Zincire vurulmuş bir hükümet
Yargı’yı evrensel standartlara çıkarmadıkça bu ülkede hiçbir açılım yapılamaz. Başörtü düzenlemesi hiçbir hukuk ölçüsüne uymayan bir yorumla AYM'den döndü. Katsayı Karıştay’dan döndü. Cumhurbaşkanı seçiminde 367 kararıyla hukuk ayaklar altına alındı. Yüksek Yargı açıkça statükonun jandarmalığını biraz da–dokunulmazlık–zırhından yararlanarak üzerine almış durumda.
En küçük bir eleştiri, en haklı bir itiraz bile hemen Yargı kararlarına saygısızlık olarak mütalaa ediliyor. Yani Yargı hangi kararı verirse versin eyvallah diyecek bir de saygı gösterecksiniz. Kararın hukukiliğini, evrensel normlara uygunluğunu, gerekçelerini, çelişkilerini, tenakuzlarını hiç tartışmayacaksınız. Çünkü Yargı göreceli doğruyu değil, mutlak doğruyu(!?) söylüyor. Eleştirmeyecek, tenkit etmeyecek sadece biat edeceksiniz.
Hükümet bu gerçeği bilmesine rağmen aylardır bütün açılımların kilidi olan Yargı reformunu yapmıyor.
Yaptığı bütün gerçek reformlar Yüksek Yargı’dan geri dönmesine rağmen edilgen, pasif bir durumda bekliyor. Yarın AK parti iktidarı sona erse, hiç AKP iktidar olmamış gibi derin çeteler bıraktıkları yerden ihanetlerine devam edecekler. Çünkü yapılan işleri kalıcı hale getirecek hiçbir düzenlemeye yüksek Yargı geçit vermedi. ETÖ davasıyla geri çekilen darbecilerin yerini Yüksek Yargıdaki uzantılar aldı.
Son iki yılda meydana gelen gelişmeler Yargı’nın sağlam durması, demokrasiye bağlı olması halinde hiç kimsenin Demokrasiyi inkıtaya uğratma cüret ve cesaretini gösteremeyeceğini gösteriyor. Görevinin şuurunda birkaç hukuk adamı çeteleri hallaç pamuğu gibi savurdu. Dokunulamaz sanılan iş adamları, gazeteciler,askerler, bürokratlar sanık sandalyesine oturtuldu. Geçmişte darbelerin nereden icazet aldığı, niçin soruşturulamadığı bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı
İktidar olmanın yolu önce Yargıyı ideolojilere karşı tarafsızlaştırmada ve kendi sınırları içine çekmede yatıyor. Elbette çok sayıda kaliteli hukuk adamı var.Ama bugün bazıYargı mensupları, askerin bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışıyor. İkinci bir meclis gibi yasaları yeniden denetimden geçiriyor.Bunu yaparken mevcut yasalara göre bir denetimden ziyade ideolojik denetim yapıyor.Başörtüsü kararı da, 367 kararı da, son katsayı kararı da tamamen ideolojik kararlardır. Hangi kılıfa uydurulurlarsa uydurulsunlar böyledir.
Hangi ülkede AYM üyeleri 65 yaşına kadar görev yaparlar. Hangi ülkenin yüksek yargıçları bu kadar dokunulmazlık zırhına büründürülmüştür. Yüksek bir Yargı mensubunu yargılayabilmek için Yargıtay birinci başkanlar kurulunun izni gerekiyor. Hangi hukukçu kendi kendisini yargılamak için izin verir? Alaattin Çakıcı ile dinlemeye takılanlara bile soruşturma izni çıkmadı. Kendileri istifa edip gittiler. Son günlerde revaçta olan ve bazı çevreler tarafından bilinçli olarak abartılan dinlemelerde, Yargıtay başkanı Birinci başkanlar kurulunun izni gerekiyor dedi. Yani dinlenecek kişi için 21 hukuk, 11 ceza dairesi başkanın katıldığı birinci başkanlar kurulunun izin vermesi gerekiyor. 33 kişinin bildiği bir şey gizli kalır mı?
Aslında hakim savcıların dinlenmesi adalet bakanlığının iznine bağlı. Kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde Adalet bakanlığının izni ile dinleme yapılabilir. Ama yüksek Yargı biz ayrıcalıklıyız bizi dinleyemezsiniz, bizi dinlemek için bizden izin alacaksınız diyor. Seni dinlemek için senden izin alırsam seni nasıl yakalayacağım?Kaldı ki her suç için dinleme yapmak mümkün değil. İletişim takibi sadece bazı suçlar için verilmiş bir izindir. Ve istisnai bir uygulamadır.
Sözün özü, hükümet Yüksek Yargı tarafından zincire vurulmuş durumdadır. Bu zincirler kırılmadan hiçbir esaslı reform yapılamaz.