Mahkumiyet karinesi!
Son günlerde, bir vesile ile “masumiyet karinesi” kavramı gündeme geldi. Peki ne zaman? Bazı asker kişilerin suçluluğu ile ilgili haberler basın yayın organlarında sıklıkla yer almaya başlayınca. Hiç bir sözlükte yer almayan bu kavramın hatırlanması iyi oldu! Biz dahil çok sayıda insan şimdi halka bu kavramı hatırlatan yüksek merci tarafından kaç kereler suçlu ilan edilmiştik, hem de sanık sıfatı ile hakim önüne çıkmadan!
Masumiyet malum, “masumluk, suçsuzluk” demek. Karine ise, “belirti, emare, ipucu” anlamına geliyor. İki kelime bir araya gelince hukukî bir kavram oluyor: Suçlu olduğu isbat edilinceye kadar suçsuz sayılma! Bunun atalarsözü gibi ifadesi Mecelle’de var: “Beraat-i zimmet asıldır.”
Bazıları için işine geldiğinde beraat-i zimmet asıldır, işlerine gelmediğinde suçluluk esastır! Alırsınız kalemi, yazarsınız hükmü!
1980 darbesine giden günlerin önemli olaylarından Maraş felaketi devletin hâlâ esasını açıklamadığı ciddi bir hadise. O yıllarda Çorum’da ve Sivas’ta da benzer olaylar cereyan etmişti ama Maraş onlarla kıyaslanamayacak çapta bir hadise idi.
Bu hadisenin müsebbibi olarak bir isim öne çıkarıldı: Ökkeş Kenger. Maraşlı Ökkeş ve diğer sanıklar, ilgili makamların işkencelerine maruz bırakıldıktan sonra askeri mahkemeye çıkarıldılar. Ökkeş beraat etti. Beraati, temyiz tarafından tasdik edildi...
Hele de askerî mahkemenin bazı çevrelerin suçlu ilan ettiği bir kimseyi beraat ettirmesi, bu kararın kesinleşmesi öyle kolay bir hadise değildir. Bu, Ökkeş Bey’in gerçekten masum olduğunun gerçek delili. Buna rağmen bazı çevreler, mahkemeyi, masumiyet karinesini, beraat-i zimmetin asıl olduğunu hiç takmadan suçlu ilan etmeye devam ettiler. Bu ne zamanlar ortaya çıktı?
Ökkeş Bey, saldırgan tavırlardan beri kalmak için soyadını değiştirdi. Siyasete atıldı. 1990’larda seçimlere girdi, tabii hemen mahkumiyet karinesinden başa karine tanımayan kesimler, kişiler taarruza geçtiler. Ökkeş’i seçimden alıkoymak istediler. Fakat seçildi, Meclis’e girdi, daha sonra partisinden ayrılarak rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile Büyük Birlik Partisi’ni kurdu. Memleketsever bir aydın olarak olayların perde arkasını anlatmak için kitap yazdı...
Şimdi Ökkeş Bey’i “Alevi Çalıştayı”na davet etmişler. Bu faaliyet, konuyla ilgili kişi ve kesimlerin temsili için oldukça geniş bir listeden seçim yaparak sürdürülüyor.
Bu toplantıya Ökkeş Şendiller’in davet edilmesinin nasıl bir anlamı olabilir? Ökkeş’in orada işi zorlaştıracak, çatışmaya yol açacak bir tutum takınacağı tahmin olunsa davet edilmesi sözkonusu olmaz elbette. Öyle anlaşılıyor ki, alevi-sünni gerginliği konusunda en kötü gösterilmiş isimlerden biri ortamı yumuşatacak mesajlar verecek. Tarihin karanlık sayfalarına yazılmış bir konuda şaşırtıcı sözler söyleyecek.
Ama bunun olmaması lazım! Çünkü, her yumuşama, her çözüm birilerinin pazarını daraltır veya yok eder!
Hemen işin rantını yiyenler seslerini yükseltmişler. Bunların beyanlarını aktaran bazı malum gazeteler hemen sıfatı ismin başına koyuyorlar “Maraş katliamı sanığı”. Bu sıfat ne zamana kadar geçerlidir? Mahkeme kararını verinceye kadar! Mahkeme karar verdikten, karar tasdik edildikten sonra beraat eden bir kimseye nasıl bu sıfatla hitab edilebilir ki? Hiç mi insaf yok? Olmayan basın ahlâk yasasını kim devreye sokacak? Etikçilik yerine tetikçilik bunların vazgeçilmez işi!
Hele eski bir siyasi, hatta bakanlık yapmış birisi “ellerinde alevi kanı olanlar nasıl katlettiklerini anlatacaklar, ben orada bulunmam” diyesiymiş! Bu zatın gerçekten fikri durmuş!
Halbuki itham edilen kişi, aynı zatla Meclis çatısı altında beraber bulunmuş! Bazı “alevi” örgütçüleri de “Yahudi toplantısına Hitler çağrılır mı” buyurmuş!
Ökkeş Şendiller’den çok, orada söyleyecekleri önemli. Öyle anlaşılıyor ki, Ökkeş Bey orada bazılarının ipliğini pazara çıkaracak. Mesela açıkça “kanlı olayların müsebbibi Ecevit ve ekibidir” demiş. Burada Hitler kim oluyor? Alevi örgütçüleri Ökkeş’i dinlemesinler, sözü geçen zatın ruhunu çağırsınlar!
Biz yazıyı tamamladıktan sonra, Ökkeş Şendiller’in davet edilmesinden vazgeçildiğini öğrendim. Bu durumda, Ökkeş Bey’in çalıştayla aynı zamanda bir basın toplantısı yaparak görüşlerini açıklaması en doğrusu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.