Başladığı gibi bitti
Başlaması da ani oldu, bitişi de.
Başörtüsü tartışması ile aynı zamanda gündeme geldi operasyon.. Ne zaman biteceği belli değildi. Irak yönetimi gelişmelerden tedirgindi. Batılı ülkeler de, ABD de.. Operasyonu destekliyorlardı ama en kısa zamanda tamamlanıp bölgeden tamamen çekilinmesini istiyorlardı ve bu operasyonun fazla sürmemesi gerektiğini söylüyorlardı.. Ankara ise bu konuda bir açıklama yapmıyor, kalıcı olmadıklarını, işleri bitince geri çekileceklerini açıklıyordu.. Şunu da ekliyordu: Kimseden izin alıp girmedik, kimsenin talimatı ile de çıkmayız..
Sonra operasyon aniden durduruldu ve açıklama operasyon durdurulduktan sonra geldi..
Ortada olağandışı bir durum olduğu açık.. Bu kadar ani geri çekilmenin sebebi ne olabilir?
Geri çekilme kararını Genelkurmay mı verdi, hükmet mi? Böyle bir kararın verilmesinde dış etkilerin rolü oldu mu? Bu dış etki kaynağı hangi ülke?..
Operasyonu yöneten birliklerden bu yönde bir talep geldi mi?
Herkes biliyor ki, Barzani ve Talabani bu işten rahatsızdı..
AB ve ABD ise Türkiye’nin Irak’a girip uzun süre kalmasından kaygı duyuyordu.. Türkiye’nin Irak’ın garantör ülkesi olarak İngiltere ile birlikte birtakım hakları olduğu biliniyor.. Ankara Anlaşması’nın hükümleri çok açık.. Bu anlaşmaya göre Türkiye’nin bölgede olmasının değil, ABD’nin orada bulunmasının hukuki dayanağı yok.. Türkiye’nin oradan ne zaman çekileceğinin değil, ABD’nin ne zaman çekileceğinin konuşulması gerek..
Bölgedeki etnik temele dayalı yapılanmanın da aynı anlaşmaya göre hukuki temeli yok..
Asıl sorun Türkiye’nin Irak’a girip güvenli bir bölge oluşturarak sınır bölgesinde bir ileri karakol kurması endişesi idi.. Bu olmadı.
Ama sanılmasın ki, Türkiye Irak’tan tümüyle çekildi. Hayır, hem Türkmen bölgesinde, hem de Kuzey Irak’ın değişik bölgelerinde siyasi ve askeri izleme ve dinleme istasyonları, istihbarat birlikleri mevcut..
Bu arada, Türkiye Irak’tan geri çekildi ama, bu tekrar girmeyeceği anlamına gelmediği gibi, bu durum operasyonun tamamen durdurulduğu anlamına da gelmiyor.. PKK’ya karşı operasyonlar ülke içinde sürdürülecek.. PKK’nın Kuzey Irak’a çekilen dağ kadroları da silah bırakıp Kuzey Irak’ta siyasi bir harekete dönüşecek ve ABD’nin bölgede yakında başlatacağı Kürt siyasi oluşumunun feodal temellerden ayrıştırılıp demokratikleştirilmesi çerçevesinde Türkiyeli Kürt göçmenler de kendilerine yer bulacaklar.. Yani Irak’a çekilenlerin Türkiye’ye tekrar dönerek silahlı mücadele vermesi yerine bölgede yerleşik düzene geçmeleri üzerine planlar yapılacak..
Türkiye’de operasyon tamamlandıktan sonra sınırlı bir af da gündeme gelebilir..
Birtakım duyumlara göre, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki operasyonunun aniden durdurulması konusunda, ABD’nin istihbarat desteğini kesecekleri yönündeki uyarısı kadar, Rusya’nın bu konudaki rahatsızlığının da etkili olduğu belirtiliyor..
Rusya, bölgedeki gelişmeler konusunda sürece müdahil olmada son derece istekli.. Hatta İngiltere de bu konuda dolaylı olarak Ruslara destek veriyor. Almanya da aynı şekilde ABD’nin Ortadoğu’da tek belirleyici güç olmasına karşı.. Kuşkusuz burada İran faktörü de önemli bir rol oynuyor ve çin de Rusya’nın bu rolünden memnun..
Rusya sadece Filistin konusu ile değil, Şangay triosu olarak İran’a yönelik tehditler ve ABD’nin bölgedeki askeri varlığının genişlemesine karşı rahatsız..
Türkiye’nin de, Rusya’ya bilgi vermeden bölgede yeni roller üstlenmesinden rahatsız.. özellikle ABD, AB ve İsrail’in; Türkiye’yi askeri ve stratejik anlamda, ekonomik ve siyasi olarak Rusya’yı kuşatmaya ya da doğuya karşı bir sıçrama tahtası olarak kullanma gayretlerinden tedirginlik sözkonusu. Rusya’nın İran’la başlayan yakın ve sıcak ilişkisi diğer İslâm ülkelerini de kapsayacak şekilde genişleyebilir. Putin’in bu yönde adımlar atabileceği söyleniyor. Bu konuda Türkiye’nin kilit bir rolü var.
Şunu da unutmamak gerekir ki, Türkiye’nin istediği zaman elini kolunu sallayarak, hatta ABD’ye rağmen bölgede operasyon yapabileceği anlamına gelen yorumlar ve beyanlar, ABD’nin tek belirleyici rolüne, buna dayalı caydırıcı imajına ve prestijine karşı, bölge halkının zihninde oluşturduğu kuşkuların da bu sonucun bu şekilde tecellisinde önemli bir rol oynadığı düşünülebilir..
Eğer Irak’tan çekilme konusunda Rusya’nın ani bir atağı oldu ise, bunu Rusya’nın Türkiye’nin kendisini göstermesi konusunda bir atağı olarak görmek de mümkün.
Şu çok açık ki, ne ABD, ne AB, ne de Rusya Türkiye’yi kaybetmek istemez.. Türkiye’nin de bu ülkelerden hiçbirini karşısına almak gibi bir lüksü yok. Bugün için böyle bir denge oluşmuş durumda..
Ankara’nın İsrail konusunda isteksizliği ve herhangi bir ülkeye / bloka bütünü ile angaje olmak gibi bir tutumu yok.. Bu konuda aktif denge politikası izliyor.. Doğru olan bu..
Her ülke ve blokla sorunları da var, ortaklıkları da.. Bu anlamda Ankara kilit bir rol oynuyor.. Türkiye, dış ülkelerden bağımsızlaştıkça ve güçlendikçe dengeyi gözetmekle birlikte, kendi önerisi ile öne çıkabilir.. Türkiye bölgedeki devletleri görmek zorunda. Ama bölgedeki devletlerin de artık Türkiye’yi görmeleri ve hesaba katmaları gerek. En çok da İsrail’in. Türkiye artık kolay ve ucuz lokma değil..
Ankara Irak’tan çekildi. Ama bunun tartışması devam edecek..
Şimdi Ankara’nın ABD’ye bölgeden ne zaman çekileceğini, İsrail’e, işgal ettiği topraklardan ne zaman çekileceğini sorması gerek..
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.