İtaatın sınırı
Almanya’da konuşan Mısır asıllı Papaz Karkoush'un “İslam’da kadınlar” konusundaki hezeyanlarına -yoğun gündemimize rağmen- cevap vermeye devam edelim.
Papaz’ın iddia ettiği gibi, İslam’a göre “kadın, erkeğe mutlak manada itaat etmek zorunda mıdır?”, yoksa bunun bir ölçüsü, sınırı var mıdır?
Eğer kadının erkeğe mutlak manada itaat etmesi gerektiği şeklindeki Papaz’ın iddiası kabul edilecek olursa, bu, “Allah’a ait bir hakkı, kul’a vermek” demek olur. Oysa mutlak itaat, Allah’a yapılır. Kul’a itaat etmenin ise, ölçüleri, sınırları vardır. İslam’da bunun belirleyicisi de elbette “mutlak itaat”in sahibi yüce Allah (c.c) ve O’nun öğretisini sünnetiyle bize açıklayan Hz.Peygamber (a.s) dir.
Mesela, Lokman(31):15’de; kişinin anne babası Allah’a eş ve ortak koşmayı emredecek olsalar, onlara itaat etmemek gerektiği anlatılır. Yani bırakınız kocayı, anne babaya bile itaatte ölçü konmuş, sınır çekilmiştir.
Allah’ın Elçisi de, “Allah’a isyanda kula itaat yoktur” vecizesiyle bunu bir “kavaid-i külliye” olarak ilkeselleştirmiştir.
Demek ki, kocaya itaat edilip boyun eğilecekse eğer, bu ancak Allah’a itaat sayılabilecek söz ve davranışlarla kayıtlıdır. Gerekiyorsa kadına itaatta da bu geçerlidir. Başka bir ifadeyle, Allah’ın hoşnut olmayacağı küfür, şirk, haram ve günah sayılan söz ve fiillerde, kim olursa olsun hiçbir kul’a itaat veya boyun eğme yoktur.
Konuyla ilgili başka bir ayete bakalım: “...İyi kadınlar; boyun eğenler ve Allah’ın korumasına karşılık yalnızken kendilerini koruyanlardır.” Nisa 4/34.
Bu ayete bakarak adı geçen Papaz gibi bazıları “kadınların erkeklere boyun eğmesi gerektiği” hükmünü çıkarmaktadırlar. Oysa bu sadece kadınlara değil aynı zamanda erkeklere de yönelik bir nitelemedir, bu bir, ikincisi ve en önemlisi de; bu boyun eğme kadın ve erkeklerin birbirine boyun eğmesi değil, her ikisinin de Allah’a boyun eğmesidir.
Yukarıdaki ayette “boyun eğen kadınlar” anlamına gelen “kanitat” kelimesi, aşağıda mealini vereceğimiz âyette de “kanitun ve kanitat” şeklinde hem erkekler hem de kadınlar için ayrı ayrı kullanılmıştır ki meâli:
“Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, boyun eğen erkekler ve boyun eğen kadınlar….” [Ahzab 33/35] şeklindedir.
Burada “boyun eğen erkekler ve boyun eğen kadınlar” elbette Allah’a boyun eğenlerdir. Kur’an’ın genel prensibi gereği bir âyet diğer bir ayeti açıkladığı için yukarıda Nisa:34’deki “boyun eğen kadınlar”ın da Allah’a boyun eğen kadınlar olduğu ortaya çıkar.
Şayet biz bu ayeti Papaz’ın anladığı gibi, “kocasına boyun eğen kadınlar” diye anlarsak, o zaman “boyun eğen erkekler”i de “kadınlarına boyun eğen erkekler” diye anlamamız gerekir ki, bu durum ailede kargaşaya, belirsizliğe, ihtilafa yol açar. Ama kadın da erkek de “Allah’a boyun eğdiği” taktirde mesele halledilmiştir. Ayetlerde de anlatılan budur.
İslam toplumunda meydana gelen ihtilaf ve ayrılıkların temelinde maalesef aile bireylerinin “Allah’a boyun eğmeme“ gafleti ve buna paralel olarak da diğerini kendine boyun eğdirmeye çalışma inadı yatmaktadır.
Papaz’ın yaptığı da, Müslümanların bu ayıbını İslam’a yükleyip kafaları karıştırma çabasından ibarettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.