Enes’in günlüğünden Melek abla
Enes’in günlüğünden
Bu hafta sizlere manevi ablam Melek Bölükbaşıyla ilgili duygularımı paylaşmak istiyorum... Melek abla gerçekten çok merhametli biridir ve bizlerle ilişkilerinde sevecen ve anlayışlı olduğu kadar kendi arkadaş grubu arasında da çok sevilen bir ablamızdır. Kıvrak zekasıyla, agresif çıkışlarıyla, şen şakrak şakalarıyla, yaptığı hayır hasenatlarla doğrusu benim de her zaman örnek aldığım biridir..
Fakat ablamız yakın çevresine yansıttığı bu güzelim fotoğrafa rağmen çocuklarının okul başarılarını hiçbir zaman yeterli görmez ve bunu bir takıntı haline getirir. Ya inanır mısınız, kadının not hesaplama saatleri bile var... Hatta notları hesaplamak için çantasında bir hesap makinası bulundurmayı dahi ihmal etmiyor... Çalıştığı kuruma bir saat erken geliyor ve erken saatte işe başlıyor. Akşam eve geldiğinde de telefonu alıyor "kızım Fatmanur bu gün kaç aldın, oğlum Osman notların nasıldı, sınav nasıl geçti" diyerek rutin araştırmalarını yapıyor sonra da kalemi alıyor ve tek tek çocuklarının notlarını hesaplamaya başlıyor. Çocukların karne notu yüzün altındaysa, bütün ilgi ve enerjisini bu alana kaydırarak, "ya nasıl yapsam, nasıl yükseltsem bu notları, yoksa öğretmenle mi görüşsem, aslında benim çocuğumun notları daha yüksekti, nerede hata yaptı..."türünden arayışlarını sürdürüyor. İşin garip tarafı Melek Hanımın en yakın arkadaşı Saadet teyze de not takıntısı olanlardan ve o da tıpkı arkadaşı gibi notları döküyor ortaya ve başlıyor hayıflanmaya...
Geçen gün yine onlara gitmiştim... Gördüm ki, Melek teyze yine, eline almış kalemi notları hesaplıyor... Arkadaşlar inanın, kadın, kızının nerede hangi gün hangi notu aldığından tutun da sözlü notlarına kadar her şeyi biliyor ve tek tek hesap yapıyor... Bununla da kalmayıp, notların nasıl yükseltileceğine dair kendince formüller üretmiş ve bu formüllerin hayata geçirilmesi için girişimlerde bulunuyor. Anlayacağınız gül yüzlü melek teyzem bu not meselesini takıntı haline getirmiş. O akşam ona gerçekten çok acıdım... Ya melek teyze, çocuklarınız gayet başarılı, ama siz bu konuda o kadar hırslısınız ki, onların sınırlarını zorluyorsunuz, ısrarla zirveye tırmanmalarını istiyorsunuz... dedim ve ekledim, "ah teyzem biraz da bizleri düşünün... Bak ben lise son sınıftayım, hamdolsun derslerim iyi ama zayıfta aldım, orta da aldım, pekiyi de aldım... Okul bana başarının da başarısızlığın da doğal bir durum olduğunu anlattı. Güzel teyzem, bu çocuklara bu kadar çok baskı yaparsan ve her zaman yarıştasın, her zaman insanları geçmek ve en iyi olmak zorundasın dayatmasını yaparsan emin ol çocuklarınız hayat boyu mutsuz olacaktır. İş hayatında, aileyle ya da çevreyle ilişkilerinde de aynı tutumu sürdürecekler ve sürekli muhalefet edebilecekleri birini arayacaklardır. Bu konuda size acizane küçük bir tavsiyem olacak "Kızım Fatmanur, senden yüksek not alan var mı diye soracağınıza, yavrum arkadaşının yüksek not alması da güzel bir şey, onu tebrik et deyin ve bu tavsiyeleri ona vermekten kaçınmayın... Bak, geçenlerde kişilik gelişimiyle ilgili bir makale okumuştum, makalenin yazarı uzman bir psikologtu ve olgun insanı tanımlarken, kendi başarılarına sevindiği gibi başkalarının başarılarına da sevinen insandır diyordu. Siz de çocuklarınıza bunu tavsiye edin...
Sakın beni yanlış anlamayın ha, ben tembelliği miskinliği, vurdummazlığı hiç tasvip etmiyorum, sadece, düzenli çalışma alışkanlığı kazanan ve derslerine çalışan öğrencinin bundan sonrasını Allah'a bırakmasını tavsiye ediyorum. Ne olacak ki sanki... Dünyanın bütün malına sahip olsanız, bütün başarıları elde etseniz, dünya çapında tanınan biri olsanız ve binlerce hayranınız olsa da ne olacak ? Allah aşkına yolun sonu ölüme gitmiyor mu? Melek teyze her zaman küçükler büyüklere nasihat etmezler, bazen de küçükler büyüklere nasihat ederler. Bak sana, çocuklarının dünyevi başarılarını hesap ederken ve aldıkları notları hesaplamak için sürekli yanında bir hesap makinası bulundururken biraz da ahirette alacakları dereceleri hesaba katmanı tavsiye ederim. Onları İslami bilgi ve bilinç noktasında da yönlendir. Ve deki, "Fatma nurcuğum derslerine düzenli bir şekilde çalışman beni sevindiriyor, bu konuda elinden geleni yapıyorsun, beklediğin sonuca ulaşamadığın zaman üzülme, daha iyi olabilmek için gerekli çabayı göster. Ancak hayat bir bütündür ve bizim Allah'a karşı sorumluluklarımız vardır. Senden Allah'ın emirlerini yerine getirme noktasında da hassas olmanı bekliyorum. Namazlarını geçirme, haram ve helaller konusunda kitaplar oku, bu konuda da gerekli bilgilere ulaşmaya çalış... türünden yönlendirmeler yap...Bakın sakın yaşım küçük diye ciddiye almamazlık yapmayın, ben aslında sizi çok seviyorum, sizin gibi espiriler üretiyorum, sizin gibi iyi kalpli olmaya gayret ediyorum. Ama lütfen bu kadar hırslı olmayın. Bırakın şu çocukların yakasını. Bu hafta size Mevlana'nın şu sözünü hediye ediyorum... "sedef kanaatkar olduğundan inci ile doldu ama harislerin göz testisi dolmadı" sözlerimle sizi kırdıysam özür dilerim benim güzel ablam....
Enes'ten Melek Bölükbaşı'na saygılarla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.