Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Osmanlı Devleti, ABD’yi korumuştu

Osmanlı Devleti, ABD’yi korumuştu

Teey Kuzey Amerika’dan aldığım mail’in özeti şöyle:
“Sevgili Bahadıroğlu; öncelikle gençliğimize çok faydalı olduğuna inandığım yazılarınızdan dolayı şükranlarımı sunmak istiyorum.
Kitaplarınızı okuyarak büyüdüm. Hemen hemen hepsini okuduğumu söyleyebilirim. Romanlarınızı okurken duyduğum heyecanı anlatamam. Bana çok şey kazandırdılar. Şu anda Kuzey Amerika’da yaşıyorum. Bir yazınızda tarihimizle ilgili sorulardan memnuniyet duyduğunuzu belirtmiştiniz. Ben ise size sorabiliyor olmaktan dolayı ne kadar memnun olduğumu anlatamam.
Sormak istediğim bir soru var: Eski tarihlerde ABD ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler nasıldı?
Şimdiden teşekkürler. Allah’a emanet olun.”
Pek çok kişiyi şaşırtacağını düşündüğüm sivri bir cümle ile söze başlamak istiyorum: ABD, 1812 yılına kadar Osmanlı Devleti’ne haraç veriyordu.
Bu şaşırtıcı gerçeği hazırlayan olaya gelirsek...
1795’te Osmanlı Devleti’ne bağlı Cezayir’in şanlı denizcileri (Barbaros’un torunları) İspanyol limanı Cadiç açıklarında seyir halinde bulunan Amerikan ticaret gemisi Maria’yı, muhtemelen güvenlik açısından aramak istediler. Maria’nın kaptanı direnince de gemiye ve içindekilere el koydular. Amerikalı denizciler ise, “savaş esiri” sayıldı. (20 Temmuz 1795)
Bunun Amerika’daki yankıları büyük oldu. Yankısı geçmeden de başta Douphin isimli gemi olmak üzere, onbir Amerikan ticaret gemisi daha aynı akıbete uğradı.
Olay Amerikan Kongresi’nde günlerce tartışıldı. Nihayet Cezayir donanmasını etkisiz hale getirecek bir savaş filosu kurulmasına karar verildi. Bu amaçla da Başkan George Washington’un emrine altı yüz seksen sekiz bin (688.000) altın dolar tahsis edildi.
Donanma kısa süre içinde kuruldu. Cezayir Beylerbeyliği donanmasıyla birkaç kez savaştı, fakat yenildi. Cezayirli denizciler, deniz savaşı konusunda gerçekten de çok mahirdiler. Sonuçta Amerika, bükemediği eli öptü... Cezayir’le barış andlaşması imzalamak zorunda kaldı.
Amerika’nın İngilizce’den başka bir dille (Türkçe) yazılmasına rıza gösterdiği ilk ve tek andlaşma budur.
Buna göre; Osmanlı Devleti’ne bağlı Cezayir Beylerbeyliği, Akdeniz ve Atlantik’te dolaşan Amerikan bandıralı ticaret gemilerini korsanların şerrinden koruyacak, buna karşılık olarak da, Amerikan hükümeti, Osmanlı Devleti’ne (Cezayir Beylerbeyliği vasıtasıyla) her yıl altıyüz kırk bin (640.000) dolar ve on iki bin (12.000) Osmanlı altın lirası (Osmanlı altın lirası bulunamazsa bu miktara eşdeğer olan iki yüz on altı bin (216.000) dolar) seneviyye (haraç) ödeyecekti.
On iki maddelik andlaşma, ABD Başkanı G. Washington’la Osmanlı Devleti’nin Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayı tarafından imzalandı.
Amerika yıllar boyu andlaşmaya sadık kaldı. Yıllık haracını Osmanlı Devleti’ne muntazaman ödedi. Ancak Osmanlı Devleti’nin gitgide zayıf düşmesinden yararlanarak 1812’de haraç ödemekten vazgeçti.
Hikâye bu kadar... Ve bu hikâye, günümüz şartlarında insana amma da tuhaf geliyor. Yalnız unutmayalım ki; andlaşmanın imzalandığı yıllarda ABD yirmi yaşlarında, beş milyon nüfuslu küçücük bir devletti. Osmanlı Devleti ise, kökü mazide bir devdi: Aynı dönemin tartışmasız tek süper devletiydi...
Şimdi hayat tersine dönmüşse, bunda kendi yanlışlarımızı da aramamız lâzım.
Sırası gelmişken bir belgeden daha söz etmek istiyorum...
1850’li yıllarda Amerika, Meksika topraklarına girmişti. Kurak bölgelerde yük taşıma güçlüğüyle karşılaştı. Atlar susuzluktan ölüyordu. Son çare olarak bir “deve filosu” kurmayı kararlaştırdılar. Bu amaçla Osmanlı Devleti’ne başvurdular.
Sonuçta Amerikan Devleti, Osmanlı Devleti’nden otuz deve satın aldı. Develer, 1856 yılında İstanbul Limanı’na demirleyen bir Amerikan ticaret gemisine yüklendi.
Fakat satın alınan otuz deve yerine, gemiye otuz iki deve yüklenmişti. Amerikan gemisinin kaptanı bir yanlışlık olduğunu söylediyse de Osmanlı yetkilileri ısrarla hiçbir yanlışlık olmadığını belirttiler.
Gerçekten de yanlışlık yoktu. Sipariş fazlası iki deve Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid’in Amerikan hükümetine armağanıydı. O zamanın şartları dikkate alınır ve devenin değeri de düşünülürse, buna, yarı şaka yarı ciddi “Osmanlıların Amerika’ya askeri yardımı” denilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi