Serdar Arseven

Serdar Arseven

Başbakan’ın ruh hâli

Başbakan’ın ruh hâli

Bir haftaya yayılan ABD-Meksika programından dönüş yolunda Başbakan’ın nasıl bir hâleti ruhiye içinde olduğunu gözlemlemeye çalıştım...
ABD programına “ayarlanan” Reşadiye’deki menfur terör saldırısı ve bağlantılı olarak Ergenekon’un hamleleri,
Doğan grubunun ABD’deki her ortamda karşısına çıkartılan “kara propagandası”, talimata rağmen görevini yerine getirmeyen bir büyükelçinin yol açtığı “Beyaz Saray krizi”...

Liderleri farklı yapan da bu;
Son derece müteessir olduğu her halinden anlaşılan Başbakan, “önümüzdeki dönemde yapacaklarına ilişkin” mesajlarını verirken o canlı, hareketli temposuna dönüyordu.
Herhangi bir meselenin, bir başka meseleden kopmasına yol açmadığını da uzun uzun “Meksika ile ilişkilerde önümüze serilen muazzam fırsatları” anlattı.
Yılda 90 milyar dolarlık bir yatırım harcaması sözkonusu olacakmış.
Bundan aslan payını alabilirmişiz.
Biri dünyanın 13’üncü, diğeri 17’nci büyük ekonomisi olan iki ülkenin yıllık ticaret hacimlerinin sadece 450 milyon dolar olmasını “gülünç bir durum” olarak nitelendiren Başbakan’a göre, bunu kısa süre içinde milyar dolarlara çıkartmak güç değilmiş.

Doğrusu herhangi bir ülkede olsak, dünyanın en büyük ve bugüne kadar neredeyse hiç değerlendirilmemiş pazarlarından birine “açılmak” heyecan uyandırırdı.
Lâkin, burası Türkiye.
Başımızda büyük sıkıntılar var;
İç meselelerimizin hemen hiçbirini çözüme kavuşturamamış durumdayız.
Ve, kronik meselelerimizden bazılarının çözülebileceğine dair bir ümidin, hâlâ muhafaza edilmekte olduğu bir dönemdeyiz.
Mesela...
Ben “açılım” sözünü pek sevmiyorum; “Kardeşlik Projesi”nden olumlu sonuçlar elde etmek mümkün.
Klasik olacak ama, “kanı durdurmak mecburiyetindeyiz.”
Tabii, “kandan beslenenler” buna müsaade etmemek için ellerinden geleni yapacaklardır.
PKK’nın üstlendiği Reşadiye’deki terör katliamını bu açıdan değerlendiren Başbakan, bu “üstlenme” işine de “şüpheyle” baktığını açıkça ifade ediyor.
Şu cümleleriyle:
“PKK bunu üstlendi. Kendi merkezlerinin talimatıyla değil, kopuk olan Dersim grubunun yaptığı gibi bir yaklaşımla dillendirmeleri... O da tabii anlamlıdır. PKK olarak bunun üstlenilmiş olması meselenin bir boyutudur. Ancak gerçeği bu mudur, güvenlik güçlerimiz çalışmalarını sürdürüyor. PKK üstlendi diye ‘bu budur’ türünden bir yaklaşımda değiliz.”
Anlayabildiğimiz kadarıyla, elde şu anda “paylaşılmak istenmeyen” birtakım ipuçları var.
Bu, PKK görünümlü bir Ergenekon saldırısı mı?..
Olan biteni üst üste koyduğunuzda, zamanlamayı da dikkate aldığınızda öyle bir sonuç çıkıyor.
BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ’NÜN,
CHP’NİN VE MHP’NİN TUZAĞINA GELMEYİZ
Başbakan, “Terör saldırıları açılım sürecinizi yeniden gözden geçirmenize yol açacak mı?” şeklindeki bir soruya da şu karşılığı verdi: “Kesinlikle hayır. Demokratik açılım sürecimizi, milli birlik kardeşlik sürecimizi bir geri dönüşle elde edemeyiz. Zaten böyle yapacak olursak bölücü terör örgütüne hizmet etmiş oluruz. CHP ve MHP anlayışına hizmet etmiş oluruz. Biz onların oyununa da tuzağına da asla gelmeyiz!..”
MHP ve CHP’nin tavırlarından bahsin ardından kullandığı şu cümle de Başbakan’ın muhalefete yönelik tepkisinin gittikçe arttığını göstermekte:
“Asıl bu yaklaşım tarzı ihanettir, hıyanettir!..”

Başbakan ABD’de “Ne zaman bir sorunu çözecek olsak önümüze engel çıkartıyorlar” demişti.
Danıştay 8. Dairesi’nin “Katsayı adaletsizliği devam etsin” kararının ardından, aynı mekanizmanın üst organı tarafından YÖK itirazının reddedilmesi aklımıza bu sözleri getirdi.
Başbakan, “Millet bu kararları verenleri affetmeyecektir” derken ve “Danıştay’ın kararları bir öyle bir böyle, iki Danıştay var, biz hangisine bakacağız?” saptamasında bulunurken...
Mağdur gençlere de, “YÖK Başkanı’nın açıklaması yeterli teminattır” mesajını gönderdi.

Soluksuz bir tempoyla geçen bir haftalık sürenin ardından havaalanında bir araya geldiğimiz Başbakan’ın vedalaşırken kullandığı son cümle de:
“Gençlerimizin içi rahat olsun!..”

Bu yazıya Başbakan’ın hâleti rûhîyesiyle başlamıştık...
Bitirişi de “Üzerine gelindikçe güçlenen ruh” diyerek yapmış olalım.
En ufak bir “ümit kırıklığı” mesajı almadım, olumsuzlukların üst üste geldiği bu anlarda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi