Rektörler sektöründe son durum!
Şu soyadların cafcafına bakar mısınız?
Parlak...
Sütbeyaz...
Akbulut..
Akaydın....
Ben seviyorum bu arkadaşları...
CHP'den intikal eden bir mahkeme güvenceleri var galiba...
Teziç önünde ceket düğmeleyen, tek kelime konuşmayan rektörlük sektörü üyeleri, yeni YöK Başkanı'na "istifa et" çağrısı yapıyorlar...
Böyle yiğitler hiç sevilmez mi?
Kendi aralarında bir gün "elbise giymek yasak" kararı almalarına herhalde az kalmıştır...
Yasaksa her şeye yasak!..
Yasakçılığın sınırlarını emekli general Doğu Silahçıoğlu'na çizdirirlerse, hiç hayret etmeyiniz...
Askerse asker, generalse general... Daha iyisini bir başkası düşünemez... Kartel medyası da desteklerse, sektörün rektörleri öyle bir laiklik gömleği giydirirler ki Türk milletine, zebaniler dahi çıkartamaz...
Benim şahsi bir endişem yok...
Fatih Hilmioğlu isimli en azametli rektör hemşehrimdir... üstelik babası ile dostluğumuz vardı... Hilmi Soydan'ı, yani Hilmioğlu'nun babasını Marksist, aynı zamanda şeriat muhalifi oğlanlar vurmuşlardı...
Nereden nereye gelmişiz?
Korkarım hemşehrimin pabucunu Akaydın dışarı atacak... çünkü kendi gibi beyazlığa, aydınlığa gazel okuyan daha münasip rektörler var...
Peki, bu "kaos" muharebesinde CHP'nin fonksiyonu nedir?
Mahkemeler!..
Anayasa Mahkemesi, olmazsa Danıştay...
Daha başka neresi var, ben bilmiyorum... Tabii benim bilmemem önemli değil... Deniz Baykal ve saz arkadaşları bal alacak çiçekleri biliyor, tedbirlerini de ona göre gündeme taşıyorlar...
Canınız istiyorsa savaş çıkartmak için bir manga rektör bulacaksınız, elbette rektörlerin ders verdiği solcu gençler olarak, onları da tam ajite ederek il il, üniversite üniversite gezdireceksiniz, slogan attıracaksınız...
Şunu da unutmayacaksınız:
Kanunları siyasi iktidarlar çıkartmamalı, hukukçular ne derlerse o olmalı...
Ben bu hususta CHP'yi de çok severim...
Bu arada kartel medyanın veya bir başka deyişle holding medyasının durumuna, tavrına da göz atmakta fayda var...
Hiç yapmadığım halde bugün bir Hürriyet aldırdım...
Abooo, içinde neler var neler..
İllegal basın konseyi başkanı, aynı zamanda başyazar yine döktürmüş de döktürmüş...
Ciddiyetini şundan anlamanızı salık veririm:
“Kahraman ordumuz Kuzey Irak'ta büyük başarı elde etti... 24 şehit verdik (3 köy korucusunu şehitlikten uzak tutuyor başyazar) Makul bir süre içinde geri döndük...” Askere yağcılık, yalakalık, buna rağmen hiçbir fonksiyonu olmayan siyasi iktidara insafsız suçlamalar...
Gazetenin baş müdürü Ertuğrul ise, aklınca bir analiz yapıyor ve de hükümeti suçlu çıkarmak için acayip surette yağ israf ediyor...
Güya, ABD'nin hiçbir dahli yokmuş ani çekilişte...
Bre akıllı müdür, bir mahalle halkı o kadar uzağa pikniğe gitse en az 15 gün kalır... "Erken dönüş" sinyalini değerlendiren Gn.Kurmay Başk. Büyükanıt, "Erken sözü izafidir, bir hafta da olur, bir yıl da" diyordu...
Yani şimdi Türk askeri programlandığı şekilde işini bitirdi de öyle mi döndü?
Ulan ahmaklar, ABD Savunma Bakanı daha ABD'ye varmadan ani bir karar alınması neyin ifadesidir?
Evet ipleri tamamen askerin eline veren AKP seyirci kaldı, seyirci...
Gn.Kurmay, Zap karargâhını tam anlamıyla düşürmeden dönüş yaptı...
Siz bunda teslimiyetçilik sezmiyor musunuz?
Eğer karar mercii AKP hükümeti olsaydı, şimdiki gibi davranmanız mümkün müydü?
Siz kartel medyası ancak şartlanmış rektörleri ikna edersiniz... Başkasını asla!..
Keşke her halinize karşı biraz da utanır yüzünüz olsaydı.
--------
Sene ikibin sekiz, papazlar baş kaldırdı
Bir toprak yalan yuttu, bir deniz taş kaldırdı.
Her emre boyun eğdi, özgürlük paspalları
Korkaklar boyun eğdi, şirretler kaş kaldırdı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.