Baykal’a Ne Oldu?
Sayın Baykal’a ne oldu sahi?
Saksı mı düştü başına acaba?
Hani Türk filmlerinde olur ya, adam “hatırlıyorum, hatırlıyorum” diye bağırır, sayın Baykal da öyle oldu birden.
Her şeyi hatırlıyor artık.
Mesela hukukun üstünlüğü ilkesini hatırlıyor, adalet ve eşitlik gereğini hatırlıyor. “Saygın kişi olmak” kimseye suç işleme hakkı vermezmiş, onu da hatırlıyor artık.
Kuvvet komutanları mahkemeye çağrılınca ”gidişleri gayet normaldir” diyor.
Bunda bir anormallik yok mu?
Sayın Baykal’a şaşıyorum doğrusu. Seviniyorum da elbet. Ama sormadan da edemiyorum, merak işte. Acaba bu değişiklik nerden icap etti?
* * *
Demirel’i sevdiğini ve izlediğini bilirdik ama, “dün dündür, bugün bugündür” lafını ondan hiç duymamıştık. Şimdi tam da onu uyguladığını görüyoruz.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan çekirdekten yetme siyasetçi olduğunu söylerdi de, “acaba” diye ihtiyatla karşılardık. Hani kimileri “çocuk çoluk” deyince aklımız karışırdı. Meğer adam haklıymış. Baykal için “bunlar akşam başka, sabah başka” derdi de inanmazdık.
İşte şu birkaç günlük Baykal, bambaşka birisi.
Hatırlıyor musunuz, Şener Uygur ve adamları içeri alınınca nasıl da bağırıyordu. Kemal Gürüz ve Kemal Alemdar ve başkaları mahkemeye davet edilince yeri göğü inletiyordu. Türkan Saylan mahkemeye çağırınca yeri göğü inletmişlerdi. Gazeteciler, rektörler Ergenekon davasına gittikçe de neler diyordu neler…
Ben arşiv tutmam siyaset için. Beni çok ilgilendirmez çünkü. Ama Allah Teâlâ’nın verdiği akıl ve hafızada bazı şeyler kalmış. Şimdi yazarken bana hak vereceksiniz herhalde. Biz bunları böğrümüz sancıyarak az mı dinledik.
* * *
Evet bas bas bağırıyordu daha aylar öncesi:
“Bunlar saygın adamlardır, bunlar suç işlemez…
Bunlardan Cumhuriyet adına hesap soruluyor…
Bu bir intikam hareketidir. Burada intikam kokusu alıyorum.
Bu bir rövanştır. Cumhuriyetin rövanşı, 28 Şubatın rövanşı.
Bu bir sistemle hesaplaşmadır.
Bu bir laikliği bitirme savaşıdır.
Hala rejimi içlerine sindirememiş, hazmedememişlerdir. Cumhuriyete, laik düzene ve aydınlık üniversiteye savaş açılmıştır.
Suçsuz insanlar halkın gözünden düşürülüyor. Cumhuriyete sahip çıkanlara göz dağı veriliyor…
Krizi örtme çabasıdır bunlar…”
* * *
Ergenekonu yerden yere vururken, bağımsız yargıyı unutmuştu.
Mahkemeye savcılar çağırırken, tutuklamayı hakimler yaparken, o başbakandan biliyor ve yargıyı emri altına almakla suçluyordu.
Bugün ne oldu?
Hatta genel Kurmayı “sessiz” kalmakla, adamlarını “savunmamakla” suçluyordu. Altı üste kışkırtıyordu… “Bu savunmamanın, karşı çıkmamanın, sessiz kalmanın hesabını verirler” diyerek isti örtülü tehdit ediyordu, şimdi ne oldu?
“Biz tek başımıza cumhuriyeti ve laikliği savunuruz” diyordu, ne oldu?
Sahi ne oldu da, “Herkes yargıya gider” diyor şimdi.
Ne değişti?
Neden değişti?
Hani “biz değişmedik, asla değişmeyiz” diyordu, ne oldu?
“Gelişerek değiştik” diyenleri “takiyye” yapmakla suçluyordu, ne oldu?
Şimdi kendileri de mi takiyye yapıyor acaba?
* * *
Biz de o zaman şaşırmış kalmıştık. “Saygınlar suç işlemez mi yani?” diye masum masum soruyorduk.
O zamanlar “medya, aydınlar, halk sahip çıksın cumhuriyete” diyordu. Maksadı Ergenekon mahkemesi idi.
“Hukuk yara almıştır. Hukuk kanıyor” diyordu. “Ama hukuk hukukla tedavi edeceğiz” diyordu.
Biz de “öyleyse otur yerine de mahkemenin sonunu bekle” diyorduk. “Tahrik etme, halkı germe” diyorduk
Peki şimdi ne oldu da Baykal birden kuzu oldu yargı karşısında.
* * *
Bunun altında “Dersim” bozgunu mu var yoksa?
Halkın CHP den kaçışı mı var?
Tapulu oyları sandıkları “Alevi oyların” elveda demesi mi var?
Sarıgül ve başka yeni sol oluşumlar mı var?
Sanırım öyle.
Bu seçimlerde bitecek CHP.
Tabi ki Baykal da.
Yolun sonu gözüktü.
“Düşen saksı” bu olsa gerek.
Galiba telaş başladı.
Anlaşılan “Abbas yolcu.”
www.cemalnar.com