Topyekûn savaş başladı mı?
Kim kiminle savaşıyor, tahmin etmekte zorlanırsınız...
Oklar-kılınçlar, namlular aynı hedefe çevrilmiş...
Ergenekon’cu darbe sevdalılarının hedefi neyse, molotofkokteyli fırlatan, polis karakoluna saldıran, İsviçre kamuoyunda rağbet bulan yasakçı zihniyet, hepsi birbirinin aynıdır...
Sanki İsrail yöneticileri başka türlü mü düşünmekteler?
Hayır efendiler!..
Dedik ya, topyekûn savaştır...
Cumhurbaşkanlığını kaybettiler...
Daha pek çok önemli mevziler ıslak sabun gibi ellerinden kayıyor...
Diledikleri gibi kadro kuramayacaklarına inandılar...
“Verdim gitti” türünden ihaleler almaları zorlaştı...
Eşitliğin eşit statü taşıyanlar arasında olacağı saçmalığının da bir gün son bulacağı kaygusuyla yatıp-kalkmaktalar...
28 Şubat’taki barbarlıklarına tekrar dönecekler... Amma bazı engel gibi gördükleri inanç değerlerini yıkmadıkça olmuyor...
Utanmaları yok,
Ahlaki değerlere inanmazlar,
Allah korkusu taşıdıkları söylenemez... Çünkü Allah’a inandıklarını hiç sanmıyorum...
Ne yapmalı?
Topyekûn savaş başlatmalılar...
Ola ki başarı sağlayalar... Ola ki korkutup sindireler...
Bugünlerde sadece AKP’ye saldırıyorlar... Çünkü orayı yıkmadıkça hiç muvaffak olamayacaklarına inanmışlar...
Bilmiyorlar ki Türk milleti Ganije’de, Plevne’de, Çanakkale’de, Kocatepe’de ne ise, her zaman öyle duracak...
Adamların tek korkusu var:
“Bunlar gelirlerse bizi de Müslüman ederler...”
Sanki çok önemlidir kendilerinin İslamlaşmaları...
Öbür sevdaları ise daha önemli:
Şayet darbe gerçekleşirse Başçavuş’tan generale kadar her birisi bir kamu kuruluşunun başına geçecekler... Sallasop kararlarla CHP’li yandaşlara paralar akıtılacak...
Ben bilirim...
Rütbeli belediye başkanları Hakkari’den Kırklareli’ne kadar uzanırdı...
Kaymakamlığı bir Yarbay’ın deruhte ettiğini de bilirim...
Daha sonra “Balans ayarcı general” zuhur etti...
Yıllardır ülkenin akbabaları leş kokusuna hasret...
Darbe demek leş demek, leşlerin eşitler arasında eşit paylaşılması demektir...
Bu işlerin serbest seçimlerle olmayacağına kanaat getirdiler herhalde...
Bir darbe sonrasında bir ilde görev yapan generalin hanımına ilin ağır esnafları-hafif esnafları 2,5 kilogram ağırlıkta altın kemer yaptırmışlardı...
Ne güzel adalet değil mi ya???
Bazı parti ileri gelenleri umutlansınlar, anlarım... Fakat Rahşan nine ve sapısilik parti başkanları hiç umutlanmasınlar...
Hele de o brifingler??
Üzerine vazife değilken katsayı meselesinde şikâyetçilik yapan Baro, hiçbir beklentisi olmayan kuruluş mudur?
Ergenekon avukatları emeklerinin karşılığını almayacaklar mı?
Hepsine amenna... Fakat şu “Bizi Müslüman ederler” korkusu, cahilce, ahmakça bir anlayıştır...
Onlardan Müslüman olursa, vay Müslümanlığın haline...
Evet geçmişte askerin mantığı ve eylem şekli akla muhal gelse bile kabul görmüştü... Artık göremeyecek o kabulü... Ne yapmalı?
Holding medyası darbe yapamaz ki... Onlar sadece levazımatçılık yapmakla mükelleftirler... Başarı halinde primlerini alırlar...
Geriye kaldı tarafgir hukukçular...
Her şeyi biz biliriz, biz ne yaparsak o olur, aksini düşüneni derhal kodese atarız hayalleri ülkeyi çıkmaza sürüklüyor...
Şu anda az da olsa şartlanmış ideoloji bezirgânlığı yapan hukuk mensupları yok mudur sizce?
Amma savaşı başlamadan kaybettiler, çok şükür...
================
İSLAM’a yasak çekmiş İSVİÇRE DANIŞTAY’ı
Aleme gülünç oldu bak modern vahşi ayı
Gazaba gelivermiş, hak-hukuk tanımıyor
Sanki ilk yasakçıdır, sanki ilk kabadayı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.