Her gündem, Vakit’te… Peki sizin gündeminizde Vakit var mı?
Herkesin bir “gündemi” var… “Siyasetçi”nin de bir gündemi var, “yargı”nın da bir gündemi var, “meslek liseliler”in de bir gündemi var, “emekli”nin de, “asker aileleri”nin de, “kömür işçisi”nin de bir gündemi var… Siyasetçinin geçen haftaki gündemi, elbette “DTP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması” olmuştur… Yargının gündemi ise, kendisine yönelik “eleştiri”lere “savunma” getirmek olmuştur… “Genelkurmay”ın gündemi, elbette “7 askerin şehit olması”nda bir “kusur”larının olmadığını “ispata çalışmak” olmuştur. “Asker aileleri”nin gündemi ise; Tokat Reşadiye’den gelen “7 şehit” haberinin yüreklerine düşürdüğü ateştir… Emeklinin gündemi “maaşlarına yapılacak zam”, kömür işçisinin gündemi de, Bursa Kemalpaşa’da meydana gelen “grizu patlaması”nda “19 işçi”nin hayatını kaybetmesidir… “Meslek lisesi öğrencileri”nin değişmez gündemi ise “katsayı”dır!..
Evet, herkesin bir gündemi var… Ne olursa olsun, nihayetinde “ateş, düştüğü yeri yakıyor!”
Şimdi kalkıp da;
“Kınalı kuzu”sunu kaybetmiş bir şehit annesine “DTP’nin kapatıldığını” söyleseniz, umurunda bile olmaz… Aynı şekilde kömür işçilerine “Genelkurmay’ın açıklaması”nı sorsanız, haberi olmadığını söyler!.. Partileri kapatılan DTP’lilerin gündeminde ise ne “emekli” vardır, ne de “kömür işçisi”nin durumu!..
Dedik ya;
“Ateş, düştüğü yeri yakıyor!”
PKK, KAPATMAYA ZEMİN HAZIRLADI
Bütün bu olaylar, bir “gazete” olduğumuz için elbette Vakit’in de gündemindeydi… Yukarıda saydığımız olayları objektif şekilde vermeye çalıştık… Tabiî, “yorumlanması” gereken olayları “açıklayıcı haberlerle” sunduk sizlere… Ve yine, “kafanızda oluşan soru”ları da, mümkün olduğunca aydınlatmaya çalıştık.
Meselâ, Tokat Reşadiye’de şehit olan askerlerin “silâhlı” mı, “silâhsız” mı olduğunu, “Tokat’taki karakolların niçin kaldırıldığını”, saldırı eylemini PKK’nın niçin “3 gün sonra” üstlendiğini, Genelkurmay’ın; niçin bu “üstlenme”den bir gün sonra açıklama yaptığını, bu açıklamada “PKK’lıların eylem sonrası görüşmelerinin deşifresi”ne yer verilirken, neden hiç “eylem öncesi görüşmeler”den bahsedilmediğini sorduk…
Sorulacak soru çoktu!..
Sadece “Genelkurmay”a değil, “yargı”ya sorulması gereken sorular da vardı…
Meselâ, “DTP’yi kapatan” Anayasa Mahkemesi’nin kararında “hukukî deliller” mi esas alınmıştı, yoksa “ince hesaplar” mı rol oynamıştı?..
Çünkü, Anayasa Mahkemesi öyle bir “zamanda” ve öyle bir “milimetrik hesap”la karar verdi ki; “DTP’yi kapattı” ama, DTP’lilerin “ayrı bir parti” çatısı altında birleşip, bir tek “transfer” ile “grup kurmaları”nın önünü de açık bıraktı!..
Öyle bir “zamanda” karar verdi ki;
PKK’lıların “taşlı-sopalı” gösterilerinin tırmandığı ve Tokat Reşadiye’de “7 askerin şehit edildiği” günlerin hemen ardından..
Böyle bir ortamda verilecek “kapatma kararı”na, toplumun büyük kesimi itiraz etmez, tam aksine “hak ettiler” derdi.
“Zamanlama” bu açıdan ilginçti!..
Öyle ya;
AK Parti hakkında 14 Mart 2008’de kapatma dâvâsı açan Yargıtay Başsavcısı A. Yalçınkaya, DTP hakkındaki dâvâyı “çok daha önce” yani 16 Kasım 2007’de açmıştı…
Biraz da “AK Parti’nin süreci hızlandırması ve bir an önce karar verilmesi” talebi dolayısıyla; 14 Mart 2008’de açılan dâvâda, karar, 30 Temmuz 2008’de verildi.
Yani “4.5 ay” sonra!..
Ya da “138 gün” sonra!..
DTP için ise;
16 Kasım 2007’de açılan kapatma dâvâsında, karar 11 Aralık 2009’da verildi.
Yani, “2 yıl” sonra!..
Ya da, “25 ay” sonra!..
Sormak gerekmez mi;
AK Parti hakkında “4.5 ayda” karar verebilen Anayasa Mahkemesi, DTP ile ilgili kararını vermek için niye “25 ay” bekledi?..
Ve neden, tam da “PKK eylemlerinin zirve yaptığı bir zamanda” verildi bu karar?..
Tabiî, “kararın bu yönde çıkması” için PKK’nın da olağanüstü çaba sarfettiğinden, “DTP’nin kapatılması”nı can-ı gönülden arzu ettiğinden bir kuşku yok!..
Ortada, zaten bir “ateş” vardı!..
PKK, onun üzerine “barut” döktü!..
Bundan hiç kimsenin kuşkusu yok!..
Ama, insanlar merak ediyor;
Anayasa Mahkemesi, “kapatma” kararını vermek için “fırsat” mı kolluyordu, yani “şartların oluşması”nı mı bekliyordu?.. Yoksa, böyle bir kararın verilmesi için, PKK mı “uygun zemin” hazırladı?..
Öyle bir “ikilem” ki;
Tam da, “yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtadan” sorusunu sorduracak cinsinden!..
Kısaca ifade etmek gerekirse;
“Halkın gören gözü, işiten kulağı ve haykıran sesi” olmak gibi bir misyon üstlenen Vakit; gerek “şehitler” olayında, gerek “kapatılma” olayında, bu misyonuna ilâve olarak “halkın vicdanı” olmak gibi de bir görev üstlendi!..
İşte bu “vicdan”la da; “kafalarda oluşan sorulara” cevap aradı, olayların “perde arkası”nı gözler önüne sermeye gayret etti…
Yani, hem “gündemde boğulmamaya”, hem de “gündemi aydınlatmaya” çalıştık!..
“Soru”lar sorduk,
“Cevap”lar aradık!..
Tabiî, “vicdanları rahat ettirmek” için!..
1+1 İÇİN ŞİMDİ GÖREV SİZDE!
En başta dedik ya;
Bir “gazete” olduğumuz için, hemen her zaman olduğu gibi, geçen hafta da “herkesin gündemi”ne yer vermeye; “acı” ve “sevinç”leri paylaşmaya çalıştık.
Ama, “Vakit’in de bir gündemi” vardı.
Okurlarına “49 kupon” karşılığında “Osmanlı Padişahları” albümü vermeyi taahhüt eden Vakit, siz değerli okurlarından gelen “yoğun talep” üzerine, geçen hafta “2. kampanya”yı başlattı… Böylece, “duyamadık, göremedik” diyen okurlarımıza “bir fırsat daha” vermiş olduk.
Ve dedik ki;
“Şimdi görev sizde… Sesinizin daha gür çıkması için, 1+1 kampanyasına siz de katılın!”
Yani, mevcut okurlarımız “bir abone daha” bulsunlar ve “Vakit’in çıtası”nı daha da yükseltsinler!..
İSTEKLERİNİZ VE ŞİKÂYETLERİNİZ İÇİN TELEFONLAR
Bu konuda, birçok okurumuzdan “olumlu mesajlar” aldık… Bazı okurlarımız ise, “dağıtımdaki sorunlar”dan müşteki oldu…
Bu okuyucularımıza diyoruz ki;
Herhangi bir “dağıtım sorunu”yla karşılaştığınızda, “telefon”larını yayınladığımız “dağıtım büroları”mızı arayabilir, yine de sorununuz giderilmezse (0212) 447 25 50 veya (0212) 447 25 51 no’lu “merkez” telefonlarımızı arayabilirsiniz…
Yine mi netice alamadınız; o zaman en yakınınızdaki “gazete bayii”ne gider, gazetenizi alabilir veya ayırttırabilirsiniz… Eğer gittiğiniz bayide “diğer gazeteler var” ama Vakit yoksa veya “az” gelip hemen tükeniyorsa, yukarıdaki telefonlara durumu bildirip, “Vakit’in bayinize gelmesini” sağlayabilirsiniz…
Tabiî, “bayinin adı”nı ve “yer”ini bildirmek kaydıyla… Hiç endişeniz olmasın ki; arkadaşlarımız “ana bayi” ile görüşüp, bulunduğunuz bölgeye gazete gelmesini sağlayacaklardır.
BİZ, BÜYÜK BİR AİLEYİZ
Her zaman diyoruz ya;
Vakit, bir “aile”dir… “Çalışanları” ve “okurları”nın oluşturduğu büyük bir aile!..
Bir ailede, nasıl ki herkesin “görev ve sorumluluk”ları vardır, “Vakit ailesi”ni oluşturan herkesin de “görev”leri ve “sorumluluk”ları vardır!..
Biz, siz okurlarımızın, nasıl ki “gören gözü, işiten kulağı ve haykıran sesi” olmak gibi bir görev üstlenmişsek, sizlerin de “günde 60 kuruş” verip bir Vakit almak gibi sorumluluğunuz var…
Biz inanıyoruz ki;
“Vakit ailesi”nin hiçbir ferdi, görev ve sorumluluktan kaçmaz, kendine ne iş düşüyorsa, onu yerine getirir!..
Unutmayalım ki;
“Aile”leri ayakta tutan “yardımlaşma”dır, “dayanışma”dır, “fedakârlık”tır!..
“Aksi halde?!?”nin cevabını, çok iyi biliyorsunuz.
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle…