu, İstiklal Mahkemeleri’ni hangi demokratik sahaya koyacağız?.
Hülaseten, Atatürk CHP’yi dünya hukuk sistemine göre demokrat bir parti olarak kurmamıştı..
“Bazı kelleler gidecek” tehdidinin içinde demokrasi yeşerir mi?
Yeşermedi nitekim..
Zoraki sebeplerle gelebilen demokrasi 1946’dan sonra ayağı bukağılı at gibi hiç koşamadı, tökezledi, gülünç duruma düştü..
Atatürk zamanındaki şartlarla şimdiki şartları mukayese edemeyiz.. Doğru olmaz.. Ne var ki o devri temize çıkarmak için yalan söylemeye mecbur da değiliz..
Şu önemli duruma dikkatinizi çekmek istiyorum:
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen doğruları söylemedi mi?
Hadi CHP’yi anlamak mümkün, ancak Alevi kesimi anlamakta ben zorluk çekiyorum..
Bir adam gerçekleri dile getirdiği için neredeyse linç edilecek..
Ne kendi partisinden ne de alevi kesimden Onur Öymen’in yalan söylediğine dair bir bilgi ve belge var..
“Söylemeseydi!”
Niye söylemeseydi.. Bırakın, adamcağız hayatında bir defacık siyasi gerçeği dile getirsin..
“Sükût ikrardan gelir” demişler.. Deniz Baykal sükût ediyor beyler..
Buyurun, cesaretiniz varsa, doğru konuşmaya adaysanız, Deniz Baykal’ı eleştirin..
Ya da Munzur Dedesi Kemal Kılıçdaroğlu’nu tefe koyup öttürünüz..
O yok, öteki yok, “Sen niye doğruyu söyledin” diye Baykal’ın yardımcısı Onur Öymen’i istifaya zorlamak samimi değildir..
Atatürk’ün kurduğu parti(!) bu milleti daha çok açmazlara sürükler..
Baksanıza, “Sosyal demokrat” olduklarını söylüyorlar, amma Atatürk’ün sosyal demokrasiyi ağzına aldığını iddia edemiyorlar..
Allah kurtarsın bu milleti samimiyetsizlerden..
SONDAN ÖNCEKİ NOT:
Mert ve samimi insan, sevgili Ömer Lütfi Mete’nin Rahmet-i Rahman’a kavuştuğunu öğrendim..
Can taşıdığım için üzüldüm.. Pek çok görüşümüz aynı olduğundan dolayı ayrıca “büyük bir kayıptır” diye geçmişe gittim..
İyi bir dosttu.. İyi bir yazardı.. İyi bir fikir adamıydı..
Allah rahmetini o güzel insandan esirgemez inşallah..
Yakınlarına, arkadaşlarına ve Türk milletine başsağlığı dilerim..
Mekanı cennet olsun..
MEKKE’DEN TELEFON VAR:
Adana kafilesi ile Hudeybiye Turizm şirketi tarafından Hacca götürülen insanlar terk edilmişler..
Paralarını aldıkları hacı adaylarını Mekke’ye iner inmez terk edip gitmişler.. Ne otel, ne başka taahhütleri yerine getirilmiş..
Vakit gazetesinde yazdığım için beni aradığını söyleyen muhterem hacı adayı, “Durumumuzu gazetede açıkla” ricasında bulundu.. Telefondaki çaresizlik sesi neredeyse rüyalarıma giriyor..
Galiba şirket elemanlarının İslâm ile alakaları, güzel bir isimle gösterildiğinin ötesinde sahtekârlık oluyor..
“Hudeybiye”
Ya şimdiki anlaşma ne oluyor efendiler? Allah korkusu nedir, hiç bilmez misiniz?
Selam olsun Mekke ve Medine’deki mü’minlerin tamamına..
================
Vatansever gözüküp emdiler kanımızı,
Demokrasi lafıyla yaktılar canımızı,
Hangi yolda yürüsek çukura düşüyoruz,
İri iri herifler sattı vatanımızı..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.