İktidar elini çabuk tutmazsa...
Eski bir atasözüdür; “ayağını sıcak tut, başını serin”...
Devamını da ben getireyim: Ne yapacaksan çabuk yap, düşünme derin derin...
İktidarlar öyle yapmıyorlar; ayaklarını serin, başlarını sıcak tutunca derin düşünmekten “baş dönmesi” geçiriyorlar.
Şu son olay bir baş dönmesidir.
Danıştay 8. Dairesi’nin “yürütmeyi durdurma” kararı, çarşambanın gelişinden belliydi. Yetkililer bilmeliydi ki bu tip kararlar, emir komuta zincirinde takipte olduğundan anında durdurulur.
Su uyur düşman uyumaz hesabı...
Bu ülkeyi kitapsızlığa mahkum etmekte kararlı olanlar uyumuyorlar.
O nedenle, ikinci hataya parmak basmamak için YÖK Kanunu’nda katsayı haksızlığı ile ilgili değişiklik yapılacaksa, Meclis’ten yasa çıkarmanın bir anlamı kalmıyor.
Çıkış yolu yangın merdiveni...
Yangın merdiveni mi ne işe yarar?
Acil hallerde kullanılır.
Yani halkın referandumuna sunulacak sivil bir anayasa; acildir, elzemdir, ihtiyaçtır, çözümdür.
Eşeğin canı yanınca attan öne koşarmış...
Kimlerin nerelerde koştuğunu görüyoruz...
“Dağbaşını duman almış” ırmağında öfke bir türlü dinmiyor...
Düşünün ki tutuklusunu hastaneye kaldıran devlet, onu ayağından karyolaya bağlayarak başına bir de er dikiyor. Ama Ergenekon’un tutuklusuna aynı muameleyi yapamadığı gibi, cezaevine de sokamadığından perşembenin gelişi buradan anlaşılamıyor mu?..
Öcalan’ın hücresi bahane...
Birileri gündem oluşturup iktidarın dengesini bozmakla meşgul. Savunmasında “40 bin insanın ölümünden ben sorumluyum” diyebilen birisine 16 metrekare yer dar geliyor, ama o günahsız yere katledilen Kürtlerle Türklerin mezarları o kadar da geniş değil...
Alevilere de yeni bir cephe açıyorlar...
Alevi hakları!
Camilere alternatif cemevleri...
Oldu olacak kiliselerle havralara da alternatif yok mu?
Anlaşılıyor ki karışmazsa düzen yürümez...
28 Şubat günlerinde Genelkurmay’ın merdiven altlarına sıkışıp askeri brifing alanlarla, cumhuriyet mitinglerinde “ordu göreve” diye bağıran devirici barocular, bir de hukuka kapalı olan YAŞ kararları... Yine iki kişinin boynuna takılan irtica yaftası ile kapı dışarı edildiler.
Devlete meydan okuyanlar, yer altı cehenneminde cinayet sahneleri oluşturanlar görevlerinin başlarında. İpi çekenlere de dokunan yok...
Hukuk devletiyiz kardeşim, aldırma böyle gelmiş böyle gider...
Kendisi gibi düşünmeyenleri tardetme operasyonu...
İrtica salatası dök dök ye!
Haberlere göre bir anayasa taslağı ortalıkta dolaşıp duruyor.
Ama hep duruyor...
Ne hikmetse bir türlü yürüyemiyor. Korkarım ki değişiklikler “Yargı Reformu” adı altında Meclis’ten yasa şeklinde çıkarılmaya kalkışılırsa rejim direklerine/ ineklerine yine iş düşer.
Bu kutsal inekler yollara yatar, trafiği aksatırlar...
Daha vahimi; yuvalarına çomak sokulan yabani arılar ağırdan almaktan istifade ederse, onlar senin yaptığın gibi de yapmazlar, ısırdılar mı en azından komaya girersin...
Hava raporlarına baktığımızda gidişat sanki o tarafa doğru hızlıca koşup gidiyor.
Kangrene dönüşen bir yaranın artık pansuman yapılacak hali kalmadı. Ya o yarayı kesip atacaksın veya o yara seni çürütecek, bitirecek...
İsviçre’deki minare yasağına tepki koyanlar arasında Bahçeli de var, Baykal da var.
Ortak kanaat İslam düşmanlığı...
Ama nerede?!..
“Minareler süngü, camiler kışlamız” diyene ceza verildiğinde sesi soluğu çıkmayanlar, başörtülü öğrenci okula alınmayınca susanlar, katsayı haksızlığına kayıtsız kalanlar, 28 Şubat kararlarına balıklama dalanlar şimdi kalkmışlar İsviçre’yi din aleyhtarlığı ile suçluyorlar.
Bu tip bir samimiyetsizlik... Tuzlayayım da kokmayasınız...
İsviçre demez mi ki: “Siz ilk önce aynadaki görüntünüze bakın”.
“Sonra da bize çatın”...
Sözün özü; parti kapatma hazırlıkları yine gündemde, ileride tasfiyesi yapılacak bürokrat irtica listeleri şimdiden hazır ve de kurulması düşünülen koalisyon şeklindeki hükümet...
Yetkililer hâlâ ağırdan alıyor...
Hükümet Dursun’a mı söylüyor, eli mi kalkmıyor, kolu mu kalkmıyor anlayamadım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.