Büyükanıt'ı istifaya zorlamak!
Benzer bir tartışma İsrail-Hizbullah savaşından sonra yaşanmıştı. İsrail ordusu Hizbullah karşısında başarısız olmuş, bu durum İsrail'de şiddetli tartışmalara neden olmuştu. Soruşturma komisyonları kurulduğunu, bazı kellelerin koptuğunu biliyoruz.
çok kötü bir benzetme. Aslında bir benzetme de değil, kötü bir hatırlatma. Türkiye'deki son tartışma ile İsrail'deki durum arasında tartışmanın şekli dışında hiçbir benzerlik yok. Ne PKK Hizbullah ne Türkiye İsrail ne de ortada İsrail'in yaptığı sivil katliamlar ve işgal hedefleri var.
Ancak, Kuzey Irak'a kara harekatı sona erdikten sonra başlayan tartışmalar öyle kötü noktalara doğru ilerliyor ki, bu örneği hatırlamak durumunda kalıyoruz. Talihsizlik bu!
Askeri açıdan son derece başarılı, dikkat çekici bir harekat, ardından gelen tartışmalarla gölgelendi. Operasyon başarısını tartışan dünya şimdilerde Ankara'daki tiyatroyu izliyor. Bölgesel etkileri olabilecek bir girişim, içerideki dar iktidar kavgalarına kurban ediliyor. “Zafer”, “fiyasko”ya dönüştürülüyor. Operasyonun ABD'den gelen çağrılardan hemen sonra sona ermesinin, başarıyı gölgelediği söylenirken asıl karşılıklı ağır ithamlar bir çok şeyi gölgeliyor.
Ben her zaman şuna inandım: PKK da, başörtüsü de, ABD karşıtlığının ya da taraftarlığının sorgulanması da sadece ve sadece içerideki bıkkınlık veren ve Türkiye'nin bütün enerjisini, zenginliğini ve umudunu tüketen iktidar kavgasının, kör dövüşün ürünü. Şu anki tartışma da öyle.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın açık sözlerinden sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt kamuoyunu ikna etmeyi amaçlayan sözleri oldukça net ve ağırdı.
“ABD istedi çekildik demek devlete saygısızlık. Türkiye kabile devleti mi? Operasyon boyunca devletin kurumları arasında koordinasyon vardı. Başbakan 'çekilme'den haberdardı. Hedef Zap kampıydı. Diğer kamplar şaşırtmak için bombalandı. 'Birlikler bölgede kalsın' diyorlar. Askerler mağaralara mı sığınacak!” Ama en can alıcı cümle; “ABD etkisi ispatlansın üniformayı çıkarırım” oldu. Her halde bundan daha ötesi söylenemezdi.
Türkiye gibi bir ülkenin Genelkurmay Başkanı, iç ve dış politikada bu denli etkin bir ordunun başındaki isim istifa imasında bulunuyordu. Hedefte devletin partisi, merkez iktidarın temsilcisi CHP ve vatansever, milliyetçi MHP'nin liderleri vardı. Seçimlerden önce, Cumhurbaşkanı seçimi sırasında, Türkiye'deki iç siyasi kavgaların hemen hepsinde orduyu müdahaleye çağıranlar aynı ordunun temsilcileriyle polemiğe giriyordu. Siyasi iktidar ile asker arasındaki koordinasyonun tam tersi bir ayrışma yaşanıyordu.
“üniformamı çıkarırım” resti yeterli bulunmadı. Eleştiriler Ak Parti'yi hedef alırken bir anda Türkiye'nin pek de tanık olmadığı bir boyuta evrildi ve doğrudan TSK' üzerinde odaklandı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın “Siyasi muhatabınız biziz. TSK'yı polemiğe çekme. Sınır ötesi harekat iç politika malzemesi yapılacak konu değildir. Seçmen tüketimi için, gaz almak için yapılmaz” sözleri bir tarafa, CHP ve MHP “ABD etkisi”ni sorgulamakta son derece kararlı. Ancak sorgulamanın AK Parti'yi geçip TSK'yı sanık sandalyesine oturttuğu da bir gerçek.
Deniz Baykal'ın “Bu soru ortada kalmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri oradan sürpriz bir şekilde çıkmıştır. Harekatın bittiğini Iraklı Bakandan öğrendik. Bu sorunun cevabını istiyoruz” sözleri ile Devlet Bahçeli'nin; “Türk ordusu ABD'nin isteği ile Kuzey Irak'tan çekildi” ısrarı “üniforma resti”ni boşa çıkardı.
Büyükanıt'ın; “Kendilerini vatansever diye tanımlayanların askerin harekatını tatminsizlikleri nedeniyle farklı yönlere çekerek olumsuz davranmalarını TSK olarak ibret ve dehşetle izliyoruz” çıkışının muhatabı olan MHP'den çok sert bir tepki geldi. Bahçeli'nin “TSK açıklamasındaki bazı ifadeler PKK'ya itibar kazandırıyor” sözleri tartışmanın seyrini değiştirir nitelikte.
Konu, operasyonun da ABD etkisinin de ötesine geçti ve Türkiye şimdi yıpratıcı, yaralayıcı bir tartışmayı sürdürüyor. Her ne kadar AK Parti-ABD ilişkilerini mercek altına alıyor gibi görünse de, CHP ve MHP ile TSK arasında bir kavga yaşanıyor. özellikle CHP-asker kavgası son derece dikkat çekici. Hudson senaryolarından, Tandoğan mitinglerinden, muhtıralardan bu yana çok şey değişmiş. “üniforma resti”ni ciddiye almayanlar, başka türlü beklentileri boşa çıkanlar gerçekten üniformanın çıkarılmasını mı istiyor? Gerçekten bir istifa mı istiyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.