Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Yerin kulağı varsa devletin de telekulağı var!

Yerin kulağı varsa devletin de telekulağı var!

Fethi Şimşek...
Herkesi o dinliyormuş gibi.
Bir adamın kaç tane kulağı olur?.!
Hem neden Fethi Şimşek!.
Anayasa’nın 22. maddesini okuyalım da pişkinler dinlesinler, belki yüzleri kızarır. Veya kimin ne yapmak istediği anlaşılır.
“Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur(...)”
Telekomünikasyon Kurumu, Anayasa’nın 22. maddesine istinaden 2000 yılında kuruldu. O zaman iktidarda analı kuzulu sol vardı.
Yapın çatın, başkalarının üzerine atın.
“Dinleniyoruz” feryatları ülkede yeni bir şeyler oluyormuş havasını estiriyor. Oysa eskiyi yenilere boyayıp felaket tellallığı havasında satıyorlar.
Timsah gözyaşları...
İnsanları, sırf düşüncelerinden sebep takibe alarak sistemin dışında tutan kendileri; iş başa düşünce uygulamadan şikayetçi olan yine kendileri...
1980 darbesi boşuna yapılmadı...
Darbe sabahı telefon muhaberesi yapılamıyordu. Evimi aramak için Alay Komutanı Kurmay Albay Atilla Ateş’ten izin almak zorunda kaldım. Düşünebiliyor musunuz, o zamanlar devletin savcısıyım, evimle konuşmak için albaydan izin alıyorum.
Askeri karargahlarda istenilen telefonun anında dinlendiğini çok iyi biliyorum.
Aynı şekilde emniyetin bazı birimleri telefonları dinleyebiliyordu.
Ki o zamanlar ortalıklarda Anayasa’nın 22. maddesi yoktu.
Demek ki; bu telefonlar ne zaman devletin tekelinden çıktı?.!
Dinleme işi yeni değil; halkından korkanların yıllardır kullandıkları baskı aracı. Yine halkı ile kan uyuşmazlığına düşen bir düzenin korunma aracı.
Aslan sosyal demokratların icadı.
Sadece dinleme değil, Ergenekon denilen derin örgüt ülkedeki yüksek bürokratlarla hakim ve savcıları takibe almıştı. ‘Acaba yargı camiasında, din iman taşıyan irticacı var mı?’ Evlere kadar takipçiler gönderip, ‘acaba aile başörtülü mü?..’
O bakımdan her yıl önümüze “beyan” adı altında takip formları geliyordu.
Yaz bakalım: Eşin çalışıyor mu?
Çocukların hangi okullarda okuyor?
Hangi dershanelere gidiyor?
İlkokuldan itibaren hangi okulları bitirdiler?
Ne demek oluyordu bütün bunlar? Şu demek oluyordu: Şayet çocukların akredite sayılmayan okullarda okuyor, dershanelere gidiyorsa al sana çarpı.
Eşinin başı kapalı ise yine çarpı.
28 Şubat mantığı, o zamanlar derin devletin kabalıklarına sesi çıkmayanlar baktılar ki silah geri tepti, şimdilerde hop oturup hop kalkıyorlar. Hakçı kesildiler...
“Efendim, yargı bağımsızlığı, insan hak ve hürriyetleri”.
Günaydın öğretmenim!..
Sizin haklarınız meğersem insan hakkıymış da başkalarınınki irtica hakkı!
Vurun abalıya...
Şuraya gelmek istiyorum. Doğrusu bu telefon dinleme olayı çokça keyfiliklerle doludur, kurunun yanında yaş da yanıyor. Benim müvekkilim ne telefonlarla görüşmüş, ne de organize suç örgütleriyle bir araya gelmiş, duruşması yapılıncaya kadar tam dokuz ay içeride yattı. Örgüt elemanları kendi aralarında konuşurken bunun da ismini zikretmişler, hepsi o kadar. Al sana çete kurmak, ihalelere fesat karıştırmak.
Bu arada Yargıtay Başkanı’nın geç de olsa öne sürdüğü görüşe ben de katılıyorum.
Anayasa’nın 22. maddesi ya doğru dürüst düzenlensin, ya da kaldırılsın. Aslında bizim yıllardır istediğimiz bu darbe anayasası kökten değiştirilsin.
Delil toplama diyecek olursanız, ben de derim ki eskiden telefonlar mı dinleniyordu?
Devlet başka yöntemler bularak başının çaresine baksın.
Veya dinleyen kulakları biraz daha ayarlasın. Boynuzu geçemesin...
Değilse bu iş Fethi Şimşek işi değildir.
Mahkemeler karar veriyor, kurum da bu karara istinaden dinliyor. Bazen de boynuz kulağı geçmiyor değil, geçiyor. Birileri nasıl ki antidemokratik cumhuriyetin kollamacısı ile kayırmacısı ise bu da derin devletin kulağı! Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak hikayesi. Zaman geçer, boynuz da kırılır, kulak da kesilir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi