Bereketli toprakların tahtı Harran
Hayat Bin Kays El Harrani Hazretleri’nden sonra biraz da olsa Harran’dan söz etmeli. İnsanlık tarihinin başlangıcına şahitlik eden Harran hakkında bilgiye geçmeden önce, yine sözü Harrani Hazretleri’ne bırakmak ve hikmetlerle dolu, kalplere tesir eden sözlerinden bazılarını aktarmak isterim.
.........
“Kalbinde, Allah korkusu bulundurmak ve sıddıkların halleri ile hallenmek isteyen kimse, her işinde sünnet-i seniyyeye yapışmalı, onu mutlaka yerine getirmeli ve helal lokma yemelidir. İnsanın meleklik sıfatından mahrum olması; haram yemesi ve Allahü Teâlâ’nın yarattıklarına eziyet etmesi sebebiyledir.”
“Kalp yumuşaklığını, Allah adamı olan evliyanın sohbetlerine devam etmekte aramalıdır. Kalp nurunu da sohbete olan gayreti devam ettirmede aramalıdır.”
“Sadık talebenin alameti şudur: Bir an bile, Rabbini zikretmekten, O’nu hatırlamaktan ayrılmamalı ve O’nun hakkını gözeterek, farz ve sünnetlere devam etmeli, dünyanın geçici zevklerinin sevgisini kalbe sokmayıp atmalı ve kalbinde daima Cenab-ı Hakk’ın sevgisini bulundurmalıdır.”
“Haramlardan sakın ve dünyaya düşkün olma. Zühde, ibadet etmek niyetiyle sarılmalı, yoksa kendisinin zühd sahibi olduğunu gösterip, dünyalıklara kavuşmak için onu vesile etmemelidir.”
“Muhabbet, yani Allahü Teâlâ’yı sevmek, mârifetin (yâni O’nu tanımanın) ve Hakk’a giden yolun en büyük nişânıdır. Bâkî, sonsuz var olan sevgiliye, muhabbet ile kavuşulur.”
Evet değerli dostlar; “inanmak ve anlamak isteyen” herkes için bir ışık olan bu ifadelerden sonra Harran şehrine geçelim.
Harran hakkında verilen resmi bilgi şöyle: Şanlıurfa’nın 44 kilometre güneydoğusundadır. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen tarihi Harran kenti, kendi adıyla anılan Harran Ovası merkezinde kurulmuş, 3392 sayılı kanunla 19.6.1987 tarihinde ilçe merkezi olmuştur. İl merkezine 44 km. mesafededir. 76 köyü vardır. 1997 Genel Nüfus Sayımına göre ilçenin nüfusu 41 bin 58’dir. (İlçe merkezi nüfusu 7 bin 306, köy nüfusu ise 33 bin 753. 2001 yılında 48 bin civarında olduğu sanılmaktadır.)
Harran, dünya üzerinde şehir olarak kurulmuş ilk yerleşim merkezidir. Evler, topraktan bağımsız değil, sanki toprağın bir ürünüymüş gibi yerden birer yükselti şeklindedir. Konik damları, kalın duvarları, toprak zemini ve camsız pencereleriyle yakıcı sıcağın etkilerini azaltmaya çalışırlar.
Tevrat’ta Hârân olarak geçen yerin burası olduğu söylenilir. İslam tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh (a.s.)’ın torunlarından Kaynan’a veya İbrahim (a.s.)’ın kardeşi Aran’a (Haran) bağlarlar. 13. yüzyıl tarihçilerinden İbn Şeddad, Hz. İbrahim’in Filistin’e gitmeden önce bu şehirde 15 yıl oturduğunu yazmaktadır.
Bu nedenle Harran’a Hz. İbrahim’in kenti de denildiği, Harran’da İbrahim (a.s.)’ın evinin, adını taşıyan bir mescidin, onun otururken yaslandığı bir taşın olduğu söylenmektedir.
Harran tarihiyle ilgili en doğru bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara dayanmaktadır. Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari’de bulunan M.Ö. II. bin başlarına ait çivi yazılı tabletlerde “Har-ra-na” veya “Ha-ra-na” şeklinde rastlanılmaktadır.
Kuzey Suriye’de bulunan Ebla tabletlerinde ise Harran’dan “Ha-ra-na” olarak bahsedilmektedir. M.Ö. II. binin ortalarına ait Hitit tabletlerinde, Hititler’le Mitanniler arasında yapılan bir anlaşmaya Harran’daki Ay Tanrısının (Sin) ve Güneş Tanrısının şahit tutulduğu belirtilmektedir.
Bu tarihi belgelerden anlaşıldığına göre, Harran adı 4.000 yıldan beri değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Harran adı, Sümerce ve Akatca “Seyahat-Kervan” anlamına gelen “Haran-u”dan gelmektedir. Bazı kaynaklar bu kelimenin kesişen yollar veya çok şiddetli sıcak anlamına geldiğini de kaydetmektedirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.