Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bana sorarsanız!

Bana sorarsanız!

önceki gün Erdoğan’ı dinlediniz mi? öfkeliydi.. İsrail’in Gazze’deki katliamına da sert bir şekilde tepki verdi... Neyse ki İsrail Gazze’den çekildi.
Türkiye’nin Irak’tan ani çekilmesi gibi, İsrail’in Gazze’den çekilmesi de ani oldu..
Ankara Irak’tan çekilmek zorundaydı, çekildi. Ama çekilmesini zorunlu kılan şartları değiştirmek için Ankara’nın yeni adımlar atması bekleniyor.
ABD’den gelen farklı ve çatlak sesler konusunda Ankara’nın tepkisini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ankara’nın bölgeye yeniden kara birlikleri göndermesi boşuna değil..
Dikkatinizi çekti mi bilmem ama, bir süre önce bir Amerikan askeri deposunda soygun yaşandığına ilişkin birtakım açıklamalar gelmişti.
O zaman düşünmüştüm, ‘bu silahlar PKK’nın eline geçmiş olabilir mi?’ diye..
Bunlar hafif tip güdümlü füzeler olmasın sakın..
Hani operasyonun son gününde yoğun çatışmalar olduğu belirtiliyor.. Bu güdümlü füzelerin çatışma bölgesine sevkedildiğine ilişkin bilgiler Ankara’ya ulaşmış olmasın sakın.
Bir başka iddia da şu: ABD, PKK’ya bu silahları vermiş olabilir mi? Yani Türkiye’yi daha fazla ilerlememesi konusunda ikna edemeyen ABD, bu kez böyle bir oyunla Ankara’yı durdurmayı denemiş olabilir mi?
Bu silahların PKK’nın eline geçtiği bilgisi bir şekilde Ankara’ya ulaştırılmış olabilir mi?
Hani bölgede bazı tanklarımız, helikopter ve uçaklarımız vurulacak olursa, Ankara’nın bu durumda geri çekilmesi daha sıkıntılı bir hal alabilirdi.
Tek gerçek bu olmayabilir.. Bu konuda başka ihtimaller de söz konusu..
Rusya’da yeni bir dönem başlıyor. Rusya bundan sonra Ortadoğu ile daha sıcak ilişkilere girebilir.. Gelişmelere daha sıcak tepkiler verebilir..
ABD’nin Türkiye ilişkileri ve bölgedeki ortak operasyonları konusunda Rusya her zaman varlığını hissettirecektir.. Rusya, İslâm ve Türklükle ilgili yeni birtakım adımlar atacak..
Balkanlar ve Kafkasya’da ABD, AB, Türkiye ve İsrail ile ilgili her adımda Rusya’nın nefesini ensemizde hissedeceğiz. Kıbrıs konusunda da.. Türkiye’nin Balkanlar ve Kafkaslar’la ilişkisinde de..
Rusya Türkiye’ye karşı değil. ABD ve İsrail’in Türkiye’yi Rusya’ya, enerji bölgesine, Türk ve İslâm dünyasına karşı kullanmasından rahatsızlık duyar.. Türkiye ile birlikte hareket etmek ister.
NATO Türkiye’de yeni bir üs açmak isterse burada Rusya da varolmak isteyecektir..
Yani, BOP’un karşısındaki bugün en büyük engel Rusya.. Yani Türkiye’nin Osmanlı’dan gelen misyonunu tek başına ABD’nin kullanmasına Rusya karşı. Bunun kendisi için bir tehdit olacağını düşünüyor.
Aslında bu durum, riskleri yanında Türkiye için bir şans.. Türkiye Türk dünyası ve Balkanlar’la ilgili sorunları barışçı bir şekilde çözmek için Rusya ile masaya oturmakta geç kaldı, bana göre.. Türkiye’nin bu konuda sıkıntıları olduğu için Rusya bu süreci başlatabilir..
Rusya, Türkiye’yi kendisi ile yakınlaşmaya zorlayacak, bütün enstrümanları kullanacaktır.. Bu, PKK konusu da olabilir, Ermeni meselesi de, çeçen meselesi de, enerji konusu da..
Rusya, İran’la Şangay üçlüsü çerçevesinde başardığı işi, Türkiye ile de denemek ve bu süreci hızlandırmak istiyor..
Türkiye bu sürece ekonomik, sosyal, siyasal, hukuki, maddi, manevi, kültürel bir derinlik katabilir.. Bu konuda STK’lar, DTYö’ler, yerel yönetimler, merkezi hükümet, TBMM çok şey yapabilir.. İşadamlarımız bu konuda yeni projeler oluşturabilir. Media ve turizm firmaları da bir şeyler yapmalı. Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nin de bu konuda devreye sokulabileceğini düşünüyorum..
Eskinin kavgalarını sürdürmenin kimseye bir faydası yok.. Bugünkü sorunları da meydan okuyarak çözemezsiniz.. Konuşmak zorundayız.. Bu konuda bir projemiz olmalı.. Eğer farklı dini, etnik, politik ve kültürel yapılara sahip toplulukları ortak bir zeminde buluşturmak istiyorsak, karşılıklı kaygılarımızı not etmemiz gerekiyor.. Aynı zamanda yüzümüzü hukuka/adalete dönmemiz, katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir siyasi sistem oluşturmamız gerek. İnsan hakları konusunda herkesin kendine çeki düzen vermesi ve bu yönde standartları yükseltici bir politika izlememiz gerekiyor..
Türkiye’nin AB ve ABD ile kurduğu sıcak ve yakın ilişkiyi, diğer komşu ve bölge devletleri ile göstermemesi düşünülemez..
Türkiye’nin ABD, İsrail, AB üçgenine sıkıştırılmış bir siyaset perspektifi ile geleceğe ilişkin beklentilerini gerçekleştirmesi mümkün değil..
Türkiye’nin bölgede güç ve ağırlık merkezi olması, kendi geleceği, bölge barışı ve bloklar arası güven ve refah politikaları açısından doğru bir tercihtir diye düşünüyorum
Selam ve dua ile..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi