DTP'nin kapatılması ve özeleştiri yapma ihtiyacı

DTP'nin kapatılması ve özeleştiri yapma ihtiyacı

Bazıları hukukla siyaseti birbirine karıştırarak, DTP'nin kapatılması sorunu çözer mi diye soruyor.

Mahkemelerin sosyal veya siyasi sorunları çözme yükümlülükleri yoktur. Önüne gelen davaların hangi toplumsal olaylara neden olacağına, hangi siyasi sonuçları tevlit edeceğine bakmazlar. Zanlıların iş ve eylemlerine bakarlar. Yasalar ihlal edilmişse bunun gereğini yerine getirirler.

Hukukun işlemesi, bazen hukuk dışı yollarla problemi çözmeye çalışanların istek ve heveslerini engellemeye de yarar. 12 Eylül’ü yapanların bir gerekçesinin de hukukun işlememesi, devletin işlevsiz hale gelmesi olduğunu unutmayalım.

Mahkemelerin konusu Kürt veya başka bir etnik meseleyi çözmek değildir.

Yargıçlardan böyle bir talepte bulunmak, hep şikayet ettiğimiz yargıç devletine, jüristokrasiye davetiye çıkarmaktır.

Onun için kapatma kararı meseleyi çözdü mü diye sormak abestir, Doğru soru kararın DTP'nin eylemlerinin karşılayıp karşılamadığını tartışmaktır.

Venedik kriterleri şiddeti teşvik etmeyi, terörü kutsamayı, yasa dışı yollarla siyaset yapmayı kapatma nedeni saymıştır. Mahkeme de kararını Venedik kriterlerine atıf yaparak vermiştir. Dava sürecinin 2 yıldan uzun sürmesi mahkemenin DTP'yi kapatmamak için çaba harcadığını, DTP sözcülerine davayı bertaraf edecek fırsatı vermek için beklediklerini, ama DTP'den bir türlü terör örgütü ile aralarına sınır koyacak jesti görmediklerini gösteriyor. DTP son sokak eylemlerinden sonra bile sokaktakileri sükunete davet eden, şiddeti, terörü lanetleyen bir tavır takınabilse, mahkemenin sonucu değişebilir, karar lehe dönebilirdi.

PKK terörünü kınamıyorum, bunun barışa faydası olmaz, dağdakilerin inmesi için önce taleplerimizin yerine getirilmesi lazım, açılımı bizimle değil, İmralı ile görüşün, Başbakan Güneydoğu’ya gelmesin, Barzani’ye saldıran bize saldırmış olur diyen, Habur’da teröristleri araç üstüne çıkarıp kahraman ilan ederek şiddeti kutsayan bir parti dünyanın her yerinde kapatma davasının muhatabı olur. Meseleyi Kürtlerin siyaset yapma ekseninde değil, DTP'nin söz ve eylemleri kapsamında değerlendirmek adalete ve vicdana daha uygundur. Kürtlerin ve bu ülkede yaşayan herkesin yasal çerçevede siyaset yapma, yönetime katılma hakları vardır. Bu Kürtlerin siyaset yapmasının engellenmesi değil, şiddet yoluyla siyaset yapmanın engellenmesidir. Aksi yöndeki beyan ve analizler doğru değil, gerçek de değildir.

DTP davasını AK Parti'nin kapatılma davasıyla mukayese etmek ise tam bir çarpıtmadır. AK Parti şiddeti bir siyaset biçimi olarak gören, terörü kutsayan, söz ve eylemleri ile ayrımcılık yapan bir parti değil. DTP'yi AK Parti ile aklamaya, çitilemeye çalışmak çirkin bir propaganda taktiği, DTP'yi savunmaktan ziyade AK Parti'yi vicdanlarda lekeleme, mahkum etme, DTP ile özdeşleştirme teşebbüsüdür. Bunu yapanların çoğu DTP'li değil, Ergenekon tosuncuğudur.

DTP kapatıldı bu bir gerçek. Sağı solu suçlayarak, Kürtlerin siyaset yapması engelleniyor diye ajitasyon yaparak bir yere varılmaz. Herkes bir defa da çuvaldızı kendine dürtmeli. Biz hepimiz, yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı teşrih masasına yatırıp muhasebe yapmalıyız. Aksi takdirde, bu kör dövüşü devam edecektir. Bir defa da bize haksızlık yapılıyor diye bağırıp çağırmak yerine, acaba biz de başkasına haksızlık yapıyor muyuz diye soralım. Herkes kendi hatasını görürse bazı şeyleri çözmek daha kolay olur. Örgüte öz eleştiri verenler, bir defa da vicdanlarında öz eleştiri yapsınlar. Yaptıklarımızın, konuştuklarımızın kime ne faydası oldu diye bir defa da kendilerini sorgulasınlar. Bakın o zaman işler nasıl yoluna giriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi