Meydanı boş buldular
Bu ülke sahipsiz değil ya...
Gelir bir ağır top, veya göğsü kıllı bir yiğit...
Bir kurtarıcı bir efsane...
Dicle’ye düşerek boğulanın hesabını soran, bu dağlarda namerdin kurşunlarına hedef olanların da hesabını sorar. Keser meselesi, sap meselesi...
Yıllardır köprü başlarını tutup bu milleti haraca kesen ittihatçıların devamı.
Örgüt, şebeke, yamyam sınıfı...
İşte öyle bir halde köprü başını tutan zalim, ihtiyara “haraç” dermiş...
Köprü başında bir cedelleşme...
İhtiyar çaresiz, yaşlı, para vermediği takdirde köprüden geçemeyecek...
Söylenir:
“Buldun benim gibi zayıf bir adamı, ama unutma ki burası köprüdür, göğsü kıllı bir yiğit gelir sana haddini bildirir.”
Bir başka gün kapıştığı iri yarının altına düşünce ne görsün, adamın göğsünde bir çuval kıl var. İçinden geçirir:
“Ula yoksa o ihtiyarın göğsü kıllı adam dediği yiğit bu olmasın!”
Aman diler ve de köprü başını terkeder.
Ülke öylesi bir havada...
Darbelerden geliyoruz...
1997’lerde bankaların nasıl yağmalandığını sayın Başbakan Meclis’in kürsüsünden belgelerle açıklayınca o günün hükümeti olan CHP ile MHP’den tıs yoktu.
Konuşsalar ne söyleyeceklerdi?
Hesap ortada... Yağmalama onların dönemi, PKK’nın kemikleşmesi onların dönemi, Öcalan’a İmralı hediyesi onların dönemi. Devran da onların, dönem de onların...
Bağırdılar, çağırdılar, şov yaptılar.
Diyorum ya, bu iki parti söylemleriyle, davranışlarıyla bal gibi “Tayyipçi” yetiştiriyor. Muhteremler Tayyipçi yetiştirme okulu...
Eğri dursak da doğruyu söyleyelim.
Sayın Başbakan kürsüde yiğit, Davos’ta yiğit ama bir anayasayı değiştirip bu ekalliyetin şirketlerini yıkmak için o kadar yiğit değil. Oraya gelince ekip tıs geçiyor...
Oraya vuramadıktan sonra diğer yerlere vurmuşsun faydasız, hava ile cıva.
İşte bu noktalarda vatandaş hükümetten tam da umudunu keseceği esnada “Tayyipçi yetiştirme okulu” devreye giriyor. Başta Baykal ile Bahçeli hocaları tabii...
Vatandaş ne diyor biliyor musunuz? “Beterin beteri varmış”.
İşte bizdeki siyasetin beterleri bunlar, sürüye kurt daldığında halk korkusundan bir araya gelerek yumaklaşıyor. Hadi çöz bakalım...
Muhalefetin halini görüyorsunuz, ben beni bildim bileli bu muhalefet hırçındır.
Halktan intikamını almak için ya İmam Hatip okullarına veya Kur’an kurslarına veya iffet timsali örtüye saldırır. Daha da olmazsa, siyasi haraç ister...
Bakın bakalım, muhalefet olup da işi devlet kapısından dönen kaç kişi var?
Siz bakmayın bağırıp çağırdıklarına, hepsinin işi yolunda... Tıkır tıkır...
Muhalefette olsalar aynıdırlar, iktidarda olsalar aynıdırlar, çünkü devran aynıdır.
Paşa babanın çiftliği... Yok kollamadır, yok laikçiliktir, yok cumhuriyetçiliktir diye diye işini yürüten yürütüyor.
Bir tarafta tarihi yağmacılar, diğer tarafta halkın horlanan iradesi.
Ama halkın iradesi zayıf. Korkutulmuş, yıldırılmış...
Şunu diyeceğiz: Analar ne yiğitler doğuruyor.
Gelir bir göğsü kıllı yiğit; hesabını da sorar, kitabını da...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.