Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Güzellikleri keşfetme sanatı

Güzellikleri keşfetme sanatı

Hayat tümüyle “Güzellikleri fark etme sanatı”dır!
Bu insanı şükre götürür.
Zikre götürür… Duaya götürür.
Fark edip etmemek tamamıyla bizim elimizdedir…
“Ortam kötü ne yapalım” bahanesine sığınıp yan gelmek de mümkün, “kötü ortam” içindeki “iyiler”i bulmak için çabalamak da...
Mutsuzluk tablolarına bakıp mutsuz, umutsuzluk pompalayan gelişmelere kapılıp umutsuz olmak ve hem mutsuz, hem umutsuz olarak kenara çekilmek de mümkün, mutsuz ve umutsuz tablolardan mutlulukla umut çıkarmak için çalışmak da...
Eğer öncelikle kendimiz olmak üzere, bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorsak, olumsuz gelişmelere ve umutsuzluk girdaplarına kendimizi fazla kaptırmadan, küçücük mutluluklar yakalamayı ve umut kırıntılarında yeniden dirilmeyi becerebiliriz (Zaten mutluluk doğru anları yakalamaktır, çünkü sürekli mutluluk yoktur, olsaydı zaten sıradanlaşırdı).
Bu anlamda:
¥ İnanmak mutluluktur...
¥ Sevmek mutluluktur...
¥ Sevilmek mutluluktur...
¥ Hoş görmek, affetmek mutluluktur…
¥ Hoş görülmek, bağışlanmak mutluluktur…
¥ Başkasına yardım etmek, ya da başkasından yardım almak mutluluktur...
¥ Komşuluk mutluluktur...
¥ Paylaşmak mutluluktur...
¥ Okumak ve yazmak mutluluktur...
¥ Dinlemek, ya da dinletmek mutluluktur...
¥ İşe gitmek, iyi bir şeyler üretmek ve işten eve dönmek mutluluktur...
¥ Sevdiğimiz insana yemek pişirmek mutluluktur...
¥ Sevdiğimiz insanın pişirdiğini yemek mutluluktur...
¥ Takdir etmek, takdir edilmek mutluluktur.
¥ Gezmek, seyahate çıkmak mutluluktur...
¥ Dua ve ibadet mutluluktur...
Dünya bir “sefine-i Rabbanî=Allah’ın gemisi” (Bediüzzaman’ın ifadesidir) olduğuna göre, bunun bir kaptanı var. O’na güvenmeyip kaptanlık taslamak karamsarlık, O’na güvenmek ise huzur ve mutluluktur.
Mutlu ve umutlu olmak için çok sebebimiz var, çoook!
¥
Tekrar tekrar düşünün bakalım: İki gözümüz kör iken biri açılsa ne kadar mutlu olurduk...
Bir gözümüz gördüğü için ne kadar şükrederdik...
Ama iki gözümüz varken birini kaybetsek, nasıl üzülür, nasıl mutsuz oluruz.
Halbuki olgu aynı olgu...
Her iki durumda da tek gözümüz var: Ancak bakış açımız farklılık arz ediyor.
Birinde “var olana” kilitleniyoruz (açılan göze)...
İkincisinde “yok olana” (kaybedilen göze) kilitleniyoruz.
Öyleyse “mutlu” mu, yoksa “mutsuz” mu olacağımızı biz belirliyoruz .
Avantajlarımıza bakınca “mutlu-umutlu”, dezavantajlarımıza bakınca “mutsuz-umutsuz” oluyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi